Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Anayasa Mahkemesi’nin seçim 2014’te kararından sonra senaryolar havada uçuşmaya başladı..
2014 dananın kuyruğunun kopacağı yıl ilan edildi..
Türkiye’nin yeni kurgusunun yapılacağı yıl..
2014 mühim; devlet başkanını seçeceğiz ama 2013 kadar değil..
Çünkü, 2014’ün çok önemli bir yıl, hayati bir yıl olması için 2013’ün daha önemli bir yıl olması gerekiyor..
Çünkü devlet yeniden şekillendirilecekse bu 2013 yılında yapılacak..
*
- Memleketin başında başkan olacak mı olmayacak mı?
- Başkanın yanı sıra atamayla da olsa başbakan da olacak mı, gerek görülmeyecek mi?
- Meclis nasıl oluşacak?
- Milletvekilleri sırtını nereye yaslayacak?
- Partilerin yeni düzende fonksiyonu ne olacak?
- Başkan partisinden kopmayacağına göre, valiler de partisinin il başkanları da kendisine mi bağlı olacak?
- Başkan partisini bırakmayacaksa, genel başkanlık koltuğunda oturmayı sürdürecekse, parti-devlet modeline mi gececeğiz?
Bütün bu sorular açığa kavuşmadan 2014’e giremeyiz.. 2013’ü pas geçersek 2014 mühim yıl olmaz..
Zaten, 2013’ü pas geçme imkânımız yok..
Öyle veya böyle 2013 karar yılı olacak!..
*
2013’ün 2014’ten daha önemli yıl olmasının bir başka nedeni daha var.. Yeni anayasa yapılabilirse 2013’te oylanacak..
Sandık konacak, referandum yapılacak..
Kenan Evren’in yaptığı gibi olmaz.. Hem anayasa hem cumhurbaşkanı aynı sandıktan çıkamaz..
Çıkarsa muz cumhuriyeti oluruz..
*
Peki partiler anlaşamazsa, yeni anayasa yapılamazsa..
AKP kendi yapar..
Tümünü yapamazsa yönetim biçimini düzenleyen maddelerde değişiklik yapar.. İçine birkaç havuç madde atar, yetmez ama evetçilerin gönlünü almaya çalışır..
Gülen cemaatiyle buzları eritmeye uğraşır..
Bütün bunlar 2013’te olur..
2014’e sarkamaz..
*
Zaten 2013’ün fotoğrafı bize 2014’te neler olduğunu söyleyecektir..
Bu sebeple 2013 yılı 2014’ten daha mühim diyorum..

Haberin Devamı

Uludere aydınlatılsaydı Dağlıca olmayabilirdi!
Dün söyleyeceğimizi söyledik..
PKK’nın şahin kanadının, başka ülkeler tarafından kullanılan kanadının, dağı yaşam biçimi görüp bundan vazgeçmek istemeyen kanadının, çatışmayı varlık nedeni sayan kanadının oyununa gelmemek lazım..
İktidar barış yolunda yürüyorsa yoluna devam etmeli.. Muhalefet destek veriyorsa desteğini iki katına çıkarmalı..
Aksi, teslim olmak demektir..
Dağlıca’ya bu gözle bakmak lazım..
Göstere göstere sabotaj..
*
Gelin biraz da göstere göstere sözünün üzerinde de duralım.. 300 PKK’lı Irak’tan geliyor, sınırı geçiyor ağır silahlarla saldırıyor ruhumuz duymuyor..
Başbakan Yardımcısı Arınç sayıca fazlaydılar ve silahları vardı demiş..
Zaten mesele bu değil mi?
Heronlara ne oldu, predatorlara..
Termal kameralar sinyal vermedi mi?
İstihbarat servislerimiz ne yaptı? Yerel kaynaklar?
Yaşananlar Uludere’nin tam tersi..
Orada yanlış vurduk, burada uyuduk..
*
Sorum şu..
Dağlıca saldırısını pas geçen, göremeyen Uludere’de yanlış analiz yapan ekip miydi?
Gördüler de bu kez kaçakçı mı sandılar?
Yine mi hata yapıldı..
Yoksa Uludere sendromunun neticesi mi?
*
Derim ki..
Uludere aydınlatılsaydı, Dağlıca olmayabilirdi..
Dilerim..
Dağlıca Uludere gibi olmaz..
Ne olup bittiğini soranlar istismarcılıkla suçlanmaz!
Güvenlik zaafı var, apaçık ortada!

Haberin Devamı

Bakan istifa etse belki katkı sağlar
Urfa Cezaevi’nde 13 kişinin yanarak ölmesinden sonra..
Hap kadar koğuşa 18 kişinin tıkıldığı.. 50 derece sıcakta insanların alt alta, üst üste yaşamaya mahkzm edildiği.. 400 kişilik cezaevine bin kişi doldurulduğu ortaya çıktı..
Cezaevlerindeki perişanlık bu vesileyle gündeme geldi..
Durumun vahameti ortaya çıktı..
Sorumlu bakan olduğu için..
Haliyle, Adalet Bakanı’nın istifası istendi..
*
Bakan anında cevap verdi:
Çözüme katkı sunacaksa bir saniye durmam..
Bi et bakalım!..
Nereden biliyorsun!.. Belki istifa çözüme büyük katkı sağlar..
Denemeden, görmeden bilemeyiz ki..
Deneyelim, görelim.
Tabii ki istifaya imzayı basmakla cezaevleri güllük gülistanlık olmaz..
Ama.. İlk defa bir bakan kendi alanına giren bir konuda siyaseten sorumluluk üstlenmiş olur.. O kapıyı açar.. Demokrasinin standardını yükseltir.. Batı’ya yaklaştırır..
Bundan büyük katkı olur mu?

Haberin Devamı

Cezaevi faciasının faturası da medyaya
Faturayı kesen siyasetçiler değil.. Bürokratlardan biri de değil..
İçimizden birisi..
Haa.. Aynı zamanda Adalet Bakanlığı’nın, HSYK’nın fahri basın sözcülüğünü de yapıyor..
Bakanlık aleyhine..
HSYK kararları üzerine bi yazı yaz o hanımefendi anında cevap verir..
İşi bu!..
Cezaevi faciası patlayınca ikinci şapkasını takmış.. Yazarlığını bir kenara bırakıp sözcülük rolünü üstlenmiş..
Eee.. Kimi suçlayacak?
Bakan olmaz, bürokratlar olmaz, cezaevi savcısı olmaz..
Aranmış, taranmış bulmuş..
Medya..
Sadece Silivri ile ilgilenmişiz adli suçları unutmuşuz.. Oralardaki feci durumu yazmamışız.. Yazmadığımız için, görevimizi ihmal ettiğimiz için 13 kişi cayır cayır yanmış..
Yok artık..
Daha neler demeyin..
Vallahi ucu iktidara değmesin diye bunları yazıyorlar..