Can Dündar’ın PKK’nın iki numaralı ismi Şemdin Sakık ile yaptığı röportajı okumuşsunuzdur..
Sakık, 1993 yılına dikkat çekiyor.. Silahsız 33 erin kurşuna dizildiği yıla.. Kırılma noktası diye anlatıyor..
“O yıl Ankara’da iktidar değişti. 1994-95 çok kanlı geçti” diyor..
Kimine göre, 33 erin öldürülmesi dönüm noktası oldu.. Devlet, sorunu tamamen askeri yöntemle çözme kararını bu olayla verdi..
Kimine göre de şiddet yanlıları Bingöl katliamını tezgâhladı..
*
Bana göre, bu konularda kesin ifadelerle, köşeli cümlelerle konuşmak doğru olmaz.. Her olayın birden fazla sebebi olabilir..
*
Aslında Güneydoğu’da çatışma zemininin nasıl arttığını iyi tahlil edebilmek için 1992 yılına bakmak lazım..
Bence kırılma yılı 1993 değil, 1992’dir..
Niye mi?
*
PKK’nın yaptığı en büyük eylemler, en büyük katliamlar 1992 yılında olmuştur..
O yıl şiddet tavan yaptı..
Hatırlayın, Nevruz kutlamalarında bile 100’a yakın kişi öldü.. 1992 yılının 21 Mart’ında Cizre’deydim.. PKK’lılar ellerinde kalaşnikof, sokaklarda kol geziyordu..
Gazetecilerin kaldığı otelin iki yanını tutmuşlardı; askeri araçlara, polis araçlarına basıyorlardı mermiyi..
Ragıp Duran ile birlikte otel odasındaki küvetin içine girip saatlerce kurşun yağmurunun dinmesini beklemiştik..
*
Yıl böyle başlayınca gerisi geldi tabii.. Tatvan’da köy minibüsü durduruldu, 13 kişi kurşuna dizildi.. Silvan Yolaç’ta cami cemaati kurşunlandı: 10 ölü.. Bitlis’in Cevizlidalı köyü basıldı: 30 ölü.. Şemdinli Karakolu baskın yedi: 15 şehit.. Derecik Karakolu’na 600’e yakın PKK militanı saldırdı: 27 şehit..
Bu saydıklarım 1992 yılında yaşananların tamamı değil..
Önemli gördüklerimi seçtim!..
*
O yıllar Güneydoğu’ya gidenler bilir.. Kentlere, ilçelere, köylere, mezralara ve en önemlisi şehirlerarası yollara PKK hâkimdi..
Asker, polis pek dışarı çıkamazdı..
Hele hava kararınca!..
PKK gündüz demez, gece demez yol keserdi.. O yıllarda yaptıkları en rahat eylem biçimiydi..
Minibüsü durdur.. İçindekileri beğenmedin mi bas kurşunu..
Cizre’den Şırnak’a çıkacaksın değil mi? PKK’dan izin alman gerekirdi..
O yıllar öyleydi..
Kontrolü elinden kaçıran devlet de aklını yemek üzereydi..
Ezilmişti.. Güneydoğu elimizden çıktı travması yaşanıyordu..
Askerler bırakın devriye gezmeyi, karakolda otururken bile tehlike altındaydı.. PKK, 250, 300, 500 kişilik gruplar halinde saldırı düzenleyebiliyordu.. Küçük bir ordu gibi hareket ediyordu..
*
1992’de yaşananlar devletin aklını başından aldı.. Kabul edilecek bir durum değildi.. Hemen hazırlıklara başlandı..
PKK ile PKK’nın yöntemleriyle savaşılacaktı..
Gerisini biliyorsunuz..
1994 - 95 yıllarında şiddet tavan yaptı.. PKK da çok ağır darbe yedi..
Apo’nun 1998 yılında Suriye’yi terk etme sürecine böyle gelindi..
*
Gördüğüm şu..
Şiddet her zaman şiddeti doğruyor.. PKK 1992 yılını kana bulamasaydı bu kadar büyük kayıplara neden olmazdı..
O büyük acılar yaşanmasaydı bugün daha rahat konuşabilirdik..