Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları


Televizyonlarda gece gündüz Kürt meselesi tartışılıyor.. Paris’teki infaz, bugünkü cenazeler üstüne eklenince ekranları haliyle bu mesele kapladı..
Bir süre daha kaplayacak.. Tartışmaları izlemeye çalışıyorum..
Havanda su dövülüyor!.. Toplumu germekten öte bir faydası da yok..
Çoğu bağırış çağırış zaten..
Fikrin azsa veya yoksa sesin gür çıkar kuralı alabildiğine sergileniyor..
*
Niye mi havanda su dövülüyor?
Her iki taraf da eski defterleri açıyor da ondan.. Biri PKK’nın terör örgütü olduğunu söylüyor, öteki şiddeti de kullanan siyasal örgüt olduğunu..
Kavga gürültü başlıyor..
Öcalan’ı biri; bebek katili olarak tanımlıyor, öteki önderlik..
PKK’lılara biri terörist diyor, karşısındaki gerilla..
*
Çok geriye gitmeyelim.. Eskiden konuşulamıyordu bile.. Devletin resmi söylemi dışında laf eden canına susamıştı!..
Son beş yıla bakalım.. Beş yıldır aynı laflar.. Ezberledik..
*
PKK’nın meşruluğunu savunanlar Diyarbakır Cezaevi’nden başlıyor.. 12 Eylül askeri darbesi dönemindeki işkenceleri anlatıyor.. Çekilen acılardan söz ediyor.. İnsanların mecburen dağa çıktığını söylüyor..
Kimi, Dersim katliamına kadar iniyor.. Devlet zulmünden, devlet teröründen örnekler veriyor..
*
Mikrofon karşı tarafa geçince, bu kez PKK’nın sivillere yönelik katliamları anlatılmaya başlanıyor.. Diyarbakır’da dershane önünde patlatılan bombadan, Batman’da hamile kadınla çocuğunun öldürüldüğünden, Gaziantep’teki bombalı saldırıdan, Siirt’te gezmeye giderken roketle vurulan dört kızın acımasızca öldürüldüğünden..
*
Arada atışmalar oluyor..
O atışmalarda kimin ne dediği anlaşılmıyor.. Saat doluyor program bitiyor..
*
Derim ki.. Bir süreliğine de olsa eski defterleri kapatalım..
Çünkü, sürekli geçmişten bahsetmek, bozuk plak gibi aynı şeyleri anlatmak katkı sağlamıyor..
Gelin bugünü konuşalım.. Yarını konuşalım..
Şiddet nasıl bitecek bunu konuşalım..

Haberin Devamı

Bakan Şahin’e alkış

Kadın ve Aileden Sorumlu Bakan Fatma Şahin bu tartışmaya sessiz kalmamış.. Ali Bulaç’ı da aramış, Fatih Altaylı’yı da..
Ev hanımlığını dinin gereği gibi gösteren Ali Bulaç’a sitem etmiş..
O kadar güzel cevap vermiş ki; helal olsun dedim..
Okuyalım..
“İslam’da kadını eve kapatmak mı var. Tam aksine İslam kadını sosyal ve ekonomik hayata dahil ediyor. Kadına ‘kır dizini otur evde’ derseniz, bunu da dine bağlamaya kalkarsanız olmaz. Çünkü Hazreti Ayşe anamıza Hazreti Hatice anamıza haksızlık etmiş olursunuz.
Hazreti Ayşe değil midir, zamanının en entelektüel çalışmalarından birini yapıp Peygamber Efendimiz’in hadislerini derleyip toplayan. Yazıya geçiren. Hele Hazreti Hatice. Çok önemli bir iş kadını değil midir? O dönemde lojistik sektörüne yatırım yapmıştır. Tarihin en önemli iş kadınlarından bir tanesidir. Dahası İslamiyet’in yayılmasında çok emeği vardır.” (16 Ocak-Haber Türk)

Haberin Devamı

Türbanlı iş kadını yok çünkü..

Türkiye’nin en büyük dertlerinden birisi kadına şiddet.. Kadın sadece dövülmüyor, yol ortasında hunharca bıçaklanıyor, öldürülüyor..
Ne yapacağız?
Ali Bulaç evde otursunlar demiş.. Sokağa çıkmazlarsa şiddete maruz kalmazlar..
Öyle mi acaba!..
Sokağa çıkamayanların, çocuk yaşta gelin yapılanların uğradığı şiddet sokağa çıkanlardan kat kat fazla..
Aile içi taciz.. Aile içi tecavüz!..
Kayınpederinin tecavüzüne mi uğrayan ararsın, kaynının tacizine mi?
Neyse konumuz sokak..
Gelelim Ali Bulaç’ın satırlarına.. Özeti şöyle.. “Dini öğretinin tamamından ve beşeriyetin her bölgesinde ve dini havzasında gözlenen örfünden anladığım kadarıyla kadının birinci görevi annelik ve ev hanımlığıdır(..) Liberal kapitalist piyasa ise kadını farklı çerçevede evin dışına çıkmaya zorluyor(..) Madem bizim kadınlar da bu modern tecrübeyi yaşamakta çok kararlı, yemekte oldukları ‘acı meyve’nin sonucunu beklemekten başka çare yok ” (15 Şubat-Zaman)
*
Bu satırlar üzerine Fatih Altaylı dört dörtlük cevap verdi, tek cümleyle meseleyi özetledi..
Sordu..
‘Evde otursunlar diye miydi onca mücadele?’
*
Bu mesele benim de ilgi alanıma giren konulardan.. İki üç yıldır yeri geldiğinde soruyorum yanıt alamıyorum.. Sorum şu:.
Neden Türbanlı iş kadını yok..
Yüzlerce mütedeyyin aile şirketi var.. CEO’su, genel müdürü, finans müdürü, ihracat müdürü, türbanlı olan holding var mı?
Yurtdışı gezilerine giden, toplantılar yapan, yabancı konuklarını ağırlayan başörtülü kadın var mı?..
Ben görmedim..
*
Çok iyi eğitim alan, yurtdışında okuyan türbanlı kadınlar var, onlar nerede?
Anadolu’ya gidin sokaklarda başörtüsüz kadın neredeyse göremezsiniz.. Aynı kentin iş hayatına bakın yoklardır..
Neden?
İstemedikleri için mi?
Hayır..
Erkekler izin vermediği için.. Kadının yeri evidir dedikleri için.. Erkek egemen toplum olduğumuz için..