Önümüzde üç seçim var.. Seçime kadar meydanları zapturapt altına almanın tezgahı da yavaş yavaş kurulmaya başlandı..
Nasıl mı?
Aba altından sopa göstererek, sindirmeye, korkutmaya çalışarak..
Taktik şu..
ABD ile kafa yapıyormuş gibi öyle senaryo yazarsın ki; bir yerlere ayağınızı denk alın anlamına gelsin..
ABD’nin darbe saymaması için şunlar yapılmalı diye sıralamışlar:
Direnişe uygun bir meydan bulunacak, bu meydan doldurulacak, meydanı dolduran insanların yeterli süre meydanda kalması sağlanacak.. Direneceğiz sloganları attırılacak..
Ortam böyle olursa ABD askerin müdahalesine darbe demiyormuş!..
Çünkü meydanı dolduranlar askeri çağırmış oluyor.. Asker talep üzerine veya ülke iç savaşa gitmesin diye yönetime el koyuyor..
ABD tarafından darbe sayılmıyormuş!..
*
Bu esprili bakış açısı, içeriye uyarlanıp çok kişi tarafından seslendirildi mi ne olur?
Bu anlayış kabul edildi mi?
Kafalara yerleştirildi mi?
Herhangi bir nedenle meydanlara çıkan herkes darbe yapmakla suçlanır hale gelir..
*
Yine toplandınız ha.. Amacınız ne? Mısır’daki gibi mi?
Darbeye çağrı mı yapıyorsunuz.. ABD’ye gönderme..
Valla değil.. Kimseyi indirmek istemiyoruz.. Demokratik haklarımızı kullanıyoruz..
Demokratik hak ha.. Bir de okumuş çocuklar olacaksınız, Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünü açıp darbe tanımına bakmadın mı?
Bakmadım ne diyor?
‘Demokratik yollardan hükümeti istifa ettirme işi darbedir’ diyor..
*
İzah edeyim.. Bu tanıma göre, hükümet yolsuzluk nedeniyle, skandal nedeniyle, ülkesini savaşa sokma nedeniyle de olsa istifa etti mi o yolsuzluğu, o skandalı çıkaran darbeci oluyor..
Tabii meydanlara çıkıp ‘istifa istifa’ diye bağıranlar da..
Darbeciliğin cezası ağır..
*
Bu işin teorik kısmı.. Bir de sahadaki durum var.. Polisin aşırı güç kullanarak yarattığı dehşeti tekrarlamaya gerek yok..
Eli sopalı, eli palalı insanlar da türedi.. Elinde sopa polisle birlikte gösterici kovalayan mavi gömlekli adama kim izin verdi?
Hele o palalıya.. Hakimden palayla saldırıldığı gizlenmiş.. Daha da ötesi palalının yeni görüntüleri çıktı.. Polisin yanında birisine saldırıyor, polis arkaya kaçırarak palalı adamı koruyor..
*
Bundan böyle meydana çıkan iki hatta üç tehlike ile karşı karşıya..
BİR: Darbecilikle, hükümeti devirmekle suçlanmak, yaftalanmak..
İKİ: Biber gazı kapsülüyle komalık olmak..
ÜÇ: Palalı, satırlı, sopalı adamlarla karşı karşıya kalmak..
Gece yarısı sahuru
Son iki yıldır aynı tartışma yaşanıyor.. İmsak vakti üzerine bir türlü anlaşılamıyor..
İmsak nedir?
Gece ile gündüzün kesiştiği an.. Güneş doğmamış ama tan yeri ağarmaya başlamıştır..
Orucun başlama saatidir.. Aynı zamanda sabah namazının..
Diyanet İşleri’nin imsak vakti ile Süleymaniye Vakfı’nın takvimi arasında 1 saat 19 dakika fark varmış.. Her yılki tartışma bu.. Nasıl oluyor demeyin; yorum farkı!..
İstanbul için biri 03.35 derken diğeri 04.54 diyor..
Kur’an ne diyor?
Bakara Suresi’nin 187. ayeti şöyle diyor; ‘Ta fecrin beyaz ipliği siyah iplikten size seçilinceye kadar yiyin, için. Sonra da ertesi geceye kadar orucu tam tutun.’
*
Hangisinin dediği doğru derseniz, orasını bilemem.. Ama 03.35’te ortalık zifiri karanlık.. Gece yarısı.. Güneş iki saat sonra doğuyor.. O karanlıkta siyah ipi beyaz ipten bir bakışta ayırmanın anlamı yok..
Sokak lambası yardımıyla olur tabii..
