Sınav soruları çalındı mı? Birilerine verildi mi? Yoksa iddialar külliyen asılsız mı?
Bilemem..
Bildiğim şu; ÖSYM Başkanı Ali Demir ağzıyla kuş tutsa kimseyi ikna edemez..
Niye mi?
Çünkü inandırıcılığını yitirdi..
Başbakan KPSS temizdir diye destek çıksa da.. Ali Demir vallahi billahi hile hurda yok diye yemin etse de..
İddiaları tek tek çürütse de bu işin altından kalkamaz.. Sorular bazı kişilere önceden verildi kanısını silemez..
Ali Demir’in bu kaçıncı vukuatı..
Göreve geldiğinden beri şaibesiz sınav yapamadı ki.. Sorular ya çalındı ya şifrelendi..
Bugünlere, güvensiz ortama böyle gelindi..
2010 dönüm noktasıydı.. Sorular çalındı, sınav iptal edildi.. Başbakan MİT’e emir verdi, aradan iki yıl geçti..
Sonuç; elde var sıfır..
O sınav çözülseydi, soruları çalanlar veya verenler yakalansaydı.. Bugün herkesin içi rahat olurdu..
Çalınsa bile devlet yakalıyor denilirdi..
Şimdi devlet yakalamıyor deniliyor..
Doğru, yanlış..
Ne deniliyor?
KPSS hırsızlığının üstü örtüldü deniliyor.. Şimdi gel de sınava giren bir milyon kişiyi ‘temiz’ olduğuna inandır..
Mümkün mü?
Eskiden; 2010’dan önce insanları sınav sorularının çalındığına ikna etmek güçtü..
Şimdi; çalınmadığına ikna etmek güç..
Eskiden; bırak Allah aşkına birileri kafa bulandırmak için çalıntı söylentisi çıkarır, bu dümeni her zaman yapar denirdi..
Şimdi; sınava girenler, giriyoruz ama haybeye yine soruları birilerine vermişlerdir havasında giriyor..
*
İktidarın oturup bu meseleyi düşünmesi lazım.. KPSS temizdir demekle iş bitmiyor..
Çünkü temiz olsa da temiz değildir diyenlerin oranı temizdir diyenlerden kat kat fazla..
İktidar önce..
Ali Hoca’nın sınavı böyle olur imajını yıkmalı..
İstanbul’un tek şeritlik canı varmış
Köprüleri geçmeyi boş verdim..
TEM dediğimiz, E-5 dediğimiz yollarda da bir yerden bir yere gitmek azaptı..
Köprünün iki şeridi onarım için kapanınca TEM çöktü, felç oldu..
Bir şerit daha..
Sizlere ömür!..
*
Bu işte kimsenin kusuru yok mu? Mesela kenti 18 yıldır yönetenlerin.. Buldukları her boş alana imar izni verenlerin.. Hiç kusuru yok mudur?
2007 yılında trafik keşmekeşini anlatan bir yazıda kullanmışım.. O zaman demişler ki; İstanbul’un trafiği 2012’den önce yoluna girmez..
2012 bitiyor..
Trafikte zil takıp oynamadığımız kaldı..
Arabayı yolun ortasında bırakıp eve ulaşmak için yürümeye başladık.. Arabayı stop ettirip köprünün üzerinde top oynama şansını yakaladık..
Sağlıklı yaşam işaretleri..
Obezite ile mücadele!..
Trafiği geçtim..
İstanbul son 10 yılda dünyanın en çirkin kentlerinden biri oldu.. Her kentin bir özelliği vardır, İstanbul’un yok, kalmadı..
Abuk subuk büyüdü.. Büyütüldü..
Rant kenti teslim aldı..
*
Bunlar iyi günlerimiz; iki üç yıl sonrayı görün.. İstanbul’u büyütme projesi hayata geçirilsin.. Mevcutlar yetmiyormuş gibi yeni uydu kentler kurulsun.. Adım atamaz hale geleceğiz..
Bunun hesabını kimseden soramayacağız..
Bu binaları buraya kim dikti diyemeyeceğiz..
Sistem izin vermeyecek..
Filmdi gerçek oldu: 6 bin aklen malul
Abartı yoksa, rakam büyük..
Dehşet verici.. Askere gidip çatışmaya katıldığı, ağır stres altında kaldığı için akli dengesini yitiren 6 bin kişi varmış..
Toparlayamıyorlarmış..
Ne yapsınlar..
Resmen savaşın içinden çıkıyorlar.. Yan yana yürüdükleri arkadaşları ölüyor, yaralanıyor.. Birkaç adım önündeki arkadaşı mayına basıyor, bacağı kopuyor..
Nöbet beklerken silahlar patlıyor.. Ölümle yaşam arası..
Gencecik çocuk büyük badireler atlatıp, sağ salim evine dönmüş gibi oluyor ama kazın ayağı böyle değilmiş..
Beyin orada kalıyor demek..
Bir ara Amerikan filmlerinin temel konusuydu.. Vietnam’dan dönen askerlerin dramı..
Sıra dışı hareketleri, dehşet anlarını gözlerini kapattıkları her an yaşamaları, sık sık şiddete başvurmaları.. Sivil hayattan kopmaları..
Filmdi, gerçek oldu..