Yirmi yıl sonra döndük mü başa!.. 1991 seçimlerinin sloganına..
Sekiz yıl süren siyaset yasağı kalkan Demirel meydanlara bu slogan ile çıkmıştı..
Konuşan Türkiye..
Gerçi o günkü Türkiye bugünkü Türkiye’den daha fazla konuşuyordu ama yine de slogan tuttu..
Demek ki; daha çok, daha özgürce konuşmaya özlem varmış..
*
Bugün de durum farklı değil..
Bazı arkadaşlar itiraz edecekler.. Hayal bile edemeyeceğimiz muazzam dönüşümü tamamlamak üzere olduğumuzu söyleyen arkadaşlar var ya..
İleri demokrasiye geçtiğimizi..
Özgürlük alanının genişlediğini iddia edenler..
Onlar için işin zor tarafı şu.. İddia ediyorlar ama ispat edemiyorlar..
*
Tersini ispat etmekse çok kolay..
Nasıl mı?
Mesele Başbakan Yardımcısı Atalay’ın vaadi.. Yakında demokrasi paketini açacağız dedi..
‘İleri demokrasiye’ geçen bir ülkede hala ‘demokrasi’ paketi açılır mı?
Demokrasi ‘ileri demokrasi’nin bi gerisinde değil mi?
Paket açılınca ne olacakmış?
Başbakan Yardımcısı’nın açıklamasına göre şiddet içermeyen düşünce serbest kalacakmış..
Demek ki şiddet içermeyen düşünce serbest değil..
Demek ki Konuşan Türkiye’ye ihtiyaç var..
Başbakan Yardımcısı da bu ihtiyaca cevap vereceklerinin müjdesini verdi..
Hayal bile edemeyeceğimiz muazzam dönüşüm dedikleri bu mu yoksa!..
Şiddet içermeyen düşünceye izin..
Konuşan Türkiye’ye yani..
*
Konuşmayan Türkiye’ye bir örnek daha vereyim..
Meclis Başkanı Çiçek’in şikayeti.. Yeni Anayasa nasıl olsun diye soruyor, koskoca üniversiteler cevap bile vermiyor veya veremiyor..
Üniversiteler bu konuda konuşmazsa kim konuşacak? Kim fikir beyan edecek? Bakkal Mehmet efendi ile Manav Ahmet efendi mi?
Üniversiteler bile suskunsa..
Konuşan Türkiye ’ye ihtiyaç var demektir..
Bakanlık sözcüsü gibi köşe yazarı!.
İlk kez olmuyor.. Bu kaçıncı..
Hangi gazeteci, yazar Adalet Bakanlığı hakkında HSYK hakkında kalem oynatsa ertesi gün karşısında Nazlı Ilıcak’ı buluyor..
Ilıcak, bakanlık sözcüsü gibi, o yazarın iddialarını çürütmeye çalışıyor.. Yazana kızıyor, hafiften hakaret bile ediyor..
O yazıyı kaleme alanla kurum arasındaki, bakanlık arasındaki mesele..
Sana ne?
Bakanlıktan bu iş için ücret alıyorsan bilelim.. Gönüllü yapıyorsan onu da bilelim..
Basın sözcüsü muamelesi çekelim..
*
Adalet Bakanlığı’nı savunmak sana mı kaldı? Bu nasıl gazeteciliktir, bu nasıl yazarlıktır..
Dün yine köşesinde döktürmüş.. Hürriyet’ten Şükrü Küçükşahin, savcı ve hakim atamalarıyla ilgili bir yazı kaleme almıştı.. HSYK, Küçükşahin’in iddialarına cevap verdi..
Cevaba cevabı Küçükşahin vermeli değil mi?..
Olur mu? Nazlı Ilıcak durur mu?
Bakanlığın basın sözcüsü ya!
Küçükşahin’e vermiş veriştirmiş.. Vay sen o yazıyı nasıl yazarsına getirmiş.. İddialarını tek tek çürütmeye kalkmış..
Bir daha tekrarlıyorum sana ne?
Hafiften de tehdit etmiş.. Demiş ki;
“Küçükşahin’e küçük bir nasihatim olacak ‘Derviş Yunus bu sözü eğri büğrü söyleme /seni sigaya çeken bir Molla Kasım gelir”
*
Vay vay vay!
Bizleri sigaya çekecek olan Molla Kasım, Nazlı Ilıcak oluyormuş..
Kendine biçtiği misyona bak.. Yarabbi ne günlere kaldık..
Bakanlık sözcüsü gazeteciden Molla Kasım ha!
İmzala denilince vekil imza atar mı?
Genel Başkanı, başkanının vekili burayı imzala deyince milletin vekili kuzu kuzu imzalar mı?
İmzalamaz..
Peki önüne konulan metni okumadan imzalar mı?
İmzalamaz..
Peki, el kaldır talimatı gelince (kabul veya ret oyu için) anlamadan, dinlemeden bilmeden el kaldırır mı?
Kaldırmaz..
Bütün bildikleriniz yanlış..
Yanlışmış..
Vekillere yapılan süper zamma imza atan Bolu Milletvekili var ya, kendini savunurken öyle sözler etmiş ki aman Allah..
Bir çuval inciri berbat etmiş..
Zaten bana yaramıyor, arkadaşlarıma kıyak çektim dese amenna..
Yeni ya.. Keklemişler deriz üzerinde durmayız..
Ama bakın neler olmuş neler!..
Efendim, Grup Başkan Vekili Akif Hamzaçebi imzala demiş, o da ‘hayır’ diyememiş, imzalamış ama yanlış metni imzalamış..
BİR: Vekil kafasına yatmayan metni imzalar mı?
İKİ: Vekil okumadan imza atar mı?
*
Devam edelim..
CHP’nin diğer Grup Başkanvekili Emine Tarhan Meclis’teymiş.. Bu anlaştığımız belge değil, yanlış belge, bacak arası var dememiş..
Demek ki o da ya önergeyi okumamış ya da ne olup bittiğini anlamamış, dinlememiş..
*
Kısaca, Meclis bu durumdaysa, ana muhalefet bu durumdaysa, böyle yönetiliyorsa vay halimize..
Meclis’te işler böyle yürüyorsa, hayatımızı etkileyen yasalar böyle çıkıyorsa (ki böyle çıkıyor ) yazık bize..