Dönem hesap kitap dönemi.. Başbakan üç seçim dedi; memleket anında seçim havasına girdi..
Üç seçim olacak olmasına da hangi seçimde kaç sandık olacağı belli değil..
CHP kurmayları; yerel seçimle genel seçimin martta, cumhurbaşkanı seçiminin ağustosta olmasını istiyor..
İktidar partisi sözcüleri, şimdilik genel seçimi ağzına almıyor.. Onların üç seçimden kastı yerel seçim, cumhurbaşkanı seçimi ve anayasa referandumu..
Peki, genel seçim ne zaman?
Baskın olacak gibi..
Çünkü yasa değişikliği falan gerekmiyor.. Bir önerge yeterli.. Kabul edilirse 60-90 gün içinde sandık konulabilir.. Hele yerel seçimle çakıştırılırsa YSK’ya iki aylık süre bile yeter..
*
Gelelim siyasetteki taktik savaşlarına..
İktidar partisi anayasa değişikliğini cumhurbaşkanı seçiminden sonra yapmak istiyor..
Niyet beyanı bu yönde..
Amaç; BDP’nin desteğiyle Erdoğan’ı ilk turda cumhurbaşkanı seçtirmek.. Hemen ardından anayasal değişiklikleri yapmak..
İçinde hem Kürtlerin istekleri olacak, hem de cumhurbaşkanının yeni konumu..
Referandumu sonra yapmak istemelerinin bir nedeni daha var..
Anayasa’daki bazı maddelerin değişikliğinden hoşlanmayan muhafazakarlar tepki gösterebilir..
Erdoğan’ı cezalandırma yoluna gidebilir..
Oy vermeyebilir..
Hüseyin Çelik’in 3-8-11 formülü bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya dayanıyor.. 2014’ün Kasım’ında referandum..
Ağustos kasım arası fiili Akbulut modeli..
Hani Özal, Akbulut’u başbakan seçmişti ya öyle.. Anayasa değişikliği kabul edilirse, fiili Akbulut durumundan yasal Akbulut durumuna geçilir..
Kabul edilmezse..
Siyasette kartlar yeniden karılır..
*
BDP ise başka telden çalıyor.. Onlar, pazarlığı tersine çevirmek istiyorlar.. Önce referandum sonra cumhurbaşkanı seçimi olsun ki, kendimizi garantileyelim diyorlar..
Aslında AKP ile BDP partili cumhurbaşkanı formülünde anlaşırlarsa mesele kalmaz!..
*
Bir de şu var.. Anayasa değişikliğini bu Meclis mi yapacak yeni Meclis mi?
Bana yeni Meclis gibi geliyor..
Marttaki çift sandıklı seçimde (yerel-genel) Başbakan’ın kozu bu olacak!.. Meydanlara, oy verin 12 Eylül Anayasası’nı değiştireyim diye çıkacak..
Bu muhalefetle olmuyor diye şikayet edecek!.
Siyaset çok hesap kitaba, çok şeye gebe..
İnönü’ye veda!
Yurtdışındaydım, son maça gidememiştim.. İnönü’ye veda edememiştim..
Cumartesi akşamı ettim..
Nasıl mı?
Haber Türk’teki ‘Dostluğun Son Kalesi İnönü’ye Veda’ belgeselini izleyerek.. 1940’ta temeli atılan 1947’de bitirilen stadın öyküsünü mimarlarından, 101 yaşındaki Fazıl Aysu’dan dinlerken çok şey öğrendim..
Stadı bir kez daha sevdim..
Bi sorum var.. Polis araçlarının bir dönem neden siyah-beyaz olduğunu biliyor muydunuz?
Öyküsü şöyle.. 1984’te İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne koyu Beşiktaşlı Ünal Erkan atanır.. Bakar ki; polis araçları fabrikadan çıktığı renkte kullanılıyor.. Hepsini siyah-beyaz boyattırır..
*
Belgeselde tabii futbolcular vardı, televizyoncular vardı, hayatının bir dönemi İnönü Stadı’na değenler vardı..
İnönü, taraftarlığın dışında gazeteci olarak benim de hayatıma girdi.. 1980’li yıllarda Cumhuriyet Gazetesi’nde Beşiktaş muhabirliği yaptım.. Maç yazıları yazdım..
Bu sebeple o stadın ayrı bir yeri vardı..
*
Kanal belgeseli bir kez daha yayınlarsa kaçırmayın derim.. Sadece Beşiktaşlıların değil, o statta Fenerlilerin de Galatasaraylıların da anıları var.. Milli anılar var..
Akıl almak.. Akıl vermek
Akil insanlar iki aydır turluyor.. İl il geziyorlar, insanlarla konuşuyorlar..
Akdeniz Ekibi geçen gün Antalya’daydı.. Televizyonda izledim, Kadir İnanır topluluğa şöyle seslendi..
Size akıl vermeye değil, sizden akıl almaya geldim..
Akil insanların dilinde hep bu sözcük var.. Dinlemeye geldik..
Şöyle bir durum ortaya çıkıyor.. Memleketin tamamı akil de, akil denilen bu 65 kişi mi akil değil..
Anlamaya çalışıyorlar!
Halk süreci iyi biliyorsa, ne olup ne biteceğini kavramışsa daha ne!..
Akil insanlar kendilerini yormasın..
