Mehmet Yalçın

Mehmet Yalçın

Tüm Yazıları

Şaraplarıyla ün kazanan Şili’nin dinamik üreticilerinden Aurelio Montes, İstanbul’daydı. Montes’in Türkiye’ye gelen ve gelmeyen şaraplarını tattık, renkli öyküsünü dinledik...

Taksim’deki Grand Hyatt Oteli’nin “34” isimli yeni restoranındayız. Çiğ kılıçbalığından yapılmış gevrek lezzetli karpaçyo tabaklarımızı çamfıstıklarıyla yapılmış zarif bir sos süslüyor. Garsonlar iri kristal bardaklara yeşilimtrak bir şarabı servis ediyorlar. Artık çok nadir bulunan kılıçbalığıyla karşılaşmanın keyfiyle gülümseyen yüzler, şaraptan yayılan çağla, badem ve caneriği kokularıyla iyice gevşiyor. Herkes balığın ve şarabın tadını çıkarıyor. Karşımdaki adam, manzaradan mutlu. Şarabının beğenilmesiyle keyfi artıyor.

Şili’nin önde gelen şarap üreticilerinden Aurelio Montes’in onuruna verilen yemekteyiz. Sinyor Montes orta yaşın biraz üzerinde, işadamı giyimli, İngilizceyi akıcı konuşan dinamik bir adam. “Biz genç bir şaraphaneyiz” diyor. “Asırların geleneğine sahip değiliz, firmayı 25 yıllık önce kurdum. Şili’deki şarapçıların çoğunun aksine kaliteye yöneldim ve üretimi sınırlı tuttum. Meyvelerini de şimdi topluyorum. Şili şarabının yüzde 70’i ihraç edilirken bizim şarapların yüzde 95’i ihraç ediliyor. Jal, Air France, Lufthansa ve Delta gibi havayollarında hep Montes sunuluyor. Asya’da da güçlüyüz, çoğu ülkede Şili şarabında bir numarayız. Nitekim yarın buradan Çin’e uçuyorum...”
Montes şarapları Türkiye’ye son beş yıldır Kavaklıdere tarafından getiriliyor. Ana misyonunu “Anadolu üzümünden Anadolu şarabı” üretmek olarak tanımlayan Kavaklıdere bu yüzden ithal ettiği şarapları pek öne çıkarmıyor. Montes’in gelişi dolayısıyla bunda bir istisna yapmış ve bir basın yemeği düzenlemiş.

İkinci şarap ilk tattığımız Sauvignon gibi Türkiye’ye gelenlerden, Monthes Alpha Syrah. Şili’deki birçok taban arazi bağının aksine yüksek rakımdan gelen bir şarap bu. Colchagua vadisinin serin rüzgarları, üzümün ağır ağır olgunlaşmasını sağlamış, Fransız meşe fıçıları da sert tanenleri yuvarlatmış. Kakao, karamel, mentol gibi kokulara güçlü bir gövde eşlik ediyor.
Şaraphanesi Feng Shui stilinde yapılmış
Aurelio Montes renkli bir adam. Şaraphanesini Feng Shui prensiplerine göre yaptırmış. “Tapınak gibi bir yer oldu” diyor. “Ama mutlu insanlar daha iyi şaraplar yapar. O yüzden tesisteki ergonomi, rahatlık önemli. Nitekim üzümleri bile şırayla birlikte tanklara pompalamıyor, onları konteynerlere koyup asansörlerle tankların tepesine çıkarıyoruz. Üzümü rahatsız etmek istemiyoruz...”
İlk şarapların ardından sıra Montes’in en ünlü kırmızısına geliyor. Etiketi mavimsi bir melek figürünün süslediği şarap “Purple Angel”, yani “Mor Melek” gibi egzotik bir isme sahip. Kokusu ve tadı da egzotik... Yoğun karadut ve kuşüzümü kokuları, fıçıdan gelen füme tonlar, damakta kalan baharlı izler... Zengin ve kompleks bir şarap bu. Yüzde 92 Carmenere, yüzde 8 de Petit Verdot kupajı şarabı yudumlarken, Montes bugünlerde Şili’nin yıldız üzümü olan Carmenere’in serüvenini de anlatıyor: “Yıllar önce Merlot üzümünden yapılan bir kırmızı şarabımla uluslararası bir yarışmaya katılmıştım. Şarap iyi bir madalya aldı ama bazı jüri üyeleri ‘Böyle Merlot olmaz, bu farklı bir üzümden’ diye itiraz ettiler. Meğer bizim Şili’de Merlot zannederek yıllardır yetiştirdiğimiz üzümler aslında Carmenere üzümleriymiş... Madalyayı kaybettik ama ülkece yeni bir üzüm kazandık!”

Şili’nin renkli üreticisinin son şarabı ise Monthes Folly. Ünlü İngiliz karikatürist Ralph Steadman’ın bir deseniyle süslenen etiket çok albenili. Şiraz üzümünden şarap yoğun, dolgun, adeta etsi dokulu. Damaktaki kalıcılığı ise öncekilerden de fazla... Montes’e son iki şarabının Türkiye’ye gelip gelmeyeceğini soruyor, “Mor Melek gelebilir. Folly ise ne yazık ki 30 bin şişe, çoğu da önceden ayırtılmış durumda...” diyor.
34’ün İtalyan şefinin künefe yorumu servis edilirken Sinyor Montes çevik bir hareketle kalkıyor ve “Yolcu yolunda gerek” diyor. Onu uğurlarken “Türkiye’de de böyle asıl hedefi şarabı dışarıya satmak olan dinamik bir üretici çıksa, şarabımızın dünyada elçiliğini yapsa ne güzel olur!”
diye düşünmeden edemiyorum... n