Mehmet Tezkan

Mehmet Tezkan

mtezkan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bu yanımız meşhurdur.. Bir olayı çözmek için ele alıp daha da karmaşık hale getirmede, işin içinden çıkılamaz kılmada üstümüze yoktur..
Hünerimiz budur..
19 yıllık şüphe.. 19 yıllık tartışma..
Cumhurbaşkanı Özal zehirlendi mi zehirlenmedi mi?
Bu konuda yapılan tartışma programlarını alt alta sıralasak, Guinness rekorlar kitabına aday olur..
Özellikle ailesi yıllardır zehirlediler diyor başka bir şey demiyor.. Hatta bu işin aslını astarını bilenlerin de genç yaşta ortadan kaldırıldığını iddia ediyor..
Şüpheli ölümlerden söz ediyorlar..
O dönem Köşk’te çalışan bazı garsonların Honduras’a kaçtığını bile söylüyorlar..

Meseleye Devlet Denetleme Kurulu el attı.. Savcılık harekete geçti. Özal’ın mezarı açıldı, naaşı çıkarıldı, otopsi yapıldı..
Sonuç..
Zehir hem var hem yok..
Şöyle..
Vücudunda zehir var ama Özal zehirlenerek ölmemiş.. Kurul üyelerinin kanısı buymuş..

Bu açıklamayla şüpheler ortadan kalktı mı?
Nerdeee..
İlk tepki Başbakan Yardımcısı Bozdağ’dan geldi.. Şüphelerim ortadan kalkmadı dedi, o zehir vücuda nasıl girmiş diye sordu..
Ahmet Özal ise Adli Tıp vardığı neticeyi açıklamadan, ‘babamın naaşından çıkan zehirlerin dozajını azaltacaklar’ diyerek derin devletin devrede olduğu imasında bulundu..
Gün boyu televizyon ekranlarına çıkan herkes başka bir şey söyledi..
Kimi bu iş bitti, zehirlenmemiş dedi.. Kimi zehirlenmiş zehirlenmiş diye ısrar etti..

Adli Tıp raporunu inceleyen savcılık kararını bugün açıklayacak.. Nihai bir sonuç açıklar mı açıklamaz mı, ortada bırakır mı bırakmaz mı bilmiyorum..
Bildiğim şu; bu tartışma bitmeyecek..
Savcılık ne karar alırsa alsın bitmeyecek..
Tatmin olmayanlar..
Ölümü şüpheli bulanlar ‘zehirlendi’ iddiasını sürdürecek.. Bu mesele önümüzdeki yıllarda da ısıtılıp ısıtılıp önümüze konulacak..

Haberin Devamı

O güneş değil sıcak paraymış

Üçüncü çeyrekte büyüme beklentinin çok altında çıkınca moraller bozuldu.. 2013’e yönelik endişeler arttı..
Kimi ekonomiste göre 1.6 büyümenin anlamı resesyondu..
Merkez Bankası Başkanı devreye girdi.. Faizde ölçülü bir indirim olacağını söyledi, umut verdi..
Dedi ki; ‘Şimdi yağmur ve fırtına var ama güneşli ve güzel bir hava bizi bekliyor..’
Başkan’ın bu sözlerine muhalif yayınlar tepki vermedi.. Eleştirmedi..
Tek ve sert tepki Başbakan’a en yakın duran gazeteden geldi..
Gazete cevabi başlığı patlatmış:
O güneş değil sıcak para..

Haberin özeti şöyle:
Ödemeler dengesi istatistikleri, sıcak para rakamları, Başçı’nın söylediği gibi güneşli bir hava yerine ekonominin risk altında olduğunu gösteriyormuş..
10 ayda ekonomiye giren sıcak para 30 milyar doları geçmiş.. Başçı’nın Başkanlığı döneminde giren sıcak para 40 milyar dolara yaklaşmış..

Durum kelek yani..

Aynı gazete eylül ayında da benzer bir tavır sergilemişti.. Akaryakıta zam yapılınca sert tepki göstermişti..
O zamanki manşetleri şuydu..
Yanlış yönet halka ödet..
Bu gidişle Başbakan’a en yakın gazete en muhalif gazete olacak..

Haberin Devamı

Oyun kadar konuş krizi

Haberin Devamı

İktidar adamları, sözcüleri, bakanları sık sık tekrarlıyor.. Üç aşağı beş yukarı aynı örneği veriyorlar..
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım da söylemiş..
Dediği şu.. Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilsin kararıyla birlikte Türkiye fiilen yarı başkanlık sistemine geçti.. Bu durumu resmi hale getirelim..
Nasıl?
Anayasayı değiştirerek..
Değiştirmezsek?
Bakan şu örneği vermiş..
“Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında tabiatıyla görüş ayrılığı olacaktır. O zaman başbakan diyecek ki; ‘ben icraatın başıyım benim dediğim olacak.’ Cumhurbaşkanı diyecek ki; ‘Kardeşim ne kadar oy aldın yüzde 40. Ben yüzde 55’le geldim, oyun kadar konuş’ böyle bir riski var Türkiye’nin.”
Doğru mu?.
Doğru.. Bu ucube sistemle böyle bir risk var..
Var da bu yapıyı getiren kim?
İktidar..
2007 yılında hesabını kitabını yapmadan, getiri götürü analizine gitmeden, öfkeyle kalktılar sistemle oynadılar..
Bütün ülkeyi riske attılar..
Düzeltilemezse ne olacak?
Sen sağ ben selamet hali..