Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın öncülüğünü yaptığı suçu legalleştirme girişimini anlatırken; ‘hayatı zindan etme yasası’ demiştim..
Dün ne getirdiğini anlattım, bugün hayatları nasıl sarsacağına bakalım..
Diyelim ki; iki ünlü isim, biri sinema diğeri spor dünyasının şöhreti olsun..
Diyelim ki; İstinye Park’ta buluştular, iki lokma atıştırırken, saatlerce hemen her konuya girip çıktılar..
Bol bol isim geçirerek dedikodu yaptılar, birilerini çekiştirdiler..
Özel hayatlarını, seks hayatlarını birbirlerine açtılar..
Mutluluklarını, mutsuzluklarını paylaştılar..
Diyelim ki; yan masalarına çakalın teki tünedi.. Her yerde satılan dinleme cihazıyla olanı biteni saatlerce kaydetti.. Kamera kalem gibi bir aygıtla görüntü de çekti..
(Yeşilköy’deki Boat Show’da dinleme cihazları satan stant açılmıştı; çakmağından, saatine, rozetine kadar çeşit çeşit..)
Diyelim ki; o kayıtları otobüse verdi, Bulgaristan’a yolladı, oradaki dandik bir site yayınladı..
*
Arınç’ın getirmek istediği düzene göre; bu yasadışı dinleme o an yasal oluyor..
Gazeteler, dergiler iki kişi arasında geçen konuşmaları çarşaf çarşaf kullanabiliyor..
Televizyonlar döndüre döndüre..
Peki, özel hayatları ortalığa saçılan o iki ünlü kendilerini nasıl koruyacak?
Onları kim koruyacak?
Kimse..
Hayatı zindan etme yasası demem bundandır..
*
Bir başka örnek..
Diyelim ki biri çıktı; ünlü iki kişiye (spor adamı, siyaset adamı, yargı adamı, yazı adamı) dört dörtlük komplo kurdu.. Memleketi sarsacak bir senaryo yazdı, bu iki ünlünün sesini taklit ederek karşılıklı konuşturdu; kayda aldı..
Net olmasın, gerçekçi olsun diye üstüne cızırtı bindirdi.. Kenya’daki bir internet sitesinde yayınlattı..
Yeni yasa Meclis’ten geçerse..
Medya cumburlop diye üzerine atlayacak..
İnternete düşen bilmem kimle bilmem kimin olduğu iddia edilen konuşma diye manşete çekilecek..
*
Komplo yapılan bu kişileri kim koruyacak?
Efendim onların olmadıkları er veya geç ortaya çıkar.. Adalet tecelli eder..
Eder de ne zaman?
Şu da var; komploya uğrayan kişiler o seslerin kendilerine ait olmadığını kanıtlamak zorunda bırakılacak..
Senin sesin değilse kanıtla denilecek!..
Sorum şu..
O insanların hayatı bir anda zindan olmayacak mı?
Suç legalleştiriliyor demem de bundandır..
Tutukluluk cezası..
Nazlı Ilıcak geçen gün sormuş..
Bir kısım medyanın Mehmet Haberal’ı Silivri Cezaevi’ne göndermekte ısrarlı davranmasını anlamıyorum. Silivri’ye girince Ergenekon mu çözülecek?
Tabii ki çözülmeyecek ama bir kısım medya tatmin olacak..
Oldular da..
Başarılarını zevk ayini düzenleyerek kutladılar..
Galiba şöyle bakıyorlar..
Madem, Haberal’a tutukluluk cezası verildi.. Hastane odası da kesmez, illa cezaevi olmalı..
*
Taraf’tan Roni Margulies de şöyle demiş..
İtirazım, Şener’le, Şık’ın ve Mustafa Balbay’ın ve daha düzinelerce gazetecinin tutuklu yargılanmasına. Nereye kaçacaklar, hangi delilleri karartacaklar? Gidip adam mı öldürecekler? Yargılanırken niye hapis yatmaları gerekiyor? Niye daha hiçbir şey kanıtlanmadan ceza çekmeye başlıyorlar?
*
Nedeni aynı..
Onlar da Haberal gibi tutukluluk cezasına çaptırıldı..
Muhalefet ‘suçmuş’ gibi!
Eskiden ima ederlerdi şimdi açık açık söylüyorlar.. Seçim yaklaştıkça belli ki ses tonları daha da artacak, belli ki suçlama dalgası ülkeyi saracak.. Yaptıkları şu..
AKP karşıtlığını suçmuş gibi göstermek..
AKP’nin karşısında duran herkese suçlu muamelesi çekmek..
AKP’ye karşı yapılan işbirliklerini kafadan ‘vesayetçi’ ilan etmek..
Vesayet rejiminin kuklaları diye yaftalamak..
*
Bunu AKP’liler yapsa, politikadır bu diyeceğim, seçimden önce gard alma biçimi olarak göreceğim..
Maalesef bunu kendini aydın diye konumlayanlar yapıyor..
*
Mesela, CHP barajın yüzde ondan yediye indirilmesini istedi ya.. Amaç MHP’ye kıyak, AKP’ye kazıkmış!.. AKP’yi indirmek içinmiş!..
Yani barajın indirilmesini istemek suç..
Mesela, seçim sonrası CHP-BDP işbirliği yapabilir, onlara MHP de katılabilir, AKP karşıtlığı bunlara her şeyi yaptırır, yeni bir vesayet dünyası yarattırır diyorlar..
Bu fikri pompalıyorlar..
Suçmuş gibi sunuyorlar..
*
AKP’ye kıyak olsun diye yapıyorlar ama..
Muhalefetin iktidarı koltuğundan indirmek için var olduğunu göz ardı edersen..
Muhalefet, iktidara koltuk değneği olmanın ötesine geçmesin dersen..
Medyanın da bu anlayışla hizalanmasını talep edersen..
Sevdiğin parti uzun yıllar iktidarda kalır ama.
Yaşadığın rejimin adı demokrasi olmaz..
Fark etmez deniliyorsa; o başka!..