Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yedi sekiz yıl oluyor.. Ali küçüktü, balıkçılığa heves ettim.. Çizgi filmde mi gördüm ne! Siz de izlemişsinizdir; hani baba oğul kamışlarını alır göl kenarına giderler ya; hafta sonu faaliyeti..
Bizdeki de o heves galiba.. Tophane’ye gittik, kamışlar aldık, balıkçı sandalyeleri falan.. Boğaz’da yerimizi tuttuk..
Denize yollaması zormuş mereti.. Sallıyoruz, ya dibimize düşüyor ya da kayaya takılıp kurşunu koparıyor..
Kurşuncuyu zengin etme noktasına geldik ama ilerleme sıfır.. Ali bir adet kaya balığı tuttu o kadar.. Görüp göreceğimiz rahmet buydu..
Ertesi hafta yine gittik.. Buz gibi hava, yanımızda bu işten anladığını iddia eden arkadaşlarla(!) yine Boğaz’ın yolunu tuttuk.. Sallıyoruz, boş.. Sallıyoruz, boş..
Diğer balıkçılara bakıyorum, atan altı yedi istavrit çekiyor.. Bir saat geçti herkesin kovası ağzına kadar doldu, bizde tık yok.. Balıktan anladığını iddia eden arkadaşlarda da tık yok..
Ali, ‘baba yeter’ dedi; kendimizi daha fazla ezdirmeyelim.. Ufaktan araziye uyduk.. Canlı balıkla temasımızı o gün bitirdik..
* * *
Aradan yıllar geçti; geçen gün balık tutma yarışması var dediler, atla gel.. Ben de bahane arıyorum, Göcek’e uzandık, Turunç Pınar’a konuşlandık..
* * *
(Dalaman uçağında kalp ve damar sağlığımı teslim ettiğim dünyaca ünlü kardiyolog prof. Serap Erdine’yi gördüm..
Ooo tatile mi dedi; biz çalışmaya gidiyoruz..
Hocam dedim elimde kapı gibi belge var, eşime de, işime de gösteriyorum ses çıkarmıyorlar.. Ne belgesi dedi..
Hocam dedim, altında sizin imzanız var..
Gözleri fal taşı gibi açıldı..
Uzatmadım lafı; tansiyon kontrolü için stresten uzak dur, spor yap demediniz mi.. Göcek’e yelken basmaya, balık tutmaya, bol bol yüzmeye gidiyorum.. Bastı kahkahayı.
Söyleyeceğim şu; güneye kaçış nedenim tatil değildir, doktor tavsiyesidir..)
* * *
Balık yarışması dün sabahtı.. Cuma akşamüstü antrenmana çıktık.. Namı İstanbul’a kadar uzanan meşhur balıkçı Osman’la birlikte attık oltaları..
Rakip takımlardayız ama hakem rakipler birbirinin performansını yakından görsün diye bizi aynı motora koydu..
Daha koydan çıkmadık ki Osman’ın oltasına palamut takıldı.. Bayağı irice bir şey.. Teknenin içine attı, balık çırpınıyor, benim içim gidiyor..
Osman kaptan dedim; şu kaba su koysak da içine atsak, dönene kadar yaşasa!..
Fark etmez dedi; korkudan onun içi patlamıştır; son bir kez çırpınır, sonra...
Gözüm balıkta; son kez çırpındı, kuvvetli çırpındı.. (Babamı hatırladım.. Biz de böyle can vereceğiz herhalde, son kez kuvvetli çırpınarak.. Güçlü bir nefes alıp vererek, canı vücuttan çıkartarak..)
* * *
Oltanın sarsılmasıyla irkildim.. O ne!.. Bir palamut da benim oltamda!..
Hasılat iyi.. Yeter dedik, geri döndük..
* * *
Sabah büyük yarış var.. Saat 7’den 10.30’a kadar.. Kim daha çok balık alırsa yarışmayı kazanıyor..
Osman’la uğraşmak zor, yılların balıkçısı, bizim ekip amatör, ben aceminin dik alası! Yardım almak lazım.. Metin kaptan var ama işi garantiye almak lazım.. Balıkçı Engin imdadımıza yetişti.. Sabahın köründe onun tekneye atladık, gittik de gittik.. Tamam dedi, uçuruma geldik..
50 oltalı 120’lik misinayı 350 metreye salladı..
İlk çekiş 14 mercan.. Öyle kolay iş değil.. Misinayı atmak 10 dakika sürüyor, çekmek 15, 20 dakika.. İki, üç derken baktık süre doluyor, tası tarağı toplayıp Turunç Pınar’a geri döndük..
Skor: 42 mercan!..
* * *
Baktık, balıkçı Osman tırsım tırsım geliyor.. Sıfır çekmiş..
Kalkamamış; mağlubiyeti kabul etti!..
Ama dedi; gerçek ustalar gelince beni göreceksiniz, büyük yarış ekimin ortasında..
Kim onlar?
Mudo ile Zafer Kurşun..
* * *
Balıkçılık da, yelken basmak da, uzun uzun yüzmek de çok iyi geldi..
Özellikle politikacılara şiddetle tavsiye ederim..
İyi pazarlar..