Melis Alphan

Melis Alphan

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Geçenlerde İbrahim Tatlıses’in bir resmine rastladım. Yine o meşhur beyaz takımlarından birini giymişti. Ama giymek var, giymek var tabii.
Bizim ülkemizde beyaz takım elbise giyen erkekler arabeskçiler, fantezi müzik yapanlar ve Nuri Alço’yla sınırlı. Müslüm Baba, Ali Rıza Binboğa, Adnan Şenses, Serdar Ortaç... Bir de bunlar beyaz takımın altına genelde beyaz ayakkabı giyerler.
Ne manen ne de madden kolay iş beyaz takım giymek. Bir kere hiç pratik değil, fasulyeyi dikkatli yiyeceksiniz, damlatmayacaksınız; su birikintisine basmayacaksınız; yoksa öyle kuru temizleme falan da sökmez, beyaz sonuçta.
Beyaz takım aynen beyaz Rolls Royce gibi büyüklüğe, hafiften kıroluğa, kendine dönüklüğe, cinselliğe ve nakit paraya işaret eder. Beyaz her ne kadar saflığın simgesi olsa da beyaz takımlı bir erkek asla masum değildir. Bir şeylerin peşinde olması olasıdır: Hayat, aşk, para, şöhret veya kötü şöhret...

Kafelerin üniforması
Bir erkek beyaz takım giyiyorsa dikkat çekeceğini biliyordur. Giyene dikkat çektiği gibi görenin aklına başkalarını da getirir tabii: Ernest Hemingway, Evelyn Waugh, Graham Greene, Mick Jagger, John Lennon, Jay Z gibi...
Beyaz takım elbise de bir üniformadır. Ama ofisten ziyade sokağın veya kafe kültürünün üniforması. Tatil yörelerinde hafif salaş keten elbiselerle dolaşan yanık tenli yakışıklılar vardır. Yalandan salaştırlar. Takımları Armani veya Zegna gibi etiketler taşır. Giyilecekse de öyle giyilmelidir beyaz takım.
Mafya babaları da filmlerde genelde beyaz takım giyer. “Baba”daki Fanucci gibi... Kan kırmızısının beyazın üzerindeki etkisi bambaşkadır.
Yine filmlerde veya romanlarda denizaşırı ülkelere giden İngiliz veya Amerikalı erkekler beyaz takımlıdır. Michael Herr’in Vietnam Savaşı’nı anlattığı kitabı “Dispatches”da Amerikalı CIA tipleri Saygon’un kafelerinde beyaz takımlarıyla oturup kitap okur mesela.
Rap’çisinden rock’çısına müzisyenler de beyaz takımın tutkunlarındandır. E onların işlerinin bir parçası dikkat çekmektir ne de olsa.
Dikkat çekmek için ölüp biten ve trafiği durdurmak isteyen bir erkekseniz ilacınız kesinlikle beyaz takım elbise. Ama İbrahim Tatlıses gibi görünecekseniz zahmet edip giymeyin. Paranız cebinize kalsın, bizim de göz zevkimiz bozulmasın. 

Sunset Bulvarı’nda beyazlı bir adam

Beyaz Giyen Adamlar

“Arabistanlı Lawrence” filmi Oscar aldıktan, kendisi de En İyi Oyuncu dalında aday olduktan sonra Peter O’Toole’un egosu tavana vurmuş olmalı ki, ilk işi kendine beyaz bir takım elbise almak ve altına da beyaz bir Rolls Royce çekmek olmuş. O’Toole beyazlarıyla Sunset Bulvarı’nda piyasa yapmaya çıktı. Yanından geçen arabaların içindeki insanlara ve kaldırımdakilere el salladı: “Koyu camlı gözlükler ve beyaz takım elbisemle Ana Kraliçe gibi el sallıyordum. Kimse bir tarafına sallamadı ama ben çok eğlendim.”

Kıyafetim iyi adam olduğumu söyler
Hastası olduğum hikayelerden biridir “Muhteşem Gatsby”. Ve tabii beş yıldır görmediği Daisy’nin karşısına çıkarken Gatsby’nin beyaz takım elbise giymesi tesadüf değildir. Hesaplı, planlanlıdır. Gatsby, beyaz takımıyla iyi ve saf bir adam olduğunu göstermek istiyordur. 

Esin kaynağı mafya babaları

Beyaz Giyen Adamlar



70’lerin ortalarında beyaz takım elbiseye ayrı bir bağlam kazandıran film “Cumartesi Gecesi Ateşi”, kişi ise John Travolta’dır. 70’lerin New York’undaki varoş diskolarda takılan bir adamın tarzının İngiliz kolonisi çıkışlı olduğunu düşünmek saçma olabilir. Onun kostümünün esin kaynağı mafya babalarıydı. İlginçtir, Travolta Oscar’a ilk kez aday olurken beyaz takım elbiseliydi; ikinci adaylığına ise “Pulp Fiction”daki siyah takımlı karakteriyle hak kazandı.


