Başbakan seçim sözünü duyduğu zaman neden sinirleniyor anlamış değilim.. Muhalefetin seçim de seçim diye bağırdığı da yok..
Sadece olsa iyi olur diye fısıldıyorlar..
*
Başbakan da kızıyor: “Aklıselim bir insan bu ifadeyi kullanmaz” diyor.. “Türkiye’ye karşı tuzak kurmaktır” diyor..
Bakış açısı şu..
İktidarım, çoğunluk ben de, ben ne zaman istersem seçim o zaman olur..
İlk bakışta haklı..
Erken seçime gitmeyi teorik olarak Meclis çoğunluğu belirler..
Ama şartlar o çoğunluğu zorlar.. Seçim tarihini de o şartlar belirler..
Başbakanlar değil..
Hep böyle olmuştur..
*
Küçük bir ufuk turu atalım..
Mesela 2007 yazında yapılan seçim.. Temmuz sıcağında halkın önüne sandık koymak ne iktidarın ne muhalefetin aklından geçerdi..
2007’nin ocak ayında Başbakan’a ‘temmuzda seçim olur mu’ deseydiniz.. Aklıselim bir kişinin söyleyeceği laf değil derdi..
40 derece sıcakta seçim mi olur?
Ama oldu..
367 ile başlayan cumhurbaşkanı seçememe krizi Türkiye’yi yazın göbeğinde seçime götürdü..
HBaşbakan seçim sözünü duyduğu zaman neden sinirleniyor anlamış değilim.. Muhalefetin seçim de seçim diye bağırdığı da yok..
Sadece olsa iyi olur diye fısıldıyorlar..
*
Başbakan da kızıyor: “Aklıselim bir insan bu ifadeyi kullanmaz” diyor.. “Türkiye’ye karşı tuzak kurmaktır” diyor..
Bakış açısı şu..
İktidarım, çoğunluk ben de, ben ne zaman istersem seçim o zaman olur..
İlk bakışta haklı..
Erken seçime gitmeyi teorik olarak Meclis çoğunluğu belirler..
Ama şartlar o çoğunluğu zorlar.. Seçim tarihini de o şartlar belirler..
Başbakanlar değil..
Hep böyle olmuştur..
*
Küçük bir ufuk turu atalım..
Mesela 2007 yazında yapılan seçim.. Temmuz sıcağında halkın önüne sandık koymak ne iktidarın ne muhalefetin aklından geçerdi..
2007’nin ocak ayında Başbakan’a ‘temmuzda seçim olur mu’ deseydiniz.. Aklıselim bir kişinin söyleyeceği laf değil derdi..
40 derece sıcakta seçim mi olur?
Ama oldu..
367 ile başlayan cumhurbaşkanı seçememe krizi Türkiye’yi yazın göbeğinde seçime götürdü..
*
2002 seçimleri farklı mı oldu?
Üçlü koalisyon vardı..
ANAP- DSP- MHP..
Bahçeli, AB uyum yasalarını çıkarmak için Ecevit ile Yılmaz’ın Çiller’le anlaşarak kendisini hükümet dışına atacaklarını düşününce seçim istedi..
Ekonominin patronu Kemal Derviş de ‘böyle gitmiyor’ deyince paldır küldür seçim oldu..
*
Başbakan o günlere “Kendilerine 5 yıllık iktidar verildiği halde 3.5 yılda kaçtılar” sözleriyle gönderme yapıyor..
Şöyle bir düşünün..
O iktidar direnseydi 2004’te seçim yapılacaktı.. Krizin tamamen atlatıldığı yılda!..
Şartlar sürükledi, 2004’ü bekleyemediler..
*
1999 seçimlerine de farklı gitmedik..
Yolsuzluk iddialarıyla hükümet sarsılınca, siyaset tıkanınca, partiler anlaştı, Ecevit’e seçim hükümeti kurduruldu..
*
1995 de benzer..
DYP-SHP koalisyonu vardı.. SHP-CHP ile birleşince Karayalçın gitti, Baykal geldi..
Baykal, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir’i istemedi.. Kriz çıktı..
