Yazılanlara topluca baktım ve gördüm ki.. Çoğunluk, bundan sonra ne olacağından ziyade cemaatle-AKP arasında çatışma var mı yok mu meselesiyle meşgul..
Yoğunlaşma bunun üzerine..
Mesela dün.. Yeni Şafak’ın iki yazarı (biri milletvekili ve Başbakan’ın danışmanı) aynı sayfada yan yana bu konuyu ele almış..
AKP’li Yasin Doğan; ‘çatışma yok, hiçbir zaman da yaşanmamıştır, bundan sonra da yaşanmayacaktır’ demiş..
Hatta böyle bir çatışmanın üretilmek istendiğine işaret etmiş..
Ali Bayramoğlu, çatışma görüntüsü vardı ama ‘sorunu örtme istikametine girildiğini’ savunmuş..
*
Merakımız bu..
Çatışma var mı yok mu?
Önemsiz demiyorum, ayrıntı demiyorum ama çatışma yoksa derin bir oh çekip kaldığımız yerden devam mı edeceğiz?
Hiçbir şey olmamış gibi.. Zihnimizi allak bullak eden o iddialar ortaya saçılmamış gibi mi davranacağız?
Diyelim ki, yasa değişti, MİT’çiler ifadeye gitmekten kurtuldu..
Eee, dosya kapanacak mı?
Fırtına dindi, dev dalgaları atlattık limana ulaştık muamelesi mi yapacağız?
Kısaca..
Krizin üstü örtülür mü, örtülemez mi?
Örtülemez..
Niye mi?
İlk şiddet eyleminde anında alevlenecek de ondan..
Tartışma başlayacak..
PKK işi mi, KCK’ya sızan MİT’in işi mi?
MİT biliyordu da emniyete haber vermedi mi?
*
Biliyorum, bunlar doğru değil, olmaması gerekir ama olacak.. Olmaya başladı bile..
BDP Genel Başkanı, bazı eylemlerin üzerlerine yıkıldığını söylüyor..
Sıcağı sıcağına, üç yıl önce İETT’ye atılan ‘molotof’la ölen 17 yaşındaki Serap gündeme geldi..
Demirtaş, MİT’İ suçladı..
*
Bu gidişatın önünü kesmenin tek yolu var..
Savcıların suçlamalarını önemseyip dibine kadar gitmek..
Gidilmezse..
‘Faili meçhul cinayetler’ tartışmasının yerini ‘faili meçhul eylemler’ alacak..
‘Savrulma’ diye buna derim
Bu ilk değil.. Birçok defa oldu..
Kendini iktidarın arkasında hizalanmak zorunda hissedenler yine acayip savruldu..
Düne kadar..
KCK’yı yerden yere vuranlar, paralel devlet kurmaya çalıştıklarını iddia edenler..
Ama bu insanlar şiddete bulaşmamış, eline silah almamış daha hoşgörülü olunamaz mı diyenleri..
Siz öyle sanın diye susturanlar..
İçinden MİT’çiler çıkınca neredeyse KCK’yı savunur hale geldiler.. Döndüler, KCK’ya operasyon yapan savcıları suçlar hale geldiler..
Ardında ‘MİT’i yıpratmak’ dolayısıyla ‘hükümeti sarsmak’ gibi büyük bir planın olduğunu
savundular..
Savrulma diye ben buna derim..
77 yaşındaki Beşiktaşlı: Zafer içime su serpti..
Biliyorsunuz, dükkânı üç gün kapatıp Beşiktaş’ın peşine düşmüştük..
Valla iyi de oldu..
Beş saate yakın uçtuk Avrupa’nın ucuna gidip okyanusu gördük.. Porto’da okyanus havası aldık.. Şahane balıklar yedik.. Bugüne kadar yediğim en güzel levrekti.. Yılan balığı da öyle..
Keyifliydi..
Her şeyden önce Beşiktaş’ın turu cebine koyup, İstanbul’a dönmesi keyif verdi.. Kazanmanın tadı başka..
Beşiktaş, 8 Mart’ta ya Roma’da olacak ya Madrid’de.. Atletico Madrid-Lazio maçının galibiyle oynayacak..
*
Üç günlüğüne de olsa baş döndürücü siyasi trafikten uzaklaşıp, hiçbir şey düşünmemek de iyi geldi..
Nehir kıyısında sokak şarkıcılarını dinleyip Porto şarabı yudumlamak da..
Keyifliydi..
Ama en büyük keyfi sabah elektronik postalarımı okuyunca aldım..
‘77 yaşındayım, sapına kadar Beşiktaşlıyım’ diyen büyüğüm ‘ülkemde bunca sıkıntıyı yaşarken Beşiktaş’ın zaferi içime su serpti’ diye yazmış..
Aynen öyle oldu..