Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İçişleri Bakanı Atalay’ın söylediği gibi Habur basit bir yol kazası değildir..
Yol kazalarında aracın sağını solunu onarırsın..
Patlayan lastiği yenilersin, yola devam edersin..
Yol kazası buna denir.. Zorunlu molaya!..
Habur öyle değil..
Habur’da araba ters döndü, motor kaportadan ayrıldı, paramparça oldu..
İşin doğrusu budur..
* * *
Açılım denilen hadise orada, o anda sona erdi.. Defter kapandı..
Bakan diyor ki sürece zararı oldu.. Hayır zararı olmadı, süreci sona erdirdi..
Habur nedir?
Hükümetin bu işi hafife almasının, biz yaptık oldu anlayışının, başkalarını dinlermiş gibi yapıp dinlememesinin, yüzde 47 şımarıklığının sonucudur..
Daha açıkça söyleyeyim..
Meseleyi anlayamamanın..
* * *
Bakan dahil, Bakan’ın müsteşarı dahil, MİT dahil, dönemin MİT müsteşarı dahil, valiler dahil, üst düzey bürokratlar dahil, AKP yönetimi dahil, görevlendirilen hâkim dahil içlerinden biri Habur’da ne olduğunu anlasaydı, Başbakan Ankara’da çıkıp; ‘Habur’da olan güzel şeylere ilgisiz kalamayız’ demezdi..
* * *
AKP bu işten..
Ahmet Türk’ün basiretsizliği..
Deniz Baykal’ın ajitasyonu diyerek sıyrılamaz..
* * *
Niye böyle oldu derseniz..
AKP yanlısı liberal demokratlar yüzünden derim.. Hükümete aslansın kaplansın bu işi tek sen çözersin diye verdiler gazı, verdiler gazı..
O gazla hükümet düz ovada arabayı deviriverdi.. Virajı bile görmeden!..
* * *
Açılım sürer mi? Sürer ama sadece lafta sürer..
Zaten bugüne kadar da hep laftı..
Lafta kalır..


Şafak’ın Aşk’ı
Haşmet Babaoğlu dün Sabah’ta şöyle yazdı..
“Şöyle bir göz gezdiriyorum etrafa. Kaç yaz geçti ama plajların hâlâ en gözde kitabı Elif Şafak’ın ‘Aşk’ romanı sanırım”
Bu satırları okur okumaz.. Evet ya dedim..
Ben de kim ne okuyor diye bakmaya meraklıyım.. Ellerdeki ‘Aşk’ kitabı dikkatimi çekmişti.. Geçen gün saymıştım da..
Dört kişinin elinde vardı; üçü kadın biri erkek.. Nedense hepsi gri kapaklı olanı tercih etmişti.. Veya onu bulmuşlardı.. Sadece dört demeyin.. Sahilde 300 kişi varsa 10 kişinin elinde kitap vardı..
10’un dördü.. İyi skor..
* * *
Bu satırları yazarken aklıma geldi.. Sormadım; ilk defa mı okuyorlardı, ikinci kez mi bilmiyorum..
Çünkü Aşk bir süre sonra bir kez daha okunacak kitaplardan..


AKP’nin yancıları devreye girdi!..
AKP anayasa değişikliğinden mağduriyet bekliyordu..
İkinci bir 2007 ortamına ihtiyacı vardı.. Seçim havucuna.. İki madde iptal edilse o hızla sandığa koşacaklardı.. Olmadı..
Anayasa Mahkemesi o meşhur iki maddeyi hem makul hale getirdi hem de mağduriyet çıkarmadı..
Ortalığın gerileceği mesele kalmadı.. Kalmayınca dün baktım yancılar devreye girmiş.. Sağa sola ateş ediyorlar, kavga çıkarmaya, tahrik etmeye, ortamı germeye çalışıyorlar..
Artık AKP adına mı yapıyorlar..
Durumdan vazife mi çıkarıyorlar bilemem.. AKP yanlısı gazete manşetten verdiğine göre vardır bi hikmeti..
Osman Can’ı biliyorsunuzdur..
Anayasa Mahkemesi Raportörü olan.. AKP’nin hoşuna giden bir iki rapor yazınca önce dernek kurdurdular..
Veya kendi kurdu..
Şimdi sahaya sürüyorlar..
Veya kendi sahaya çıktı..
Her neyse!..
* * *
Ne laflar ne laflar..
Bu anayasaya hayır demek veya boykot etmek 12 Eylül’e onay vermek demekmiş..
Kendi halkına dışkı yedirilmesine rıza göstermekmiş..
17 bin faili meçhulün 34 bine çıkmasına onay vermek demekmiş..
İşkenceciye razı olmak demekmiş..
Falan filan..
* * *
İlgisi yok tabii.. Bu anayasa değişikliği olumlu şeyler getiriyor, ama 12 Eylül’ün ruhuna el sürmüyor.. Çünkü o ruh şimdi AKP iktidarının işine yarıyor..
* * *
Hal böyleyse, bu sözlerin anlamı ne? Çığırtkanlık!..