Kime mi?
Geçen yıl 60 aylık 63 aylık 66 aylıkken okula yolladıkları çocuklara..
Gerçi özür yetmez hesap sormak gerekir ama Türkiye’de böyle bir sistem yok.. Milletvekillerinden hesap soramıyorsun..
Geçen yıl sözü kimseye bırakmayanların bu yıl ağzını bıçak açmıyor.. Niye mi?
4+4+4 düzeni getireceğiz diye öyle acayip işler yaptılar ki sistem iflas etti.. Beş yaşında, beş buçuk yaşında okula giden çocuklar perişan oldu..
Sınıflar yetmedi, öğretmenler bebelerle başa çıkamadı, 60 aylık çocukla 72 aylık çocuk aynı sınıfta bir arada olamadı.. Hatırı sayılır kısmı okuma yazma bile öğrenemedi..
Bunlar benim görüşüm değil.. Bir yılın sonucu..
450 bin çocuk etkilenmiş.. 450 bin çocuk kobay olmuş..
*
İktidar partisinin grup başkan vekilleri nerede? Yasa önerisinin altında imzaları var..
Komisyonda beş yaşı canhıraş savunanlar da arazi..
Gene Kurul’da ‘beş yaş beş yaş’ diye tutturanlar.. Beş yaşı erken bulanlarla ‘Çocuğunuzun psikolojik sorunu mu var, öğrenme kabiliyeti mi az’ diye alay etmeye kalkanlar..
Ortalıkta kimseler yok..
Ne özür dileyen var ne haklıyız diye yaptığını savunan..
Güvenceleri şu; Türkiye hafızası güçlü olmayan bir ülke.. Ortak sesin zor çıktığı, dayanışmanın pek görülmediği bir ülke (Gezi Parkı eylemleri hariç ).. O yaşlarda çocuğu olmayanlar da bu yapılan yanlıştı diye vekillerden hesap sormaya kalksa zaten bu işler böyle olmaz..
*
Batı demokrasisinde olsa 450 bin çocuğun içine düştükleri çukurdan nasıl kurtarılacağı bir numaralı mesele olurdu..
Bizde konuşulmuyor bile..
‘Gezi Ruhu’ ayağa kalkmalı
Hürriyet’ten Ahmet Hakan dün bir çağrı yaptı..
Gezi Ruhu Mısır için ayağa kalkmalı dedi.. Özetle şöyle yazdı:
“Çarşı’sıyla sosyalist gruplarıyla... Feministiyle antikapitalist Müslüman’ıyla...
Sanatçısıyla 90’larıyla... Beyaz yakalısıyla Taksim Dayanışması’yla...
Mimarıyla doktoruyla... Kürt’üyle ulusalcısıyla...
Ayağa kalkmalı... Biz zalime de, mazluma da kimlik sormayız şiarıyla...”
*
Ahmet Hakan’a katılıyorum..
Biliyorum; Gezi Ruhu yaralı.. Biliyorum; Gezi Ruhu kırgın küskün.. Biliyorum; Gezi Ruhu’na çok haksızlık edildi, en uç noktasına gidildi, darbecilik etiketi bile yapıştırılmaya kalkıldı.. Biliyorum; Gezi Ruhu itildi kakıldı, hapse atıldı..
Ama ölmedi, öldürülemedi.. Hâlâ konuşuluyorsa, yaptıklarına hayranlık duyuluyorsa böyle bir ruh var.. Gezi Ruhu var..
Organize olabilirler mi bilmiyorum.. Çünkü ruhun özü organize işlere karşı.. Bir çağrı yeter denecektir; hadi buluşalım demek..
Birileri bu görevi üstelenecekse, üstlenmesi gerekecekse Çarşı’ya yakışır..
Başbakan yine yapacağını yaptı
Uzun zamandır yazıyorum, her fırsatta söylüyorum.. Başbakan ülkeyi muhalefetteymiş gibi yönetiyor..
Veya iktidara yeni gelmiş gibi, sorunlarla yeni karşılaşmış gibi..
Bu konuda 10 yıldır iyi performans sergiledi.. Sorunlar karşısında topu başkalarına atarak muhalefet etti, iyi işler olduğu zaman iktidar olmanın keyfini sürdü..
*
Başbakan son tekne turunda da yaptı yapacağını.. Koyların kapatılmasına, kıyıların işgal edilmesine sinirlendi..
Durum felaket dedi..
Yeni görmüş yeni öğrenmiş gibi davrandı..
Alkış aldı almasına..
Kıyılara sahip çıkıyor helal olsun dedirtti dedirtmesine de işin aslı astarı biraz farklı..
O tesislerin çoğu bu iktidar döneminde yapıldı.. Başbakan 10 yılda şu kadar turizm tesisi kazandırdık diye övünüyor ya bir kısmı kızdığı o tesisler..
Bu iktidar döneminde kapatılan koylara yapılan tesisler.. Yeni gıcır, gıcır..
*
Başbakan’ın bu tavrı, iktidardayken muhalefet etme yönteminin tipik örneği değil mi?