Bugünlerde herkesin dilinde bu iki sözcük var.. Başbakan dinlenmişse..
Gerisi şöyle devam ediyor.. Kimi pes diyor.. Kimi vay halimize..
Dinlenme hadisesi çok eskilere dayanmıyor.. Şubatta fark edilmiş.. Böcek denilen dinleme cihazı bir tane değilmiş..
İlk böcek Başbakan’ın çalışma ofisinde ortaya çıkmış.. Arama tarama faaliyetleri genişletilince çeşitli noktalarda üç tane daha bulunmuş.. İddia bu..
Sayısı önemli değil..
*
Tartışılan şu; Başbakan’ı kim ne amaçla dinledi?
Varsa, elindeki ses kayıtlarını ne zaman hangi amaçla kullanacak?
Bu meselenin bir parçası, diğeri böcekleri Başbakan’ın ofisine kimin yerleştirdiği..
Başbakan bu durumu ‘devletin bazı kurumlarında derin devletten kalma kötü alışkanlıklar var. Ben dahil bu dinlemeler bitmemiştir’ sözleriyle açıkladı..
Derin devlet dediğimiz ne?
Devletin içinde örgütlenen, çoğu zaman hukuk dışına çıkan, karar verme konumunda olanları avucunun içine almaya çalışan çete mi?
Bu çete nerede yuvalanmıştır?
MİT’te.. Askerin içinde, jandarmada, poliste!
Nerede?
Başka nerede örgütlenmiş olabilirler ki.. Karayollarında olmaz herhalde!.
*
Baykal’a yapılan komplo ile MHP’nin beyin takımına yönelik kaset tezgahı da aynı ellerin bir parçası mıdır?
Hatırlayın..
İktidar blogunda olanlar, o kasetler çıktığında hafiften kafa yapmışlardı..
Başbakan dahil!..
Merak ediyorum.. Üst düzey komutanların ortaya çıkan ses kasetleri de aynı derin devletin işi miydi?
*
Başbakan’ın ofisindeki böcekler yabancı istihbarat servislerinin işi olabilir mi?
Neden olmasın!..
Galiba sonuç böyle çıkarsa çok sevineceğiz.. Derin devlet derinliklerde yaşamaya devam etmiyormuş diye derin bir oh çekeceğiz..
Derin devlet veya yabancı devlet, iyi de ofise böceği kim koydu?
Cevabı kolay..
O odaya rahatlıkla girip çıkanlardan biri veya birileri.. Onlar ya derin devlettendir, ya ajandır ya da satın alınmıştır..
Peki, dışardan birisi güvenliği aşarak odaya girip böceği yerleştirmiş olamaz mı?
İhtiyatlı yaklaşalım; olmaması gerekir diyelim..
*
Bu soruşturma çok önemli.. O böceklerin sahibi çıkarsa bu tür yasa dışı işlerin, komploların, tezgahların çoğu aydınlanır..
Cumhurbaşkanı olmak için ne vaat edecek?
Bu soruyu 2007 yılının Kasım ayından beri en az 10 defa sordum..
Sorum şuydu..
Cumhurbaşkanını halkın seçmesi istendi referandum yapıldı, seçmen de onay verdi..
Peki, Cumhurbaşkanı adayı meydanlara çıkıp, televizyonlara çıkıp halka ne söyleyecek?
Siyasetçilere sordum..
Anayasa hukukçularına sordum..
Siyaset bilimcilere sordum..
Yanıt alamadım.. Öyle ya, Cumhurbaşkanı adayının seçimi kazanması için propaganda yapması lazım, peki ne diyecek?
*
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, 2014 yılında fiilen yarı başkanlık sistemine geçeceğimizi iddia ederken; Cumhurbaşkanı vaatlerde bulunacak, sözler verecek, neler yapacağını anlatacak, seçilince de yapmak isteyecektir demiş..
Adaylar bir şeyler söyleyecek söylemesine de Anayasa’ya bakınca ne vaat edeceklerini kestiremedim..
Gerçi Cumhurbaşkanı yürütmenin parçası ama ana gövdesi değil.. İcraattan sorumlu olan Başbakan ve ilgili Bakan..
Demem o ki; vaatler boş vaat olur..
Referandumda ölçü ne olmalı?
Referandum, demokrasilerde kullanılan araçlardan biridir.. Sadece temel meselelerde değil ileri demokrasilerde, yerel meselelerde de zaman zaman seçmenin görüşü sorulur..
Evet oyları hayırlardan bir fazlaysa yapılmak istenen kabul edilmiş sayılır..
Peki bunun bir ölçüsü, bir kriteri var mı?
*
Mesele şu.. Mısır’ın yeni anayasası yüzde 64 oyla kabul edildi.. Ortalık durulmadı, meşruiyet tartışması başladı..
Çünkü referanduma katılma oranı yüzde 32’ydi.. Yüzde 32’nin yüzde 64’ü evet demişti..
*
Şu soru gündeme geldi.. Referandumda katılma oranı yüzde 50’nin altına inerse bu boykot anlamına gelir mi?
Gelirse referanduma sunulan değişiklik kabul edilmiş sayılır mı? Meşru olur mu?