Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dillerde şöyle bir söylem var.. Henüz yüksek sesle söylenilmiyor, kuvvetli vurgudan uzak mırıltı halinde..
Önce barış gelsin sonra demokrasi gelir..
Barış için bazı şeylerden fedakarlık edilebilir..
Barış olsun da insanlar ölmesin de rejimin adı ne olursa olsun..
Cümleyi öyle bir kurguluyorlar ki siz ne alakası var, niye demokrasi sonra gelsin derseniz hemen üstüne atlayacaklar..
Barışa karşı mısın?
Niye bazı şeylerden fedakarlık edelim diye sorarsanız cevap hazır..
Hala insanların ölmesini mi istiyorsun?
Barışla rejimi aynı kefeye koymak doğru değil cümlesi ağzınızdan çıkar çıkmaz lafı yapıştıracaklar..
30 yıl oldu, yetmedi mi, silahlara doymadınız mı?
*
Bilmezler mi; demokrasinin barışın olmazsa olmazı olduğunu.. Bugünkü haliyle değil gelişmiş haliyle.. Bugünkü halini PKK beğenmiyor, demokrasi çıtasını yeteri kadar yüksekte bulmuyor..
Aşamalara baktığınız zaman yasa ve anayasa değişiklikleri sürecin parçası..
*
(Yeri gelmişken parantezi açalım notu düşelim.. Sanki iktidarın dili ile Kandil’in dili farklı.. Anladığım kadarıyla aşamalar konusunda hemfikir değiller..
İktidarın diline göre aşamalar şöyle..
Çekilme, silah bırakma, anayasa ve yasa değişiklikleri ile normalleşme..
Kandil’in dilindeki sıralama farklı..
Çekilme, anayasa ve yasal değişiklikleriyle normalleşme, silah bırakma)
*
Demokratikleşme barışın bir parçasıysa önce o, sonra bu söylemine ne gerek var?
İkisi birbirine paralel yürüsün..
Doğrusu da bu..
Bu da barış olsun da insanlar ölmesin de rejimin adı ne olursa olsun diyenlerin niyeti farklı..
Türk usulü başkanlık pakete girerse mızıkçılık yapmayın demek istiyorlar..
Barış için kabul edin demenin peşrevi..
Bu arada Türk usulü başkanlığa destek veriyorlar mı vermiyorlar mı belli değil..
Kalem oynatmıyorlar..
Akil insanlar da, akil gazeteciler de, iktidara yakın duran liberaller de, eski solcular da nedense suskun..
Başbakan’ın, konuşalım tartışalım demesine rağmen..

Haberin Devamı

Belediye tesisiydi Huqqa olmuş..

Haberin Devamı

Nasıl olmuş bilmiyorum.. Kuruçeşme’de denizin kıyısına bina kondurulurken kapıda şu tabela vardı..
Belediye sosyal tesisleri inşaatı..
Zaten, boğazın kıyısında başka kim inşaat yapabilirdi ki.. Boğaziçi imar müdürlüğü adamın gırtlağını sıkar..
Belediye olunca, sosyal tesis olunca kimse ses çıkarmadı..
İçi, dışı birinci sınıf malzeme kullanılarak yapılan tesis bitti.. Bitince sosyal tesis tabelası indirildi..
Huqqa yazıldı..
Ahmet Hakan muhafazakar bohem burjuvaların yeni mekanı olduğunu yazınca önünden geçiyordum daldım içeri..
Aynen dediği gibi.. Kapıda şık arabalar, başında şoförleri, içeride o dünyadan kadınlar..
Belediyenin tesisi mi diye sordum..
Hayır dediler; özel sektör.. Cafenin yanı sıra ‘steakhouse’ bölümü de varmış.. Şatafatlı bir yer..
Orta sınıf muhafazakarlara göre değil yani...
*
Anlaşılan şu.. Belediye boğazın kenarında sosyal tesis kılıfıyla binayı kondurmuş, sonra birilerine kıyak yapmış..
Mekanın sahibi kim acaba!..
Büyükşehir Belediye Başkanı’nın bir açıklaması olur herhalde.. Buna da sessiz kalmazlar..
Çünkü; göz göre göre durumu var..
*
Taksim’deki Topçu Kışlası’nın da sonu benzer olacak gibi.. Belediye panosunda kültür merkezi ve sanat galerisi yazıyor ama bitince otel olacak, rezidans olacak..
O rezidansları kimler alacak?
Kimler oturacak?

Haberin Devamı

Eski bakanın özür borcu!

Görevden alınan eski sağlık bakanının mirası pahalıya patlamış.. Tam gün dayatması tıp fakültelerini bitirmiş..
Böyle olacağı daha ilk günden belliydi..
Olan hastalara oldu, olan asistanlara oldu, olan öğrencilere oldu..
En değerli hocalar çekip gitti..
Yeni bakan çare arıyor..
Durum gerçekten içler acısı.. Klinik branşlarda Türkiye genelindeki kayıp yüzde 24 imiş!.. İstanbul Üniversitesi’nde bazı bölümlerdeki kayıp oranı ise yüzde 50.. Fakültelerin gelir kaybı yüzde 40..
En ağır darbeyi Cerrahpaşa ile İstanbul Tıp fakülteleri yedi.. 1001 öğretim üyesi varmış, hastalara bakan hoca sayısı 426’ya inmiş..
1001’den 426’ya..
14 bölüm kapanma noktasına gelmiş
X
Eski bakanın çıkıp bir şeyler söylemesi gerekmiyor mu?
Bu hali izah etmesi..
İzah edemiyorsa özür dilemesi.. Hocalardan da, bizden de..