MİT ile PKK gizli görüşmesinin internet üzerinden açığa çıkması hayırlı oldu..
Servise koyanlar ne düşündü, neyi amaçladı bilmiyorum..
Memleket çalkalansın diye koymuşlarsa..
Hayırsız bi sonuç çıksın diye umut etmişlerse..
Kursaklarında kaldı..
Çünkü hayırlı oldu..
Niye mi?
Çok büyük tepki gösterilmedi.. Olur mu ya, devletle terör örgütü masaya oturur mu diye bağıran çağıran da olmadı..
(Şehit ailelerinin tepkisini anlıyorum)
Yürüyüş yapan.. Miting düzenleyen de çıkmadı..
Tam tersi..
‘Olması gereken bu’ sesleri yükseldi..
Yapılan doğrudur ortak ses oldu..
*
Hükümet zorda kalmadı, aksine eli güçlendi, cesareti arttı.. Beklemediği, tahmin edemeyeceği destek aldı..
Kilit parti MHP’ydi..
Milliyetçi oyların, milliyetçi seçmenin büyük reaksiyon vermesi şaşırtıcı olmazdı..
Vermemeleri şaşırtıcı oldu..
MHP olgun davrandı, gayet normal dedi..
Eşik aşıldı.. Görüşme duyulursa, oylarımız gider, seçmen bizi terk eder paniği ortadan kalktı.. Ortak paydada buluşuldu..
*
Demek ki millete gına gelmiş.. Terör bitsin, birileri bitirmek için kimle görüşürse görüşsün, yeter ki bitsin cümlesinde buluşulmuş..
Hal böyle diye tabii ki çatışmalar bitmeyecek.. Belki, yarın öbür gün sınır ötesi harekât da yapılacak.. Belki, çok kanlı bir sürecin içine gireceğiz..
Ama bi umut doğdu..
PKK’lılarla görüşülemez, görüşülmesi bile düşünülemez tabusu kırıldı..
O kapı açıldı veya zaten açıktı da destek buldu, kabul gördü..
Hayırlı oldu demem bundandır..
Bize özgü laiklik..
Bize özgü demokrasi
Başbakan’ın Tunus’ta ‘Batı gibi değil bize özgü laiklik’ sözüyle ne kastettiğini çok anlamış değilim..
Müslüman bir Başbakan’ın laik bir ülkeyi yönetebileceğini söylemesi de sadece Arap dünyası için önemlidir..
Bizim için bi anlam ifade etmiyor..
Arap dünyası için şundan önemli.. Onlar, laik ülkede Müslümanlığın ortadan kalkacağını düşünüyorlar..
Başbakan onlara hitap etti..
Batı gibi demesinin altında bu yatıyor herhalde.. Laiklik gelince Hıristiyanlık gelmez vurgusu..
*
Bu Arap dünyasının işi..
Biz gelelim kendi işimize..
Başbakan gittiği ülkelere sadece laik devlet yapısını önermiyor, demokrasiye geçin tavsiyesinde de bulunuyor..
Doğru yapıyor..
Yapıyor da inşallah laikliği anlatırken söylediklerini demokrasiyi anlatırken de söylememiştir..
Yani Batı gibi değil bize özgü demokrasi dememiştir..
*
Bize özgü demokrasiyi bugünlerde yaşıyoruz.. Batı’da olmayan Batı’nın düşünemeyeceği, kabul edemeyeceği cinsten..
Nedense kimsenin kılı kıpırdamıyor..
Kimse sesini çıkarmıyor..
Meclis tatilde ya, değil, tamamen devre dışı..
Hükümet KHK’lerle (Kanun Hükmünde Kararname) bütün yapıları altüst ediyor, değiştiriyor..
İyi yapıyor, kötü yapıyor ayrı mesele..
Mesele şu; yasamanın yapması gereken işi yürütme yapıyor.. Konuşulmadan, tartışılmadan, muhalefetin fikri sorulmadan ha babam yasa(!) çıkıyor..
En son Milli Eğitim Bakanlığı’nın yapısı değiştirildi..
Kararnameyle!..
*
Bize özgü demokrasi dediğim budur..
Yetkiyi başkası aldı kullanan başkası..
Kanun gibi kararname yetkisini bir önceki Meclis bir önceki hükümete vermişti..
(Mantığı, acil konularda hızla hareket edilmesi içindir.. İstediğini yap değildir.. Bu sebeple KHK’ler Anayasa Mahkemesi’nden dönecek.. Dönmek zorunda.. Çünkü daha önce döndü)
12 Haziran günü seçim yapıldı..
Yeni Meclis kuruldu..
Yeni Meclis yeni hükümet çıkardı..
Başbakan’ı aynı ama hükümet yeni.. Yeni bir programı vardır, o program oya sunuldu, kabul edildi, hükümet güvenoyu aldı..
Yani bir öncekiyle bağlantısı yok..
Demem şu..
Eski Meclis yetkiyi 60. Hükümet’e vermişti..
61. Hükümet kullanıyor..
Bu Meclis (12 Haziran seçimlerinde kurulan) bu hükümete böyle bi yetki vermedi..
Sakatlık buradan başlıyor..