Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Mayıs ayının sonuydu.. Ortada daha Gezi eylemleri yoktu.. İçişleri Bakanı özel güvenlik görevlilerini statlardan ve üniversitelerden çekeceklerini, o görevi polislerin yapacağını açıklamıştı..
Adı polis olmayacakmış..
Koruma memuru..
Adı böyle de.. Silah taşıyacaklar, delil toplayacaklar, müdahale edecekler..
Bi de şu var; koruma memurları lise mezunu veya iki yıllık yüksek okul mezunlarından alınacak..
O günlerde üniversitelileri liseliler mi zapturapt altına alacak diye sormuştum.. Araya Gezi Parkı protestoları girince unutuldu gitti..
Polisin aşırı güç kullanması, bir ayda tonlarca gaz bombası tüketmesi, öldürülenler, yaralananlar, gözünü kaybedenler, gözaltına alınanlar, tutuklananlar..
Çalkantılı günler geçirdik..
Koruma memuru projesi unutuldu zannetmiştim, unutulmamış..
Başbakan üniversitelere polis yerleştireceklerini ilan etti.. İlan ederken oralarda nelerin çevrildiğini biliyoruz iması da yaptı.. Hissettiğim şu..
Devlet gençlik hareketlerini kaynağından kontrol etmek istiyor.. Kampüste, kantinde, derslikte.. Doğru yaklaşım mı?
Hiç değil!.
İki nedenden değil..
BİR: Adı ne olursa olsun Başbakan’ın dediği gibi devletin güvenlik güçlerini üniversitelerin içine sokmak demokrasiyle bağdaşmaz..
Sürekli demokratikleşmeden bahseden iktidara bu ne perhiz bu ne lahana turşusu dedirttirir..
Çünkü oraları bilim yuvalarıdır.. Özgürlük alanlarıdır..
Polis kontrolünde bilim olmaz..
İKİ: Polisin sürekli kampüste bulunması gerilimi arttırır.. Laf atmalar olur, sataşmalar olur.. İkide bir hır gür çıkar.. Düşünün, bahçede on-on beş kişi toplanmışsınız yanınızda polis!..
Maraza çıkacağını tahmin etmek için arif olmaya gerek yok..
Çıkar..
*
İleri demokrasiden falan söz ediliyor ya o demokrasinin kökleşmesi, derinleşmesi aşaması.. Biz önce demokrasiyi yerleştirelim.. Yerleştirelim de demokrasi polis gücüyle yerli yerine oturmaz..
Olsa olsa polisiye demokrasi..
Hatırlarsanız yıllar önce Başbakan ‘rejimin teminatı polistir’ demişti..
O gün bu gündür polisiye demokrasiye doğru koşar adım gidiyoruz.. Ağır silah almalarına da izin verirsek olur biter!

Haberin Devamı

Otoriterleşmeden Başbakan da kaygılıymış
CNN’de Aslı Aydıntaşbaş’ın programını izledim.. Konuğu Fehmi Koru’ydu..
Ekrem Dumanlı’nın dünkü yazısından yola çıkarak Gülen Cemaati, Hükümet ilişkilerini masaya yatırdılar..
Yazılı basında, görsel medyada olmasa da belli ki sanal medyada hava toz duman..
Durum gergin.. İpler gerilmiş..
Dumanlı yazısında o gerginliği ilan ediyordu.. Kısa bi alıntı..
*
“İnternet sitelerindeki tetikçilere bakın, gazete sütunlarından tertemiz vatan evlatlarına bir yerden emir almışçasına saldıranlara bakın, 140 karakterlik tweet mesajında 140 defa karakter katliamı yapanlara bakın”(..)
İftar saatini bile beklemeden oruçlu kardeşlerine ‘siyonist’ diyecek kadar küçülen ve o hırsla kendi ruh dünyasından uzaklaşan kişiler neyin peşinde acaba?(..)
Nedir bu şımarıklık, bu taşkınlık, bu hoyratlık Allah aşkına! Prensip bellidir: Dünyevi hiçbir konuda (başta siyasi meseleler olmak üzere) mutlak hakikatten söz edilemez ve herkesin aynı şeyleri düşünmesi için bir baskı oluşturulamaz. Hatta insanlar temelde sizinle aynı cephede yer alırken bazı konularda farklı fikirlere sahip olabilir ve o farklılık için kınanamaz. O farklılık bir zenginliktir çünkü.”
*
Çatıştıkları, çeliştikleri konu nedir bilemem ama durum bu.. Zaman gazetesi yazarları da bir süredir otoriterleşmeden dert yanıyor..
Kaygı duyduklarını yazıyorlar..
Aslı, bunu gündeme getirince Fehmi Koru; ‘Otoriterleşmeden sen de kaygı duyuyorsun ben de kaygı duyuyorum. Başbakan da kaygı duyuyor. Koşulların otoriterleştirmesinden kaygı duyuyor’ dedi..
*
Başbakan da otoriterleşmeden kaygı mı duyuyor!.
Bundan da bi mağduriyet çıkarır mı?
Valla çıkarır!.
Mesela; Gezi eylemcilerini otoriterleşmenin müsebbibi ilan edip biz de mağdur olduk, mazlum olduk diyebilirler mi?
Derlerse şaşırmam.. Küçük dilimi yutmam..