İktidardaki Çiller ile Baykal anlaşarak üç ay içinde seçime gitti..
SHP-CHP birleşmesi olmasaydı, o koalisyon 2006 yılına kadar sürecekti!..
*
Ülkeler hep krizlerle seçime gitmezler.. Bazen tersi de olabilir.. Bir parti kendini en güçlü hissettiği anda seçime gidebilir..
Mesela 1991 seçimi..
ANAP’ın başına geçen Yılmaz, o rüzgârı arkasında hissedip seçime gitmedi mi?
*
2010’da, öyle veya böyle, şartlar seçimi gerekli kılabilir..
Bunun ülke sevgisiyle ilgisi yoktur..
Tuzak da değildir..
Bakarsınız AKP ‘en uygun ortamı yakaladık’ diye düşünebilir..
O zaman ne diyeceğiz?
*
Başbakan’ın seçim isteyenlere kızmasının bir nedeni daha var..
“Her şey gayet başarılı şekilde yürürken...” diyor..
İyi de birileri de ‘gayet başarısız’ göremez mi?
Zaten iktidar ile muhalefet kavramlarının arasındaki fark budur..
İktidar kendini gayet başarılı görür..
Muhalefet ülkenin yönetilemez hale geldiğini savunur..
Mesele bu kadar basittir..
*
Küçük bir notum daha var..
Seçim olmayacağına sevinen, bayram eden bir medya ilk defa gördüm..
2002 seçimleri farklı mı oldu?
Üçlü koalisyon vardı..
ANAP- DSP- MHP..
Bahçeli, AB uyum yasalarını çıkarmak için Ecevit ile Yılmaz’ın Çiller’le anlaşarak kendisini hükümet dışına atacaklarını düşününce seçim istedi..
Ekonominin patronu Kemal Derviş de ‘böyle gitmiyor’ deyince paldır küldür seçim oldu..
*
Başbakan o günlere “Kendilerine 5 yıllık iktidar verildiği halde 3.5 yılda kaçtılar” sözleriyle gönderme yapıyor..
Şöyle bir düşünün..
O iktidar direnseydi 2004’te seçim yapılacaktı.. Krizin tamamen atlatıldığı yılda!..
Şartlar sürükledi, 2004’ü bekleyemediler..
*
1999 seçimlerine de farklı gitmedik..
Yolsuzluk iddialarıyla hükümet sarsılınca, siyaset tıkanınca, partiler anlaştı, Ecevit’e seçim hükümeti kurduruldu..
*
1995 de benzer..
DYP-SHP koalisyonu vardı.. SHP-CHP ile birleşince Karayalçın gitti, Baykal geldi..
Baykal, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir’i istemedi.. Kriz çıktı..
İktidardaki Çiller ile Baykal anlaşarak üç ay içinde seçime gitti..
SHP-CHP birleşmesi olmasaydı, o koalisyon 2006 yılına kadar sürecekti!..
*
Ülkeler hep krizlerle seçime gitmezler.. Bazen tersi de olabilir.. Bir parti kendini en güçlü hissettiği anda seçime gidebilir..
Mesela 1991 seçimi..
ANAP’ın başına geçen Yılmaz, o rüzgârı arkasında hissedip seçime gitmedi mi?
*
2010’da, öyle veya böyle, şartlar seçimi gerekli kılabilir..
Bunun ülke sevgisiyle ilgisi yoktur..
Tuzak da değildir..
Bakarsınız AKP ‘en uygun ortamı yakaladık’ diye düşünebilir..
O zaman ne diyeceğiz?
*
Başbakan’ın seçim isteyenlere kızmasının bir nedeni daha var..
“Her şey gayet başarılı şekilde yürürken...” diyor..
İyi de birileri de ‘gayet başarısız’ göremez mi?
Zaten iktidar ile muhalefet kavramlarının arasındaki fark budur..
İktidar kendini gayet başarılı görür..
Muhalefet ülkenin yönetilemez hale geldiğini savunur..
Mesele bu kadar basittir..
*
Küçük bir notum daha var..
Seçim olmayacağına sevinen, bayram eden bir medya ilk defa gördüm..