Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Soru da sorsan fark etmiyor.. Eleştiri yapsan da.. Bir meseleyi dillendirsen de..
Toplumla paylaşmaya çalışsan da..
Dile getirilenler hükümet adamlarının hoşuna gitmezse meşhur sözcükler devreye giriyor..
İstismar etmeyin..
Dikkat ettim son zamanlarda her konu istismarın kapsama alanına sokuluyor..
Mesela helikopter düşüp 12 askerimiz şehit olunca biri çıkıyor; tweet atarak soruyor:
Afganistan’da ne işimiz var?
Muhalefetin hoşuna gidiyor, üstüne atlıyor, daha yüksek sesle dillendiriyor..
İktidarın tepkisi..
İstismar etmeyin..
*
Mesela Uludere.. Birilerinin hatası mı dersiniz, kusuru mu kabul edersiniz, suçu diye mi yorumlarsınız bilemem..
Sorulması gereken soru o kişi veya kişiler kimdir?
Cevap vermesi gereken de ülkeyi yönetenlerdir..
Cevap vermiyorlar..
İstismar etmeyin diyorlar..
*
Van depreminde de bu iki kelime çok kullanıldı..
Yeterince çadır ulaşmadı, ulaşanların büyük bölümü de yağmalandı denildiğinde devreye o meşhur sözcük girmişti..
İstismar etmeyin..
İnsanlar kar altında eksi 10 derece soğukta çadırlarda donuyor denildiğinde de..
İstismar etmeyin..
*
KKTC’de Türkiye aleyhine çirkin pankartlar açılmıştı ya.. Doğal olarak soruldu; neler oluyor?
Cevap aynıydı:
KKTC üzerinden istismar yapmayın..
*
Örnekler çoğaltılabilir ama gerek yok.. İşin özü bu..
İktidar her konuya, her meseleye, her eleştiriye bu gözle bakıyor.. İstismar edilmeye çalışıldığını düşünüyor..
Bu bakış iktidarla sınırlı kalmıyor.. Alt kademelere iniyor, üniversite kampüslerine kadar ulaşıyor..
Yemekhanede çıkan yemekleri beğenmeyen öğrenciye de aynı cevap veriliyor..
İstismar etme..
Çalışma ortamından şikâyet eden işçiye de yöneticisi aynı karşılığı veriyor..
İstismar etme, çalışacaksan çalış..
*
Peki; istismar etmenin anlamı ne?
Sözlük; çıkar sağlamak, sömürmek, iyi niyetin kötüye kullanılması demiş..
Demiş de bizde o manada kullanılmıyor..
Susun, sesinizi kesin manasında kullanılıyor..

Haberin Devamı

Galeyana gelenin hiç mi suçu yok
Nazlı Ilıcak eskiyen plağı yeniden çalmaya başladı..
Meseleyi gölgelemek, maskelemek isteyenler ilk günden beri 35 insanın diri diri yakılmasını bir kenara atmış Aziz Nesin’in tahrik ettiğini ön plana çıkarmaya çalışmışlardı..
Nazlı Ilıcak da televizyon programında aynısını yapmış..
19 yıllık plağı çalmış..
Kendine Gülay Göktürk’ün ‘Galeyana gelenin hiç mi suçu yok’ başlıklı yazısıyla cevap vereyim..
Bugün gazetesindeki köşesinde şöyle yazmıştı;
*
“(...) Ne var ki, derin devlet provokasyonunun deşifre edilmesi, o gün o otelin önünde ‘Yak yak’ diye tempo tutan kalabalığın aklanmasını gerektirmiyordu.
Ama bakıyorum da bugünlerde esen hava insana ‘Saldırganların hiç mi suçu yok’ dedirtecek cinsten. ‘Sivas halkı adına’ konuşan herkes ‘bu olayda yanıp tutuşanlar kadar Sivas halkının da mağdur olduğunu; olayı Sünni Müslümanlar’ın Alevilere saldırısı diye okumanın büyük haksızlık olduğunu’ söyleyip duruyor. Ve ben de onları dinledikçe şaşıp duruyorum.
Öyle değildi de neydi Allah aşkına?
Otelin önünde ölüm çığlıkları atan binlerce kişi kollarından tutup sürüklenerek mi getirildiler oraya? Kurtulmak isteyenleri tekrar ateşin içine iteleyin diye de talimat mı verilmişti?
Provokasyonu tezgâhlayanlar, bu provokasyona uygun zemin olduğunu bilmeselerdi yaparlar mıydı? Halk provoke olmaya bu kadar teşne olmasaydı, yaşanabilir miydi böyle bir olay? Çok iyi hatırlıyorum; olayın hemen ertesinde de buna benzer bir ‘aklama’ kampanyası açılmıştı. O zaman da o gözü dönmüş kitleyi temize çıkarmak için ağır tahrik bahanesine sarılmıştı birçok insan. 36 insanı diri diri yakanlar bir yana bırakılıp Aziz Nesin suçlanmıştı, sözleriyle kitleleri tahrik etti diye... Şimdi de “Derin devlet oyuna getirdi” diye aklanmaya çalışılıyor aynı kalabalık.
Kısacası, ne yapıp ediliyor, gerçek tabloyla yani azgın bir Sünni kalabalığın Alevileri ateşe verdiği gerçeğiyle yüzleşmekten kaçınılıyor.” ( 19.03.2012)