Başbakan dün başkanlığa veya yarı başkanlığa (partili cumhurbaşkanı da aynı kapıya çıkar) geçme konusunda ısrarlı olacaklarının mesajını verdi..
Partisinin teşkilatına seslenirken sadece seçimlere değil, referanduma da işaret etti..
Yoğun tempo konusunda uyardı..
Başkanlık modelini anlattı.. Ecdada, Osmanlı’ya gönderme yaptı..
ABD ve Fransa örnekleri üzerinde durdu.. Biz de duralım.. Başkanlık sistemini demokratik yapan nedir?
Denge ve denetleme dedikleri hadise.. Keskin kuvvetler ayrımı olacak, yasama yürütmeyi denetleyecek..
Yüksek yargı siyasetten arındırılmış olacak..
H
Bunun için ne yapılmalı?.
Onların yaptıklarını.. Seçim sistemi dar bölgeli iki turlu hale getirilmeli.. İki meclis kurulmalı.. Yasama organı seçimleriyle başkan seçimleri aynı gün olmamalı..
Vekiller sırtını başkana değil seçmene dayamalı..
Sadece başkanlığın değil yarı başkanlık sisteminin de olmazsa olmazı bunlar..
Aslında bu da yeterli değil.. Yerel yönetimlerin, yerel meclislerin çok güçlü hale getirilmesi bu işin temeli..
*
Bizim modelimizde bunlar var mı?
Yok..
İktidarın Meclis’e sunduğu modelde tam tersi var.. Başkan milletvekili listesini belirliyor, başkanlık seçimi ile milletvekili seçimi aynı gün yapılıyor.. Yani başkan adayı hem kendini seçtiriyor hem yasamanın çoğunluğunu..
Hal böyle olursa..
Ortada ne kuvvetler ayrılığı kalır ne denetim mekanizması..
*
Bu mesele enine boyuna tartışılmadan kafadan reddediliyor deniyor ya..
Sebep bu.. Kendi deyimleriyle Türk usulü olması..
Başkanlık sisteminin olmazsa olmazlarına yer vermemesi..
Başbakan dün başkanlık sistemindeki dengeyi anlatırken ABD Başkanı’nın kongreden izin almadan harcama yapamadığını söyledi..
Doğru..
Doğru da hükümet adamları bu hali ‘zavallı Obama’ diye açıklıyor.. Kendi başkanlarını o duruma düşürmeyeceklerini söylüyor..
Aksaray’a miting alanı niye yapılıyor?
Yine eskiye döndük, 2007’nin 1 Mayıs’ına 2008’in 1 Mayıs’ına..
Ufakta gerginlik var..
Cop var, biber gazı var, itiş kakış var, gözaltı var..
İtişli kakışlı 1 Mayıs’ları tarihin çöp sepetine attık diye seviniyorduk.. İktidar ‘bu da bize nasip oldu’ diye övünüyordu..
Durum değişmiş anlaşılan.. Bayram günü, resmi tatil günü, toplu taşıma araçları bile sınırlandırılıyor.. İnsanlar bir yerden bir yere gidemesin diye.. Taksim’e çıkmasın diye.. Polis barikat kuruyor..
Hani 1 Mayıs bayramdı..
Bayrama bak bayrama..
Yok yok mesele öyle değil, Taksim’de inşaat olduğu için izin vermiyorlar.. Riskli diye..
DİSK Başkanı, Vali’nin önce evet dediğini, Emniyet’ten gelen görevlilerle alan çalışması yaptıklarını söylüyor.. Sonradan vazgeçilmiş..
*
Sendikalar da çok ısrar ediyor, bir yıl başka yerde yapsalar olmaz mı?
Zaten amaç bu.. Taksim’den atmak..
Çünkü oraya kışla adı altında AVM yapılacak..
Aksaray’da deniz harıl harıl neden dolduruluyor zannediyorsunuz? 1 milyon kişilik miting alanı neden yapılıyor?
Gidin orada yapın demek için.. Taksim’i kapatmak için..