Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ankara’da acayip şeyler oluyor.. İki gündür ortalık çalkalanıyor.. Bir albay ile bir binbaşının Arınç’a suikast planı yaparken yakalandıkları iddia edilmişti ya..
O mesele dallanıp budaklanıyor..
AKP’ye yakın gazeteler Arınç’la yetinmeyip işi büyütmüşlerdi.. Hepsinde aşağı yukarı aynı haber vardı..
Devletin zirvesine suikast..
Bu albayla bir binbaşı sadece Arınç’ı değil, Cumhurbaşkanı Gül’ü de Başbakan Erdoğan’ı da hem izlemiş hem de fişlemiş!
Yazılanlar aynen böyleydi..
Cumhurbaşkanı nasıl izlenir ve fişlenir aklım kesmedi..
Fişe ne yazılır!
Cumhurbaşkanı’nı Genelkurmay’dan görevli bir albay izliyormuş.. Hücre evi bile tutmuşlar!
Allah Allah..
Bu çabaya ne gerek var..
Cumhurbaşkanı’nın yaveri zaten albay.. Dikkat edin nereye giderse gitsin bir adım arkasındadır..
*
Bunu yazanlar da işin öyle olmadığını biliyorlar ama maksat başka..
Ortalığı velveleye vermek..
*
Biz dönelim albay ve binbaşıya..
Genelkurmay diyor ki; bu iki subay dışarıya bilgi sızdıran bir başka subay hakkında bilgi toplamak için görevlendirilmiştir..
Yani köstebeği takip ediyorlarmış..
Peki Arınç’la ne ilgisi var?
Köstebek olduğundan kuşkulandığı subay da Çukurambar’da oturuyormuş.. Arınç’ın yakınlarında..
Bir karışıklık olmuş diyebilir miyiz?
Diyemeyiz..
Çünkü..
Binbaşı, Arınç’ın adresinin yazılı olduğu kâğıdı imha etmek için yutarken yakalandı denilmedi mi?
*
Dün dalga geçtim..
Ne biçim suikast ekibi dedim, gidecekleri yerin adresini bile akıllarında tutamıyorlar..
Pes valla dedim!
Bu olayı kenar süsü olsun diye uydurulmuş bir senaryo zannediyordum..
Ciddiymiş!
*
Arınç, olayı Hürriyet’ten Özkök’e şöyle anlatmıştı..
“Emniyet’te subaylardan biri su şişesi istemiş. Pet şişenin kapağını açtıktan sonra elini cebine sokup bir kâğıt parçası çıkarmış. Emniyet yetkilileri bunu görünce üzerine atlayıp kâğıdı çıkarmışlar. Üzerinde evimin bulunduğu yerin adresi yazılıymış.”
*
Demek ki polisin elinde böyle bir kâğıt var..
Peki Genelkurmay ne diyor?
Bir şey demiyor.. Farklı iddialar var, soruşturmanın sonunda ortaya çıkacaktır deniliyor..
Olayın düğümü o kâğıt..
Adres yazılı kâğıt tutanağa geçmiş..
*
O adres, bilgi sızdırdığı iddiasıyla izledikleri subayın adresi olamaz mı?
Büyük ihtimalle!..
Binbaşı kimi izledikleri belli olmasın diye adresi yutarak imhaya kalkmış olabilir..
Ama yine de komik bir durum değil mi?
Köstebeği takip eden kişi köstebeğin adresini kâğıda yazar cebine koyar mı?
*
Hal böyleyse.. Gerçek buysa..
‘Suikast hazırlığı’, ‘Devleti izleme, fişleme timi’, ‘Albay- binbaşı çetesi’ yakalandı diye neden herkes yanıltıldı..
Arınç dahil..
Maksat neydi?

Haberin Devamı

Kan kanseri olan çocuklara acıyın!
Sadece koyun çalmamışlar.. İnsanların vicdanlarını da çalmışlar..
İnsanlardan sizin adınıza kurban keseceğiz diye para toplamışlar..
Kurban kesmemişler..
Parayı tokatlamışlar..
Kim bunlar?
Deniz Feneri, Lösemili Çocuklar Vakfı, Mehmetçik Vakfı, Türk Hava Kurumu..
Tezgâhı kuranlar yakalandı, yargılanacak.. O ayrı.. Benim üstünde durmak istediğim konu başka..
Ankara’da polis LÖSEV’e bağış yapanları tek tek arayıp acayip sorular soruyormuş?
Bir daha bağış yapmayı düşünüyor musunuz?
LÖSEV size ne vaat etti?
Neden bizzat kesmediniz de vekâlet verdiniz?
Gibi..
Yıpratıcı sorular yani.. Pişman ettirici, bezdirici, şüphe uyandırıcı..
Amaç belli.. ‘LÖSEV’e bağış yaparsam başım belaya girer mi’ endişesini yaymak..
LÖSEV ne?
Kan kanseri olan çocuklara yardım eden, hizmet veren bir kuruluş..
Kan kanseriyle mücadele pahalı bir iş.. Herkesin gücü yetmez..
Sonra..
Kan kanserine yakalanan çocuğun zengini, fakiri, dindarı, dinsizi de olmaz..
Çocuk!
Suçlu kimse cezasını çeksin de benim anlamadığım şu..
LÖSEV’i kurum olarak yıpratma harekâtının amacı ne?
Biri izah eder mi?