Doğrudur, kötü başladı.. Doğrudur, içi doldurulmadan başladı.. Rotası, hızı tespit edilmeden başlandı..
Doğrudur, ben bilirim anlayışı bir çuval inciri berbat etti..
Daha saymayalım..
Olan biteni biliyorsunuz..
Araba Habur kapısında devrildi; daha ilk virajda!.. İçişleri Bakanı’nın, ‘yol kazası’ dediği kaza ciddi kazaydı.. Arabada ne motor kalmıştı, ne kaporta.. Şanzıman darmadağındı..
Onarılması zaman aldı.. Aylara mal oldu..
Açılım Arabası sonunda piste döndü ama benzini kalmamıştı..
Referandumda bu da oldu..
Seçmen, Açılım Arabasına benzin koydu..
AKP’li seçmen de CHP’li seçmen de istenen katkıyı yapmış oldu..
Nasıl mı?
Ne AKP’li seçmen ‘Habur’dan ötürü AKP’yi cezalandırdı, ne CHP’li seçmen ‘gerekirse genel af olabilir’ sözünden dolayı CHP’yi..
Daha da ötesi İç Anadolu’daki MHP’li seçmen de ‘evet’le AKP’ye destek verdi..
Gördük ki..
Anladık ki; bu meselenin çözümü konusunda konsensüs oluşmuş..
Galiba uzun bir süre sonra, AKP’li seçmen ile CHP’li seçmen bir konuda anlaştı..
* * *
Zaten kime sorsanız..
Kimle konuşsanız aynı lafı duyuyorsunuz; bu iş bitsin artık..
* * *
Hükümetin eli güçlü.. Kürt açılımının marşına bastığı günden daha güçlü.. Bunca hataya rağmen daha güçlü..
Çünkü o gün halk desteğinin derecesi bilinmiyordu, bugün biliniyor.. Terazi tarttı..
* * *
AKP bu kez CHP’nin de desteğini alarak ‘İkinci Kürt Açılımı’nın marşına basarsa, araba kolay kolay devrilmez..
Yüzde 20’den yüzde 42’ye
İki önemli iddia var..
Birincisi..
Hayır oyları korku oylarıymış.. CHP ancak korkutarak halktan destek alıyormuş..
CHP’nin oyu; yani korkuttuğu seçmen oranı yüzde 20’lerdeydi..
Şimdi..
Korkan seçmen oranı yüzde 42 mi oldu?
Yüzde 20’den yüzde 42’ye mi çıktı?
Bu hesap doğruysa, korkan seçmen sayısı neden her geçen gün artıyor?
* * *
İkincisi..
Türk insanı artık ben de tatil yapmalıyım. Benim de evim olmalı gayretindeymiş..
Şahane.. Demek ki; yoksulluk, açlık ortadan kalkmış..
10 bin doların anlamı buymuş..
Harika..
Ancak, küçük bir ayrıntıya takıldım.. Hal buysa, bunca para yardımı, kömür yardımı, yemek yardımı, gıda yardımı; un, şeker, bulgur kime gidiyor?
Başkanlık için antrenman şart
Ben diyorum ki; başkanlık sisteminden sultanlık çıkar mı çıkmaz mı meselesini bir tarafa bıraksak..
Başkanlık sistemine geçmeyi biraz ertelesek..
Veya adım adım gitsek..
Önce liderler demokrasisinden, parlamenter demokrasiye geçsek..
Milletvekillerinin parti liderlerine değil, seçmene karşı sorumlu oldukları sistemi oturtsak..
Seçmenle vekilleri tanıştırsak..
Vekilin seçmene hesap vermesini sağlasak..
Bu konuda biraz antrenman yapsak.. Çünkü başkanlık sisteminin olmazsa olmaz koşulu bu olacak..
Vekilin özgürlüğü..
Vekilin seçmene karşı sorumluluğu..
Başkanı denetleme gücü..
Antrenman yapmadan başkanlık sistemine geçersek maçın beşinci dakikasında sakatlanırız..
O zaman sultanlık da gelir, hakanlık da!..
Sıkı antrenman şart!..