Mehmet Yalçın

Mehmet Yalçın

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Akdeniz bölgemizin ilk şarabı, Antalya’nın Elmalı yaylası bağlarından üretildi. “Lykia” markalı şaraplar, şimdilik iki çeşit. Hiç de fena değiller üstelik...


Eskişehir’in en popüler mekanlarından Hayal Kahvesi’nde yemeğimizi yerken, dev taş binanın yüksek tavanlarına hayranlıkla bakışımı gören kompleksin müdürü, “Burası eskiden şarap fabrikasıydı” dedi. “Ünlü Aral ailesinin şaraphanesini aldığımızda metruk durumdaydı. Bu hale getirmek için epey masraf ettik.”
Dev tesis, 1980’lere kadar çalışmış ve bölge üzümlerini değerlendirerek şarapseverlerin damaklarını şenlendirmişti. Tıpkı bir zamanlar Bilecik’te, Ordu’da, Adana’da, Gaziantep’te, Kırklareli’de ve daha birçok şehirde olduğu gibi... Devletin gerek vergi politikası, gerek Tekel idaresi yoluyla şarabı desteklediği Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde, Türkiye’nin dört bir yanı şaraphanelerle doluydu ve buralardan yüzlerce çeşit şarap çıkıyordu.

Yaylalar uygun
Gel zaman git zaman, Tekel çok ucuz fiyatlarıyla haksız rekabet yaptı, özel sektör bira sektörüne girerek en ucuz içki olan şaraba daha ucuz bir alternatif çıkardı, ilkel bağcılığımız asma biti hastalığının salgınıyla geriledi ve zamanla ilkel kalan bu şaraphanelerin çoğu kapandı.

Antalya’nın ilk şarabı
1980’lerde turizmin canlanması ve kentlerde sosyal hayatın renklenmesiyle birlikte şaraba “hayat öpücüğü” kondurulduğunda, ülkenin şarap dünyası hayli budanmış, hayli kurumuştu. Şarapçılığımız Tekirdağ, Ankara, İzmir, Tokat, Elazığ ve Denizli’ye hapsolmuştu. Üstelik buralarda da Tekirdağ dışında çok az üretici kalmıştı.
Neyse ki topraklarının büyük bölümü bağcılık ve şarapçılığa uygun dev ülkemizde, şarapçılık bu sınırlı coğrafyanın dışına çıkmaya başladı. Bursa ve Manisa’nın ardından, Antalya’nın ilk şarabı da geçtiğimiz günlerde piyasaya çıktı...
Aşırı sıcak iklime sahip olan Antalya, normalde tatlı şaraplar dışında şarap yapımına uygun değil. Ama serin iklimli yüksek yaylalara çıkınca durum değişiyor. Nitekim Antalya’nın ilk şarabını yapan Burak Özkan da, Elmalı ilçesinin 1000 metreyi aşan rakımında bağlar yapmış.
1998’de 1050 metredeki Arykanda bağında Kalecik Karası, Şiraz, Cabernet Sauvignon, Merlot ve Chardonnay; 2004’te de 1100 metredeki Kızılbel bağında Öküzgözü, Boğazkere, Malbec ve Pinot Noir üzümlerini dikmiş. Pek çok yeni üretici gibi önce şarap tesisi kurup köylüden üzüm almak yerine, doğru olanı yapmış, önce bağını dikip olgunluğa ermesini beklemiş ve tesisini sonra kurmuş.


Antalya’nın ilk şarabı




Gündüz 35, gece 10
İngiltere’de işletme eğitimi alan Özkan, bağcılığa merak salınca İngiltere’de şarapçılık eğitimi almış, ziraat mühendisi olan kardeşi de ona omuz vermiş. İlk şaraplarını çıkarmadan önce onlarca küçük deneme üretimi yaparak elini alıştırmış, optimum harmanları oluşturmaya çalışmış. Fransız bir danışman da bu sürece katkıda bulunmuş.
20 küsur liralardan satışa çıkan Kızılbel Merlot-Syrah-Öküzgözü ve Kızılbel Boğazkere-Cabernet Sauvignon, çok sıcak iklim şaraplarının aşırı baygın, reçelsi, çok yüksek alkollü özelliklerini taşımıyor. Buruk ve tanenliler ama dengeliler.
Nitekim Özkan “Elmalı’da gündüz 35 derecelere varan sıcaklık, sabaha karşı 10’a kadar düşüyor. Gündüzlerin sıcak olması üzümlerin olgunlaşmasını sağlarken, gecelerin serin olması sayesinde şaraplarda aşırı sıcak iklim şaraplarındaki reçelsi, baygın koku ve tatlar oluşmuyor. Alkol-asit dengesi yerinde şaraplar üretiliyor” diyor.

İlk beyazlar martta
İlk beyazlarını da mart ayında piyasaya sürecek Lykia Şarapçılık, Türkiye’nin tıpkı İtalya ve Fransa gibi her yönüyle bir şarap ülkesi olmasına gidecek adımlardan biri. İlk ürünlerini önümüzdeki aylarda çıkaracak Gökçeada ve Kırklareli’nin ilk üreticileri de sıralarını bekliyor. Mardin ve Gaziantep’te henüz proje aşamasında olan şarap yatırımları da Türk şarabının geleceği için insana iyimserlik aşılıyor.
Şarap, iyi şarap ülkelerinde “markalı bir sanayi ürünü” değil, yerinde üretilip daha çok yine orada tüketilen bir yerel ürün... Türkiye’nin değişik bölgeleri de bu bilinç-le yörelerinin şaraplarına sahip çıkarsa, Türk şarapçılığının geleceği parlak olacak.
Bazı şeylerde büyüklük aranabilir. Şarapta ise “küçük güzeldir”...