Türkiye’den kısa bir süre uzakta kalınca.. O süre zarfında memlekete yönelik antenleri kapatmışsanız bile fazla zorluk çekmezdiniz..
Memleketin dertleri aynı dertler.. Siyasilerin demeçleri aynı demeçler.. Gündem üç aşağı beş yukarı aynı gündem olurdu..
Gündemden hiç kopmamış, hiç uzaklaşmamış gibi lafa girerdiniz.. Bu duyguyu çok yaşadım.. Ama bu sefer biraz farklı oldu..
Memleketin havası dönmüş.. Yıllardır asker aleyhtarı rüzgarlar esiyordu.. Bunlar zaten darbeci, bunların ağabeyleri de ağababaları da darbeciydi, alayını atalım içeri, gözlerinin yaşına bakmayalım söylemi egemendi..
Yahu, hepsi öyle değil diyenin de.. Hukuktan bahsedenin de.. Adalet lafını telaffuz edenin de üstüne çullanılıyordu.. Kendilerini ‘misyon medyası’ olarak tanımlayanların misyonu buydu..
*
Yurda dönünce gördüm ki bu hava değişmiş.. Rüzgar askerden yana esmeye başlamış.. Delilsiz, gerekçesiz içeri atılanların mağduriyeti konuşulmaya başlamış..
Peki nasıl olmuş..
Rüzgarın yönünü Başbakan değiştirmiş.. Televizyon söyleşisinde; ‘Neredeyse komuta kademesinde oralara gönderecek subayımız kalmadı. Böyle şey olmaz’ diye isyan edince memleketten güçlü bir; ‘evet yaaa’ sesi yükselmiş..
*
Karacılar havacılar idare ediyor da en feci durumda olan donanma!..
Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın altı boş.. Ağustos’ta emekli olunca o göreve gelecek başka oramiral yok.. Diğerleri nerde derseniz hapisteler..
*
En komik durumda olan da Harp Filo komutanı.. Görevinin başında ama mahkeme yurt dışına çıkmasını yasaklamış.. Yani harp çıksa harbe katılamayacak..
Yahut şöyle katılabilir.. Düşman gemilerinin karasularımıza girip yerleşmesini bekler sonra saldırıya geçer.. Karasularımız dahilinde yendi yendi!..
Yok yok, başı balyozdan değil, çeteden dertte.. Balyoz davası zaten patlamış halde..
Hukuksuzluk abidesi olarak tarihe geçecek.. Başbakan’ın bu çıkışıyla zincirler kırıldı..
Eski Genelkurmay Başkanı 3-3.5 yıl geç kalsa da sonunda; genç subayların haksız yere mahkum edildiğini söyledi,
Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı; orduda disiplin ve moral aksadı. Ordu başarılı olamaz dedi..
Misyon medyası ise henüz sessiz.. Bakalım nasıl manevra yapacaklar..
Bakanlar istifa etmiş!
Kabinedeki dört bakanın değişmesine en çok İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin bozulmuş..
Görüntülerini izledim..
Bir toplantıda konuşma yapacağı sırada önüne görevden alındığına ilişkin kağıt uzatılıyor.. Beklemiyormuş ki; yüzü anında simsiyah..
Sonra demeci patlatmış.. Birilerinin oyununu bozduğu için medyaya ‘siz de bu adamı bozun’ talimatı verildiğini söylemiş.. Ayağının kaydırıldığını iddia etmiş..
Resmi gazeteyi karıştırıyorum bir de ne göreyim.. Ağlayan sızlayan, bakanlık koltuğunu bırakmasını hazmedemeyen Şahin görevden alınmamış..
İstifa etmiş.. Kendi isteğiyle koltuğu bırakmış..
Resmi gazetenin 25 Ocak günkü sayısına bakın.. İstifa ettikleri, istifalarının Başbakan ve Cumhurbaşkanı tarafından kabul edildiği belirtiliyor..
Hal bu.. Eski Bakan niye hala ağlanıp sızlanıyor anlamadım..
Nazlı Ilıcak zihniyetinin kökü
Sosyal medya çalkalanıyormuş.. Sabah yazarı Nazlı Ilıcak, 28 Şubat ve denizcilerin durumu tartışılırken; ‘Deprem bile Gölcük’ü çarptı’ demiş.. Anlamı şu.. Allah askerlerin cezasını verdi!..
Ağızdan kaçmış bir laf değil.. Kafa yapıları bu, zihniyetleri bu.. 1999 yılında 20 bine yakın insanın öldüğü 7.4 büyüklüğündeki depremden birkaç ay sonra Beyazıt meydanında türban eylemi yapan bir genç kız şu pankartı açmıştı..
7.4 yetmedi mi?
Anlamı aynı..
Allah cezanızı verdi!..
*
Merakım şu.. Nazlı Hanım Van depremini neye bağlıyor?