İyi niyetli de bulabilirsiniz, küstahça da.. BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’e dikte ettirdiği vatandaşlık tanımına bakarsak; mesele buysa bu iş hallolur diyebiliriz..
İtiraz eden pek çıkmaz..
Öcalan’ın vatandaşlık tanımı şöyle..
“Özgür iradesiyle Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlılığını ifade eden her birey Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır..”
Veya..
Türkiye vatandaşıdır..
Anayasaya böyle bir metin koyduk mu, yolun yarısını geçecek miyiz? Sorun çözülecek mi?
Eşit vatandaşlar olarak..
Veya et ve tırnak gibi yaşamaya devam edecek miyiz?
Evet mi..
Temel istek buysa gerisi teferruat dersek, iyimser bir yaklaşım sergilemiş oluruz..
Sadece bu kadar mı?
Değil.. Öcalan’ın bu işten vazgeçmeyeceğini söylemesi, Kandil’in savaş sistemine katılmadığını belirtmesi..
Onlara kızması.. Olumlu bakmamızı gerektiren yönler..
*
Köylere dönüş zaten olması gereken, komisyon da mesele değil, Kürt reformu ve kolektif haklar yasasının da içi tartışılır..
Ortada ‘aaa bu kadarı da fazla’ denilecek bi durum yok..
*
Öteki cepheden bakalım.. Sözlerinde biraz küstahlık da var gerçek payı da.. Evet bu süreç hüsranla biterse, hayal kırıklığıyla noktalanırsa, çatışmaların şiddeti artar..
Gerçek bu..
Ne ev hapsi ne af, bunların hiçbiri olmayacak, hepimiz özgür olacağız demesi de.. Bu olmazsa 50 bin kişiyle halk savaşı olur demesi de küstahça tavır olarak okunabilir..
*
Biz iyi niyeti elden bırakmayalım.. Eylem planını görmedik ama bu aşamada silah bırakılmasa bile sınır ötesine çekilme büyük gelişme olur..
Ortalık durulur.. Gerginlik biter..
Adım atacakların eli rahatlar..
Türk usulü başkanlığa Cumhurbaşkanı da karşı
Sözlerinden şu ortaya çıktı; Cumhurbaşkanı Gül endişeli..
Neden diyeceksiniz?
İktidarın getirmeye çalıştığı yeni sistemden, yeni rejimin yapısından..
Açık açık karşı çıkmadı..
Nüanslı konuştu, ince mesajlar verdi..
Ne dediğine bakalım..
‘Önemli olan sistemi demokratik yapan temel prensiplerin ve dengelerin muhafaza edilip edilmediğidir. Kuvvetlerin birbirinin işine karışmaması gerekir’ dedi..
Sistemin içine bakılması gerektiğini hatırlattı..
İktidar partisinin önerdiği sistemin içine bakalım.. Daha demokratik mi?
Hayır..
Dengeleri muhafaza ediyor mu?
Hayır..
Kuvvetler birbirinin işine karışıyor mu?
Evet.. Başkanın her işe karışması öngörülüyor..
Burhan Kuzu, başkanı güçlü kılmak için başkanlık sisteminde olmayan birtakım ilaveler yaptıklarını açıkladı..
Başkana yasama yetkisi, meclisi fesih etme yetkisi verilmesi gerektiğini söyledi..
Adına da ‘Türk usulü başkanlık sistemi’ dediler..
*
CNN Türk’teki söyleşide Taha Akyol, kafa karışıklığı yaratmasın, öyle dedi, böyle dedi tartışması çıkmasın diye Cumhurbaşkanı’na net sordu:
Türk usulü başkanlık mümkün mü?
Cumhurbaşkanı hayır demedi ama daha önce söylediklerine işaret etti..
Özeti..
Daha ne söyleyeyim, anlayın işte..
Fenerbahçe’ye yapılan ayıp!
Ayıp iki yönlü.. Çifte..
Seyircisiz maçta sahaya paraşütle havai fişek atılması da ayıp.. UEFA’nın fırsat bu fırsat diye ceza yağdırması da..
Sokaktaki Fenerlilerden başlayalım.. Ellerine ne geçti.. Bütün Türkiye çok zekice bir hareket diye alkışladı mı?
Yooo.. Çocukça bulundu!..
UEFA’ya ne diyelim? Bir maç seyircisizi anladım, Avrupa’dan men tehdidi fazla değil mi? İki yıl içinde sahaya havai fişek düştü mü; saha değil Fener yandı...
Ağır demeyeceğim..
Ayıp..