Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu yılın ocak ayıydı.. Başbakan’ın gündemi değiştirmek amaçlı hamleleri konuşuluyordu..
Başbakan bu konuda maharetli.. İşine gelmeyen, hoşuna gitmeyen bir mesele tartışmaya açıldığında şak diye değiştiriyordu..
Siyaset de, medya da, toplum da peşine takılıp gidiyordu.. Esas mevzu buharlaşıyordu..
Bunun en tipik, en çarpıcı örneği Uludere’dir.. Uludere faciası daha haftasını doldurmamıştı ki; Başbakan her kürtaj bir Uludere’dir sözüyle başka bir mecranın kapısını açtı..
Türkiye Uludere’yi bıraktı.. Günlerce kürtaj yasağıyla, sezaryenle doğumu tartıştı..
*
(Buraya bi parantez açmakta yarar var.. Gezi eylemleri istisna oldu.. Başbakan iki aydır ne yaptıysa olmadı.. İki aydır Gezi’yi gündemden çıkaramadı.. Kendi gündemini yaratamadı.. Kabul ettiremedi.. Gezi’nin etkisinden kurtulamadı.. Her konuşmasında değinmeden edemedi..)
*
Konuya dönersek.. Ocak ayında gündeme yine Başbakan’ın bir sözü düşmüştü.. Aramızda gündemi değiştirme yemi mi, değil mi diye konuşurken.. Üstüne atlayıp da sazan olmayalım diye temkinli yaklaşırken.. Başbakan’ın Başdanışman’ı çarpıcı bir çıkış yapmıştı..
Başbakan, birçok konuda tartışma başlatırken sadece gündemi değiştirmek için yapmıyormuş..
Konuşalım, tartışalım diye yapıyormuş!..
*
Başdanışman yeni bir döneme geçildiğini, müzakereci demokrasi sürecinin başladığını ilan etti..
Başbakan’ın amacı farklı görüşleri öğrenmek, o görüşler doğrultusunda fikirlerini şekillendirmekmiş..
Başdanışman şöyle yazdı:
“Gündeme tartışma konuları atmakta amaç sadece toplumu hazırlamak, toplumu yönlendirmek, toplumsal destek bulmak değildir. Toplumdaki farklı görüşleri öğrenmek, onların da kararı şekillendirmesini sağlamak, meselelerin farklı boyutlarını görmek de bir gereğidir. Siyasi düşüncelerin sadece partiler ve siyasal kurumlar tarafından değil, toplumdaki tüm kesimler ve organizasyonlar tarafından tartışılması önemlidir.” (22 Ocak 2013- Star)
*
Biz zaten, iktidarın görüşlerini papağan gibi tekrarlamayıp, farklı görüşleri kağıda dökerek müzakereci demokrasiye katkı yapmaya çalışıyorduk..
Belli etmiyorlardı ama demek ki bu durum iktidarın hoşuna gidiyormuş..
Başdanışman’dan öğrendiğimize göre; iktidar istifade ediyormuş..
Sevindik..
*
Başdanışman’ın şu satırları da önemliydi..
“Yeni dönemde tüm farklılıkların, tüm grupların, tüm azınlıkların sürecin bir parçası olduğu, iktidarın etkilendiği ‘çoğulcu’ ve ‘müzakereci demokrasi’ modelleri ön plana çıkıyor.”
*
Tam, ‘artık daha rahat yazılan çizilen bir dönem başlıyor’ diyecektik ki laf ağzımızda kaldı..
Kazın ayağı öyle değilmiş.. Bizim müzakereci demokrasi anlayışımızla iktidarın müzakereci demokrasi anlayışı arasında dağlar varmış..
İzah edeyim..
Müzakerenin olması için; birden fazla görüşün olması gerekiyor..
Müzakerenin olması için; görüşlerden en azından birinin iktidarı kızdıran görüş olması gerekiyor..
Müzakerenin olması için; bu görüşlerin dillendirilmesi, belli platformlarda tartışılması gerekiyor..
Müzakerenin olması için; toplumdaki tüm kesimlerin en aykırı görüşlerden bile haberdar olması gerekiyor..
Aksi halde iktidar yanlısı haber kanallarındaki tartışma programı gibi olur.. Çok adamlı ama tek sesli!
*
(İkinci parantezi de açalım.. Tartışma programları şöyle oluyor..
Birinci konuşmacı Ahmet bey görüşünü açıklıyor.. Söz ikinci konuşmacı Mehmet beye geçince genellikle şöyle başlıyor; ‘Ahmet beyin sözlerine şu eklemeyi yaparak devam etmek istiyorum’..
Sıra Hasan beye gelince, o da; ‘Ahmet ve Mehmet beyin açıklamalarına şu katkıyı yapmak isterim’ giriş cümlesiyle meramını anlatmaya çalışıyor..
Bi bakıyorsun hepsi aynı şeyi söylüyor..
Adı tartışma oluyor..)
*
Aylar ilerledikçe, uygulamaları gördükçe anladık ki; iktidarın da müzakereci demokrasiden anladığı buymuş..
Aynı görüşü farklı cümlelerle ifade etmekmiş..
*
Aksi olsa; bunca yazar çizer çizik yemezdi.. Kulvar dışına itilmezdi..
Aksi olsa; iktidar, onlardan yükselen sese kulak verirdi..
Aksi olsa; iktidar farklı yaklaşımlarda art niyet aramazdı..
Aksi olsa, yaprak dökümü olmazdı..
Başdanışman’ın yazdığı gibi olsa; iktidar farklı görüşleri öğrenmek, meselenin farklı boyutunu görmek adına insanları daha çok konuştururdu.. Susturmazdı.. Suçlamazdı..
*
Pazar pazar bu kadar yeter!