Deniliyor ki; sivil, demokratik anayasayı yapacak birikime sahibiz..
Deniliyor ki; Türkiye darbe anayasası ayıbından kurtulmalı..
Deniliyor ki; Meclis tarihi fırsatı heba etmemeli..
Doğru..
Doğru da iktidar partisinin istediği bu değil ki.. Daha demokratik bir anayasa talebi yok..
Tam tersi.. Geri adım var..
Anayasayı değiştireceğiz diye, darbe anayasasından kurtulacağız diye niye demokrasiden fedakarlık edelim ki..
Niye, çok kudretli başkanlı yönetilmeye razı olalım ki..
Niye, iktidarın tek elde toplanmasını kabul edelim ki..
Niye, başkanın hem yürütmeyi hem yasamayı temsil etmesine sessiz kalalım ki..
Niye, başkanın HSYK’yı, yüksek yargıyı tek başına dizayn etmesine göz yumalım ki..
Niye, yargıyı belirleyecek olan başkanın yasamayı da belirlemesine destek verelim ki..
*
İktidar sözcüleri başkanlık konferansları adı altında il il dolaşarak yeni modeli anlatacaklarmış..
Ne söyleyeceklerini merak ediyorum.. Mesela başkana yasa çıkarma yetkisi verilmesini nasıl izah edecekler.. Demokrasinin neresine koyacaklar..
Yasama ve yürütmenin tek elde toplanmasını nasıl açıklayacaklar?
İstikrarla mı? Kararların daha hızlı alınmasıyla mı?
Tek kişilik yürütmenin aynı zamanda sorumsuz ve denetim dışı olduğunu da söyleyecekler mi?
*
İstenilen şu.. Halk sandığa gidip bir kişiyi başkan seçtikten sonra köşesine çekilsin.. Seçilen kişi beş yıl boyunca ülkeyi dilediği gibi yönetsin..
Meclis başkanın meclisi olsun..
Yargı başkanın yargısı..
İdare başkanın idaresi..
*
Görünen şu.. Sivilini yaparken bazı şeyleri görmezden gelirsek, tartışmadan geçersek ileride darbecilerin yaptığı anayasayı bile mumla arar hale geliriz..
Dikkatle takip ediyorum.. İktidarın hoşuna gitsin diye ‘başkanlık’ sistemini destekleyenler meselenin bu boyutuna girmiyor..
Ne güzel, yargıda çok başlılık sona eriyor, yüksek yargı tek çatı altında toplanıyor diyorlar ama o çatının nasıl yapılacağını söylemiyorlar..
Muhtemelen söylemeyecekler de..
Çünkü yapılmak istenen cumhurbaşkanlığı ile başbakanlığı aynı şahısta birleştirmenin çok ötesinde..
Başbakan yanlış anlaşılmasın yazıları
Başbakan, 18 yıla mahkum edilen Orgeneral Saygun’u hastanede ziyaret edince, fotoğraf verince ortalık hafiften sarsıldı..
Herkes hastane odasından verilen mesajı okumaya çalıştı.. Çünkü o ziyaret kadar ziyarete giden süreç de önemliydi..
Başbakan son zamanlarda ‘böyle şey olmaz’ diyerek yargıya sitem etmişti.. Komutan kalmadığından yakınmıştı..
Uzun tutukluluktan şikayet etmişti.. Ne bekletiyorsun elinde kanıt varsa ver kararını diye seslenmişti..
Davaların artık bitmesi gerektiğine dikkat çekmişti..
Eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ konusunda tavrı netti.. Terörist damgası vuranların tarih karşısında hesap vereceğini söyledi..
*
Saygun ziyareti böyle bir ortamda gerçekleşti.. Bu sebeple hava değişiyor yorumlarına neden oldu..
Bu da telaş yarattı.. ‘Ziyaret insanidir’ yaklaşımı durumu açıklamaya yetmeyince yanlış anlaşılmasın yazıları kaleme alındı..
Okuyalım..
“Türkiye arınırken geride kırgınlıklar, yarım kalmış hesaplar ve haksızlıklar kalmaması gerekiyor” (Mustafa Karaalioğlu-Star)
“Normalleşmeyi başarabilmiş başbakanın toplumun bütün kesimlerini kucaklayan jestlerine alışmak lazım (...) Darbe ihtimalinin kalmadığı ülkemizde bir toplumsal restorasyon için kucaklayıcı adımlar atmak mümkündür.” (Yasin Aktay- Yeni Şafak)