Galiba son viraja girdik.. Önümüzdeki yol uzun olabilir ama umut katsayısı çok yüksek.. Neden mi öyle? İyimser olmamız için birçok neden var.. Sıralayalım..
Bir: Politikacısı, gazetecisi, yorumcusu iyimserlik içinde..
İki: Herkes sürecin, görüşmelerin sabote edilme ihtimalinin farkında.. Bu sebeple sabote girişimleri pek bir işe yaramayacakmış gibi duruyor..
Üç: Konunun tarafları veya sürece katılanlar diyelim.. Zarar görmesin diye konuşmaktan çok susmayı tercih ediyor.. Konuşmak zorunda olanlar da temkinli dil kullanıyor..
Dört: Kürt açılımı döneminde Habur girişinde yaşananlardan da.. Oslo sürecinin baltalanmasından da gerekli dersler çıkarılmış..
Beş: Bir iki yayın organı hariç medyanın tamamında olumlu hava esiyor..
Altı: En önemlisi ana muhalefet partisi iktidar partisine destek çıktı.. CHP lideri: Adalet ve Kalkınma Partisi’ne yeni bir kredi açıyoruz. Çözün sorunu dedi.. İktidarın elini güçlendirdi..
Yedi: Daha da önemlisi.. Kürtler de Türkler de çözüm istiyor.. Yendik veya yenildik duyguları aşılmış.. Barış talebi öne geçmiş..
Sekiz: Yol haritası konusunda uzlaşma sağlanmış gibi.. Önce Kuzey Irak’a çekilme, sonra silah bırakma formülüne itiraz eden pek yok gibi..
Dokuz: Kandil’deki Karayılan; ‘sadece yönetimle değil, geniş komutanlık kademesi ve savaşçı yapının ikna edilmesi sorunu vardır’ diyerek işin zorluğundan bahsetse de umut kıran bir açıklama yapmadı.. Atılması gereken adımlardan söz etti..
On:........................
Bu maddeyi boş bıraktım, benim unuttuğum sizin gördüğünüz bir gelişme olabilir.. Eklersiniz diye..
*
Bundan sonra yapılması gereken galiba şu.. Süreci kurcalamamak, gereksiz ve yersiz kamuoyu baskısı yaratacak hallerden kaçınmak..
Bir rektörün ibretlik hali
ODTÜ olaylarının artçıları sürüyor.. Başbakan’ın sözlerinden sonra ODTÜ yönetimini, öğrencileri kınayan bildiriyi imzalayan rektörler öğrencileriyle sürtüşme halinde..
Biraz başları ağrıyor..
Okudukları üniversiteden böyle bir bildirinin yayınlanmasını öğrencilerin bir kısmı içine sindiremiyor..
Bu okullardan biri de Mimar Sinan Üniversitesi..
Mimar Sinan Üniversitesi öyle sıradan bir üniversite değil, geleneği olan üniversite..
Öğrenciler, Rektör Karayağız’ın kapısına dayanmış, imzasını çekmesini istemişler..
*
(Bu arada kısaca rektörün öyküsünü de anlatayım.. 2006 yılında en yüksek oyu aldığı halde YÖK listesinde hak ettiği yere yazılmamış, Cumhurbaşkanı Sezer de atamamıştı..
Bunun üzerine Mimar Sinan Üniversitesi yine karışmıştı.. Öğrenciler ‘seçilmiş rektörümüzü isteriz’ diye Karayağız için eylem yapmışlardı.. YÖK’ü protesto etmişlerdi)
*
Öğrenciler yine protesto eyleminde.. Bu kez 2006’da arkasında durdukları rektöre karşı..
Rektörün imzaladığı tek tip bildiriye karşı..
Rektör, öğrencilerin baskısından bunalınca, bildirinin kendi tarafından yazılmadığını, imzalaması istendiğini itiraf etmiş..
Baskıyı ima etmiş..
(O bildiriyi kim yazdı, rektörlerin imzasına kim açtı acaba! YÖK Başkanı mı?)
Öğrenci durur mu? Patlatmışlar sloganı..
Rektör tarihi açıklamasını işte o an yapmış.. Demiş ki; bu zamanda hangi rektör var ki AKP’nin adamı olmasın..
Yani.. Bildiriyi korktuğu için imzaladığını ima etmiş..
*
Ben bi şey demeyeyim.. Belki YÖK Başkanı bi şey der!..