Bu komisyonun anayasa yapmak için değil, yapmamak için bir araya geldiğini beş yaşındaki çocuklar bile anladı..
Yıl sonuna kadar bu tiyatro sürecek..
Yeni yılda neler olur Allah kerim..
Yok, yok, birden umutsuzluğa kapılmadım.. Ben baştan beri bu işin olmayacağına inananlardanım..
Biliyorum ki; iktidar partisi yeni anayasayı sadece ama sadece başkanlık sistemini getirmek için istiyor..
Gerisi teferruat.. Değişse de olur değişmese de. İktidar başkanlığı kaptıktan sonra gerisini istediği gibi yoğuracağını biliyor..
Gelelim sadede.. İktidar yasama organı için teklifini verdi.. Yürütme kanadı için ne istediğini açıkladı.. Cuma günü ayrıntısıyla yazdım..
Adına postmodern başkanlık dedim.. Dünyada böylesini daha düşünen, akıl eden çıkmadı!.. Türk tipi demelerinin sırrı buymuş..
Yasama, yürütmeden sonra sıra yargıya geldi.. İktidar, yüksek yargının yeniden yapılanmasını isteyecekmiş..
Daha yakınlarda yeniden yapılanmadı mı? Bu uğurda referandum yapıldı..
Hatta Başbakan referandumda kabul edilen maddeler yeni anayasada aynen kalır diye tavrını ilk günden beyan etti..
O zaman bu da neyin nesi!
Efendim, başkanlık sistemine geçiyoruz ya, yüksek yargının da başkanlık sistemine göre yeniden düzenlenmesi gerekiyormuş..
Anayasa Mahkemesi üyelerinin yarısını Meclis, yarısını başkan atamalıymış!..
Sil baştan vaziyeti..
HSYK’nın yapısının da değişmesi isteniyor..
Hoppalaaa.. Daha yeni değişmedi mi? Kulislere sızan dedikodulara göre HSYK’nın bu yapısından iktidar da memnun değilmiş.. İstedikleri gibi olmamış..
Fırsat bu fırsat onu da düzeltelim dediler herhalde..
Güzel bi kılıf bulmuşlar; AB..
Avrupa yeni yapıyı eleştiriyormuş, uyum için düzeltmek şartmış.. Sormak lazım, iki yıl önce meydan meydan yeni HSYK’nın faziletleri anlatılırken AB yok muydu?
Gelelim bu işin neden olmayacağına..
İktidar partisi sistemle ilgili bütün önerilerini başkanlık üzerine kurdu.. Kabul edilmezse ne olacak?
BDP yatmazsa, 330 bulunamazsa..
Sil baştan mı?
Yoo, anayasa yapılmayacak, ilk seçimde 330 milletvekili çıkarılması veya bulunması
hedeflenecek..
İktidar bu sevdadan vazgeçmez..
Misyon medyası yine ayar çekti!
Mısır Cumhurbaşkanı Mursi tek adamlığını ilan edince bizim misyon medyası anında devreye girdi..
(Not bu tabir bana değil, kendilerine ait)
Devreye girdiler ama ne yapacaklarını bilmeme halleri sırıtıyor..
Çünkü, bugüne kadar demokrasiyi dillerinden düşürmemişlerdi.. ‘Arap Baharı’yla, Tunus’tan Suriye’ye demokrasinin geleceğini söylemişlerdi.. Hatta Filistin meselesinin çözümünü bile demokrasi rüzgârına bağlamışlardı..
Mursi, işi bozdu..
Haa, yine ekranlara çıkıp Mursi’nin demokrasiyi getirmek için bu yolu seçtiğini söyleyeceklerdir.. Demokrasi yolunda böyle şeyler olabilir diyeceklerdir..
Neyse..
Ama şimdilik kafalar karışık..
Çıkan yayınlara baktım.. Biri Mısır’daki gelişmeleri hiç görmemiş.. Sanki Tahrir ayağa kalkmamış, millet sokaklara dökülmemiş gibi davranmış..
Yok saymış..
Bir diğeri, haberi arka sayfalarda kibrit kutusu kadar görmüş.. Perdelemiş.. Soran olursa var mı var hesabı!.. Gizlemiş..
Bir başkası tavırlı girmiş..
‘Yeni firavuna’ karşı çıkanlara o da karşı çıkmış..
Biber gazı yetti demiş..
Yeni yönetimin göstericileri devrilen yönetimin yöntemiyle dağıtmasını övmüş..
Peki, bunu niye yapıyorlar?
Misyon gereği mi, Mursi kardeş ilan edildiği için mi, Mursi’ye ayıp olmasın diye mi?
Mısır’da yaşananları Türk halkından gizlemek için olmasa gerek..
Bu dava hukuk tarihine geçer
Dosyaya hâkim değilim ama gördüğüm kadarıyla acayip bir durum var..
Onun kararı doğrudur, bunun kararı yanlıştır demiyorum.. Bu iş acayip diyorum..
Pınar Selek davası var ya, 1978 yılından kalma dava.. Ondan bahsediyorum..
İşin seyri enteresan..
Öyküsü şöyle.. İstanbul 12. Ceza Mahkemesi Selek ve Öztürk için beraat kararı veriyor, Yargıtay bozuyor; müebbetle yargıla diyor.
Mahkeme kararında direniyor, Yargıtay da direniyor; müebbette ısrar ediyor..
Sonuç; iki kere beraat kararı veren mahkeme bu kez kararından vazgeçti.. İşin püf noktası burada.
Niye acaba?
Savcı bile şoke olmuş..
Sonuç;
İki kez beraat eden Selek ve Öztürk bir kez daha yargılanacaklar.. Yeni delil var mı dersen, yokmuş..
Bakalım aynı mahkeme bu kez ne karar verecek?