Kolay tutukluluk demek; gerekçesiz tutukluluk demek, nedensiz tutukluluk demek..
Savcı talep eder, hâkim basar imzayı; doğru hapse!..
Niye, neden, gerekçe?..
Gerekçe yok, görünen lüzum üzerine!..
Kaç ay?
Orası meçhul, tutukluluk gerekçesiz olunca haliyle uzun da oluyor..
Bugünlerde Türkiye’nin ana konusu bu.. Aslında uzun süredir şikâyet konusuydu ama iktidarın ilgi alanında değildi..
Şimdilerde iktidar da şikâyet etmeye başladı.. Hem de yüksek sesle..
*
Biliyorsunuz, tutuklama nedenlerinden biri de terör örgütü üyeliği..
Genelde kanıt olmuyor, hâkimin kanaati oluyor..
Bu hal yeni değil.. Herkes bir sabah terörist sıfatıyla uyanabilir diye çok yazmıştım..
Bu tespitte yanılmamışım..
Eski Genelkurmay Başkanı bile ‘terör örgütü mensubu’ olmaktan içerde!..
Gerisini siz söyleyin..
Başbakan da artık sessiz kalmıyor.. Tarih karşısında sorumludurlar sözleriyle tepkisini gösterdi..
*
Peki, nasıl çözülecek?
Anayasa Mahkemesi Başkanı’na göre; sorun zihniyette. Sorun uygulamada.. Başbakan da aynı fikirde.. İktidar erkânı da..
Üçüncü yargı paketiyle tutukluluk meselesini yola yordama koyduklarına inanıyorlardı..
Milim değişiklik olmadı..
Mahkemeler, daha önce verdikleri gerekçesiz tutuklama kararlarını değiştirmedi..
Başbakan kızıyor.. ‘Yeni yasal düzenlemeye gerek yok, üçüncü yargı paketiyle
gerekeni yaptık’ diyor..
Diyor ama kazın ayağı öyle değilmiş.. Tersi üçüncü yargı paketi, yıllardır verilen gerekçesiz tutukluluğu meşrulaştırmış..
Kim söylüyor bunu..
Şu anki ceza yasalarının mimarlarından, İstanbul Hukuk Fakültesi Dekanı Adem Sözüer söylüyor.
Okuyalım; “3. Yargı Paketi’nde tutuklama için gerekçenin gerekliliği maddesi konduğu zaman daha önce yapılan gerekçesiz tutuklama kararlarının kanuna uygun olduğu algısı oluştu ve o güne kadar alınmış gerekçesiz kararlar bir bakıma aklandı. Halbuki hepsi mevcut kanunlara aykırıydı ama HSYK bunların hiçbiri için gerekçesiz tutuklama kararı veren hâkime ya da savcıya soruşturma açmadı” ( 21 Ocak, Radikal)
*
İktidar ‘tutuklu yargılama’ hadisesine yıllardır sessiz kaldı.. Mesele Türkiye’nin sınırlarını aşınca, tutukluluk yargılamanın olmazsa olmazı haline getirilince, terörist damgası kolay vurulmaya başlanınca.. İktidar ne oluyoruz dedi..
Durumun özeti budur.
Ey güzel Allah’ım ne güzel söyletmiş
Biliyorsunuz iktidar bir ara adalet sarayı yapmakla övünüyordu.. Avrupa’nın en büyüğünü inşa etmekle..
Rakamlar veriyorlardı.. Bizden önceki iktidarlar şu kadar bin metrekarelik adalet sarayı yaptı biz bu kadar bin metrekare diye..
Çok şık adalet sarayları yapıldı ama o saraylar adalet dağıtmada aynı şıklıkta davranmadı..
Adalet sarayları yaptılar ama içine adalet koymayı unuttular lafı böyle çıktı..
Dilden dile dolandı..
İktidar çok bozuldu tabii.. İktidar yanlıları ateş püskürdü..
Gel zaman git zaman durum değişmedi.. Durum değişmedi ama iktidar sonunda gerçeği görmeye başladı..
İlk özeleştiri Başbakan Yardımcısı Arınç’tan geldi..
Dedi ki: “Adaletin saraylarını yaptık ancak kendisini arıyoruz, bulmaya çalışıyoruz.”
Bu sözlerin yıllar önce “Adalet sarayı yaptılar ama içine adalet koymayı unuttular” diyenlerden bir farkı var mı?
Yok.. Aynı safta buluşma var..
*
Ne diyelim..
Bülent Arınç bizim yerimizde olsaydı, o sözleri duyunca ne derdi?
‘Ey güzel Allah’ım ne güzel söyletmiş’ derdi..
Biz de öyle diyelim..