Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Adına zabıt mı dersiniz, tutanak mı dersiniz ne derseniz deyin..
İmralı görüşmeleri üzerine söylenmedik laf kalmadı.. Bu sebeple, aynı konuya dalıp top çevirecek değilim..
Meselenin başka bir boyutuna girmek istiyorum.. Konuşulmayan kısmına..
Üç BDP milletvekilinin Öcalan’la görüşmesine kim izin verdi?
Adalet Bakanlığı..
Langır lungur da vermediler..
İmralı’ya gidecek isimler üzerinde pazarlık yapıldı.. İktidarın onay verdiği milletvekilleri gidebildi..
Saklamaya gerek yok.. Görüşmeye ‘Eşbaşkanlar’ gitmek istiyordu bakanlık izin vermedi..
Görüşmeye izin verenin görüşme şartlarını da belirlemesi gerekmez mi?.
Gerekir.. İşin doğası bunu gerektirir..
Gelin bakalım neler olmuş..
*
Masaya Öcalan’la birlikte üç milletvekili oturmuş..
Anlaşılan o ki; ikisi kalem ve kağıdı çıkarmış her cümleyi, her kelimeyi yazmış.. Kayda geçirmiş, biri sohbet etmiş.. Altan Tan ile Pervin Buldan’ın not tuttuğu, Sırrı Süreyya Önder’in soru sorduğu yansıdı..
Gerçi, Apo’nun ‘yaz Sırrı’ diyerek vatandaşlık tanımı yazdırması bu kurguyu bozdu ama olsun..
Demek ki; hepsinin önünde bol miktarda kağıt ve kalem varmış..
Görüşmenin milletvekilleri tarafından zapta geçirileceği önceden belirlenmiş..
İzin verilmiş!..
*
Niye zabıt tutulmuş? Niye milletvekilleri dinlemekle yetinmemişler de söylenenleri satır satır yazmışlar..
Görüşmede Öcalan yol haritasını anlatmamış..
Çözüm önerilerini dillendirmemiş..
Zaten taleplerini üç ayrı mektupla Avrupa’ya, Kandil’e ve BDP’ye yolladı..
Dikkatinizi çekerim Öcalan bu üç merkeze yazdığı mektubu orada milletvekillerine vermedi..
İletsin diye..
Prosedür yerine gelsin diye cezaevi yönetimine verdi..
O halde sohbet neden zapta geçirildi?
İşin püf noktası burası..
Belli ki; vekiller konuşmaları birilerine eksiksiz iletmek için not tutmuş..
Belge niteliği taşısın diye.. Kulaktan kulağa olmasın diye..
Görüşmeden sonra üç milletvekili tuttukları notları, tutanağı, zaptı koltuklarının altına koyup motora binmediler mi?
Bindiler..
Biz daha neyle uğraşıyoruz ki.. Motor İmralı’dan çıktığı anda veya Ataköy’e yanaştığı zaman görüşme aleniyet kazanmış oldu..
Öyle dedi yok böyle dedi, şunu ifade etti, hayır etmedi tartışmasına son veren zabıt yanlarındaydı..
Çoğaltılmayı bekliyordu..
*
Devam edelim.. Ortaya çıkan görüşme metnini ne yapmışlar?
Fotokopi çektirmişler..
Niye çektirmişler?
Dağıtmak için..
Oturup değerlendirecekler ya.. BDP Parti Meclisi üyeleri okusun, BDP’li milletvekilleri görsün diye..
Sonra.. Kandil’e götürecekler..
Avrupa’ya yollayacaklar..
Çoğaltmak lazım.. BDP’nin il başkanları görmek istemeyecek mi?
İsteyecek, onlara da lazım, zabıt il başkanlarının eline geçerse ilçe başkanlarının eline geçmez mi?
Geçer..
İlçe başkanının yakın arkadaşları yok mu?
Var.. Fotokopi çektirir verir...
*
PKK’nın eline tek nüsha gidecek hali yok.. Merkez komite kaç kişiyse en azından onların da görmesi lazım..
Dayan fotokopiye..
Sınır ötesine çekilmeye ikna olmaları için silahlı grup komutanlarının da görmesi lazım.. Apo’nun ne dediğini bilmeleri lazım..
Bastır fotokopiye..
*
Avrupa tek merkez değil.. Tek başlı hiç değil.. Çok nüsha lazım..
Fotokopinin çok elektrik tüketmesi..
Zaten görüşmenin zabıtları bunun için tutulmadı mı?
Çoğaltılıp dağıtılsın diye..
Adalet Bakanlığı milletvekillerine not tutma iznini bunun için vermedi mi? MİT temsilcisinin gözü önünde olmadı mı?
*
Hal buysa niye kızılıyor ki..
O zabıt dağıtım amaçlıydı.. İlk cümle kağıda dökülürken ortalığa yayılacağı belliydi..
Hızlı dağıtım oldu o kadar..