MİT Müsteşarı’nın ‘şüpheli’ sıfatıyla ifadeye çağrılması az buz bir iş değil..
Özel yetkili savcı yetkisini aştı, aşmadı tartışmasıyla noktalanacak bir mesele de değil..
MiT’in ‘görevsizlik’ ve ‘yetkisizlik’ itirazı kabul edilse bile her halükârda dallanıp budaklanacak..
Çünkü, medyaya sızan bilgilere bakarsak MİT hakkındaki iddialar çok vahim..
MİT’in KCK’yı yönettiği iddia ediliyor..
İçine sızdığının, aktif rol üstlendiğinin, bazı silahlı eylemlere göz yumduğunun ötesinde..
İstihbarat toplama vazifesini aştığı söyleniyor..
*
İddialar buysa, bunları MİT Müsteşarı’nın görev alanı mı saymamız gerekir, görev alanının dışı mı kabul etmemiz gerekir..
Bu neden mi önemli..
Şundan..
Görev alanı dışı kabul edilirse özel yetkili savcıya ifade vermesi gerekecek.. Görev alanı kabul edilirse Başbakan’ın izni istenecek..
Öyle veya böyle..
Görülüyor ki ok yaydan çıkmış.. Devlet krizinin kapısı açılmış.. Buna sadece basit bir kurumlar arası çekişme, sürtüşme diye bakamayız..
Çok acayip sonuçlar doğuracağı kesin..
*
Meselenin başka boyutu da var.. Uzun süredir alçak sesle de olsa dillendiriliyordu.. Bu vesileyle daha yüksek sesle ifade edilmeye başlandı..
O da şu..
Polisin siyasi alanda ağırlığı giderek arttı.. Polisin her alana müdahale ettiği bir yapıya doğru gidildi..
CMK’nın 250. maddesine getirilen ‘katalog suçlar’a ilişkin düzenleme buna yardımcı oldu..
İnsanlar kolay suçlanır..
Kolayca örgüt üyesi yapılır..
Kolayca tutuklanır, hapse atılır hale geldi..
Bu yeni yapı otoriterleşmeye giden yolun zeminini hazırladı..
*
Bunlar uzun süredir söyleniyordu ama iktidar pek kulak asmıyordu.. Özel yetkili savcıların her kararı ‘kanun karşısında herkes eşittir’ sözleriyle maskelendi..
Meşrulaştırıldı..
Dün dikkatle izledim.. İktidar sözcüleri artık aynı kelimeleri kullanmıyor.. Soğukkanlılıkla beklemek gerektiğini, kimsenin mahkeme kararı olmadan suçlu ilan edilmeyeceğini, yargıyı beklemek gerekir gibi katalog cümleler etmiyorlar..
Savcının çağrısının hukuki mantığı olmadığını söylüyorlar.. Hatta özel yetkili yargının olamayacağını bile söylüyorlar..
*
Son söz olarak; her işte bir hayır vardır mı desek!..
AKP anketinde can sıkıcı sonuçlar
AKP’nin sık sık anket yaptırma, kamuoyunun nabzını tutma âdeti var..
Çıkan sonuçları çok ciddiye alıyorlar, tartışıyorlar..
Çok da iyi yapıyorlar..
Son yaptırdıkları anketi MYK toplantısında üç saat boyunca tartışmışlar..
Anketten çıkan sonuçlar pek de hoş değilmiş..
Türkiye’nin demokrat ülke olma yolunda yürüdüğünü söyleyenlerin oranı azalmış..
Tutuklananların muhalif görüşe sahip kişiler olduğuna ilişkin algı artmış..
*
Demek ki; ileri demokrasiye geçmediğimiz geniş kitleler tarafından da kabul görmeye başlamış..
Demek ki; referandumun daha demokrat bir Türkiye inşa etmediği anlaşılmış..
Zaten dikkat edin.. Bir süredir iktidara yakın duran yazarlar da bu konuya girmiyor..
Muazzam bir demokrasi hamlesi içinde olduğumuzu yazmıyorlar..