Dikkat çekmenin sınırı yok

Beyaz Giyen Adamlar


Modern zamanların en tanınmış beyaz takım elbise fanı ABD’li gazeteci-yazar Tom Wolfe. 40 civarında beyaz takımı olan Wolfe, beyaz takımlarını neden giydiği sorulduğunda “1960’ta kendime beyaz bir takım yaptırdım ve insanların ne kadar sinirine dokunduğunu fark ettim” diyor.
Yazarın saldırgan partneri Norman Mailer ise şöyle demişti: “Sürekli, hele New York’ta, beyaz takım giyen adam salaktır.”
Wolfe zaman zaman da beyaz takımının mecazi bir anlamı olduğundan, isyankar ve şakacı yanını temsil ettiğinden söz etti: “Bembeyaz bir arabam var, içi de bembeyaz. Tavanı sentetik beyaz süetle kaplı. Koltuklar beyaz deri, jantları ve lastiğin yanağı beyaz. ‘Madem otobanda bu kadar vakit harcıyorum, neden dikkat çekmeyeyim?’ diye düşündüm.” Wolfe’un gerçek bir ilgi manyağı olduğu konusunda hemfikiriz herhalde... 

“Lost”ta da var

Beyaz Giyen Adamlar



Günümüzün en popüler dizilerinden “Lost”un bir bölümünde “White Suit” (Beyaz Takım Elbise) lakaplı bir karakter tanıdık. Jin, kayınpederi Paik’in kirli işlerini yapmak durumunda kalırken “White Suit” ona yol gösteriyordu. Beyaz takım anladığınız üzere burada saflık ve iyilik göstergesi değil tabii.

100 yıl önce imaj yapmış

Beyaz Giyen Adamlar



“Tom Sawyer”ın yaratıcısı Mark Twain, beyaz takım elbisesini her zaman, her yerde giyerdi. İlk olmasa da, Papa dışında neredeyse her zaman beyaz takımla görülen tek erkek o olmalı. 1906’da beyaz takım giymesinin nedenini gazetecilere şöyle açıklamıştı: “Bir adam benim gibi 71 yaşına geldiğinde, kasvetli kıyafetlerin onu depresyona ittiğini düşünüyorum... Açık renkli giysiler gözü okşuyor ve ruhu canlandırıyor.”
Twain beyaz takımına “kim takar kıyafetim” diyordu. Etrafındakileri şoke etmeyi seven yazar beyaz takımını da bu amaçla kullanıyor olabilirdi tabii. O günlerde birçok erkek yazın beyaz keten takım giyiyordu ama Twain kış aylarında da giymeye başladı. Kimileri onun gezegendeki en dikkat çekici insan olduğunu söylüyordu. Ki mantıklı, Twain bu imajdan hoşlanıyordu.
Hayatının son 10 yılında çekilmiş fotoğraflarına bakarsanız, beyaz takım dışında bir şey giymediği sonucuna varabilirsiniz. Ama onu yakından tanıyanların söylediğine göre aslında sürekli beyaz takım giymiyordu. Fotoğrafının çekileceğini tahmin ettiği yerlere böyle gidiyordu. Adamdaki zekayı görüyorsunuz; 100 yıl önce popüler kültürde imajın önemini kavrayıp ona göre davranmış.

Abbey Road hatırası
Beatles’ın 1969 tarihli son albümü “Abbey Road”un kapağındaki fotoğrafta John Lennon beyaz bir takım elbise giyiyor. Bu fotoğraf Londra’daki Abbey Road Stüdyoları’nda albüm kayıtlarının son günlerinde çekilmişti. Lennon’ın beyaz takım elbisesi New York’un ünlü kulübü Home’un sahibi olan arkadaşı Richard Ross’un hediyesiydi.
Albüm piyasaya çıktığında Beatles hayranları fotoğraftaki kıyafetleri iyice incelemişti çünkü o ara Paul McCartney’nin öldüğüne dair dedikodular dolaşıyordu. John Lennon’ın giydiği beyaz takım elbisenin de sembolik olduğu ve Lennon’ın McCartney’nin cenazesindeki rahibi temsil ettiği konuşuldu. Oysa Beatles üyeleri o gün stüdyoya gittikleri kıyafetlerle fotoğraf çektirmişlerdi. Bu takım elbise 2005’te Julien’s Müzayede Salonu’nda düzenlenen açık artırmada 118 bin dolara alıcı buldu.