Soru şu.. Komisyonun yeni anayasa için devam kararı alması ne anlama geliyor?
Yanıtı belli..
İktidar partisi zaman kazanıyor..
Herkes biliyor ki; uzlaşma komisyonundan yeni anayasanın çıkacağı falan yok.. İktidar partisi ‘bu iş bitti’ havasındaydı, son anda taktik değiştirdi..
Temmuza kadar öteledi..
Neyi?
Anayasa tekliflerini vermeyi.. Muhalefet partileri de masadan kalkan olmamak için, faturayı üstlenmemek için evet dedi..
İşin aslı astarı budur..
Masadan kalkılsaydı iktidar partisi kendi anayasa önerisini veya anayasa değişikliği önerisini sunmak zorundaydı..
PKK’nın çekilme süreci yeni başladı, terörün biteceğine dair umutlar giderek arttı, bu sefer tamam galiba sesleri çoğaldı, böyle bir ortamda gündeme anayasa değişikliklerini atmak siyasi açıdan pek doğru olmazdı..
İktidar bunu düşündü herhalde..
Bir de şu var.. Zamanın daralması iktidarın işine geliyor.. Kısa sürede ancak bu kadar olur diye fazla maddeye boğulmayacak.. Vatandaşlık tanımı gibi Kürtleri memnun edecek değişiklik olacak, yanında birkaç bonus madde.. Tabii ki cumhurbaşkanının partisinden istifa etme şartının kaldırılması da araya sıkıştırılacak..
‘Barış paketi’ adıyla servis edilecek..
*
Şöyle bir düşünün.. PKK çekilmiş, yaz hiçbir çatışma olmamış, ortam yumuşamış..
İktidar partisinin anayasa hamlesini o ortamda mı yapması kendi açısından daha doğru..
Bu ortamda mı yapması..
Bugünlerde yapacağı her anayasal hamle PKK istedi diye yorumlanacak.. Öyle olmasa bile öyle yorumlanacak..
2-3 ay daha çalışma kararının arkasında yatan bu..
Yasak kardeşim, yasak..
1 Mayıs’ta Taksim’e, eylemcilere kitlendik, çekilen sıkıntıları pek görmedik.. Polis Taksim’e kimseyi sokmamak için beş kilometre öteden bariyerler kurup adım atmayı bile yasaklayınca hayat durdu..
Önceki gün iki dostumun başına gelenleri dinledim.. Anlattıkları pes dedirtiyor..
*
Birinci..
“Maslak’a gitmem lazım. Cihangir’den Tophane’ye indim. Kabataş’a doğru yürüdüm. Aklıma deniz taksi geldi, Tarabya’ya denizden gidersem oradan Maslak’a çıkmak kolay diye düşündüm. Çağırdım, Kabataş iskelesine geldi.. Bindim tam kalkacağız deniz polisi yanaştı.
Yasak kardeşim deniz taşımacılığı yasak.. Tarabya’ya gideceğim, ters tarafa dediysem de dinletemedim.. Yasak dedi başka bir şey demedi.. Mecbur deniz taksiden indim. Oralarda dolanıyorum, bir balıkçı teknesi mazot almak için yanaştı.. Kaptana beni Ortaköy’e bırak kaç paraysa vereyim dedim.. Kabul etti.. Oralarda şaşkın şaşkın gezinen, bir yerlere gitmeye çalışan iki turist vardı.. Onları da davet ettim.. Maksat, tekneye turistik hava vermekti.. Balıkçı teknesi tam hareket edecek aynı deniz polisi karşımıza çıktı.. Sotaya yatmış, bizi izliyormuş..
Yasak kardeşim dedi; deniz taşımacılığı yasak..”
*
İkincisi..
“Beyoğlu’nda atölyedeyim.. Çıktım yiyecek bir şeyler alacığım, sigara falan.. Elimi cebime attım hiç param yok.. ATM biraz ilerde ama polis bariyerini aşmak gerekiyor.. Gittim memura durumu anlattım, izin istedim..
Yasak dedi.. İki dakika izin ver para çekip döneyim dedim.. Dinlemedi.. Banka kartımı uzattım sen çek getir dedim, olmaz dedi..
Yahu parasız kaldım, çaresiz kaldım..
Ona dünden düşünseydin, yasak kardeşim yasak cevabını verdi..
*
İnanıyorum bunun gibi daha ne olaylar ne sıkıntılar yaşanmıştır..