Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gelin bu pazar biraz demokrasiyi konuşalım..
Sakin sakin dertleşelim..
Demokrasinin konuşulmaya ihtiyacı var.. Dilimizden düşürmüyoruz ama ne olduğunu, nasıl kullanıldığını da bilmiyoruz..
Onlarca örnek verilebilir ama biz en güncelinden gidelim.. Taksim’e yapılacak Topçu Kışlası meselesine bakalım..
Konumuzun başlığı şu.. Bizde nasıl oldu, Batı’da nasıl olurdu?
Taksim’in yayalaştırılırken üzerine bir de kışla kondurulması düşünüldü.. Eskiden var olan, 1940’ta son tuğlası da ortadan kalkan Topçu Kışlası’nın reprodüksiyon hali..
Kışla’yı yeniden yapmak için Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na sormak gerekirdi?
Sordular..
Onay vermedi, reddetti.. Gezi Parkı’nın da tarihe tanıklık ettiğine işaret etti..
Başbakan’ın ‘reddi reddederiz’ diye tepki göstermesinin üzerinden çok zaman geçmedi.. Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu ret kararını kaldırdı, Kışla’yı onayladı..
Onaylarken; kapalı mekanların sosyokültürel amaçlı kullanılacak olmasını gerekçe gösterdi..
Belediye Başkanı inşaat alanına tabelayı dikti..
Kültür Merkezi ve Sanat Galerisi..
Kışla görünümlü kültür merkezinin nasıl olacağı, Taksim’e ne fayda sağlayacağı konuşulurken Başbakan son noktayı koydu:
AVM, otel ve rezidans olacak..
Bu arada İstanbullular ne yaptı derseniz; uzaktan izledi desem yalan olmaz..
*
Gelelim Batı’da nasıl olurdu kısmına..
Bir kere 70 yıllık ağaçları kestirip kopya kışla yapmak hiçbir belediye başkanının aklından geçmezdi..
Hem de kentin merkezindeki en önemli ve tek parkı yok ederek..
Hadi geçti diyelim.. Medya, kamuoyu günlerce, aylarca tartışırdı.. Yer yerinden oynardı..
İsviçre modeli bile devreye girerdi..
Referandumla kent sakinlerine sormak; kışla istiyor musunuz, istemiyor musunuz?
Yine de yetmezdi..
Çünkü kent sadece o anda orada yaşayanların malı değil ki.. Gelecek kuşakların da malı..
Tarihçiler, siyaset bilimcileri, sosyologlar kenti değiştirmeye hakkımız var mı yok mu tartışmasına tutuşurdu..
*
Bu arada insanlar ne yapardı?
Bizdeki gibi seyretmezdi.. Toplantılar düzenler, yürüyüşler yapar; kentin sahibi olduklarını o kenti yönetenlere hissettirirlerdi..
Belediye başkanı anket yöntemiyle de olsa halka sormadan halkın nabzını tutmadan adım atmazdı..
Gerçi bizde de oluyor..
Belediyeler bazen halka soruyor.. İstanbul’un tarihi silüetini değiştiren gökdelenlere izin verirken sormuyor..
Çamlıca tepesine devasa cami yaparken de sormuyor..
Taksim’in göbeğine kışla dikerken de sormuyor..
Peki ne zaman soruyor?
Otobüslerin rengini değiştirirken..
Pembe mi olsun, sarı mı, mavi mi?
*
Hal böyle olunca demokrasi gelişmiyor tabii.. Lafta kalıyor..