Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye’nin önünde iki büyük mesele var.. Biri; PKK’nın ikna edilerek dağdan indirilmesi, öteki yeni anayasanın yazılması..
Birbiriyle bağlantısı var mı derseniz; var..
Yeni anayasadaki vatandaşlık tanımı ile Kürt meselesi çok ilintili..
İktidar yaz ayına kadar bu iki meseleyi de halletmek istiyor.. Yazdan sonra seçim dönemi başlıyor. Takvim rahat değil..
Takvim sıkışık olmasına sıkışık ama geniş olsa ne fark eder ki..
Bu şartlarda partilerin uzlaşarak yeni anayasa yapmaları imkânsız.. İktidar partisi ‘başkanlık’ sistemi istiyor, MHP ile CHP parlamenter sistemin güçlendirilmesini...
BDP şimdilik ortada duruyor..
*
Vatandaşlık tanımında da maraza çıkacak.. ‘Herkes Türk’tür’ sözcüğünün vatandaşlık tanımından çıkarılmasına MHP onay vermeyecek..
Yani uzlaşma olmayacak..
Bu sebeple olacak ki senaryo üstüne senaryo yazılıyor..
Çünkü kimse önünü göremiyor, olacakları kestiremiyor..
*
Senaryolardan biri şöyle..
Deniliyor ki; iktidar partisi ‘uzlaşma için’ bir süre daha bekleyecek.. Sonra kendi teklifini getirecek..
O teklif yeni anayasada olmayacak.. Meclis’ten hızlı geçmesi için birkaç maddeyle sınırlı kalacak..
İçinde; Kürt meselesinde önemli dönemeç sayılan vatandaşlık tanımı olacak, bir de başkanlık sistemi.. Birkaç bonus maddeyle paket haline getirilecek..
İktidar partisi, BDP desteğiyle 330’u bulup referandum kapısını açacak..
Gerisi Başbakan’ın işi.. Başbakan’ın hitabet gücü.. Başbakan’ın ikna kabiliyeti..
Referandumla anayasa değişikliğinin kabulü demek Başbakan’ın başkan olması demek!.. Geçmezse!..
Başbakan’a yeni yol haritası çizmesi için zaman kalıyor..
*
İktidar partisinin zihninden geçen tam anlamıyla bu mudur bilmiyorum.. Ama konuşuluyor..
Baktığın vakit mantıklı, çelişkili değil, hayata geçirilme olasılığı yüksek..
Yüksek ama Türkiye için en tehlikeli senaryo..
Niye mi?
Yine aşure olacak da ondan..
Kürtlere artık Türk demeyelim, Kürtlere Kürt diyelim diyenler mecburen başkanlık sistemine evet demiş olacak..
Başkanlık sistemine karşı olanlar Kürt meselesinin çözümüne onay vermemiş duruma düşecek..
Evet demek de..
Hayır demek de gerçek niyeti ortaya koymayacak..
Canım ikisine de evet diyen yok mudur?
Vardır da o bilinçle oy veren yüzde kaçtır?
Her madde ayrı ayrı oylansın, sorun çözülsün derseniz.. Ona da iktidar partisi yanaşmaz..
Mesele karışık..
Dilerim bu senaryo, senaryo olmanın ötesine geçmez..

Haberin Devamı

Toktamış Hoca’yı uğurluyoruz..
İstanbul’da sosyal bilimler okuyup da Toktamış Hoca’nın eli değmemiş öğrenci var mıdır bilmiyorum..
Uzlaşmanın, hoşgörünün profesörü deniliyordu.. Akademik hayatı boyunca on binlerce öğrenci yetiştirmiştir.. Toktamış Hoca’nın elinin değdiği öğrencilerden biri de benim.. 25 yıl önce doktora yeterlilik jürimdeydi.. Tanımadığı halde o sınavı vermem için elinden gelini yapmıştı.. Öteki hocalardan gelebilecek zor soruların önünü kesmişti..
Bugün son görev bizlerin, öğrencilerinin..
Allah rahmet eylesin..

Haberin Devamı

Balık daha tehlikeliymiş!
Dün Soner Yalçın’ın Mehmet Ali Birand’ın cenazesine giderken yaptığı espriyi aktarmıştım..
‘Sağa sola bulaşıp onun bunun canını sıkacağına, siyasetçileri kızdıracağına balık yaz’ demişti:
‘Aşk maşk yazma, komik olursun, balıktan şaşma.’
*
Soner’in önerisiyle balık işine dalmaya niyet etmiştim ki, daha ilk gün vurgunu yedim..
Balık daha tehlikeliymiş!.
İstanbul’un çevresinde avlanan çoğu balık kanserojen madde taşıyormuş..
A haber’de yayınlanan deşifre programı balığı deşifre etmiş.. Lüfer kurşun yüklü.. Hamsi de öyle.. Bağışıklık sistemine hasar veren kadmiyum da varmış, beyin fonksiyonlarına zarar veren cıva da..
Daha tehlikeli demem bundan..
Ben yine siyaset yazmaya devam edeyim, kanser riski daha az..

Haberin Devamı

Ekran karşısına 5 saat çakıldık
Dün Avustralya Açık’ta öyle bir maç vardı ki; beş saat boyunca yerimizden kımıldayamadık..
Dünyanın bir numarası Djokoviç, İsviçreli Wawrinko karşısında öldü öldü dirildi..
Aslında Wawrinko daha iyiydi, olağanüstü maç çıkardı.. Seyirci de onu tuttu zaten..
Hele o tek elle yaptığı backhand vuruşları.. Büyüledi..
Geçen yıl altı saat süren Djokoviç-Nadal finalinden sonra izlediğim en çekişmeli, en zevkli, en heyecanlı maçtı.. Final seti 12-10 bitti.. Tenise doyduk..