YazarlarMustafa Süzer: Hayat tiyatro sahnesi gibi...

Mustafa Süzer: Hayat tiyatro sahnesi gibi...

18.12.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Mustafa Süzer: Hayat tiyatro sahnesi gibi...

Mustafa Süzer: Hayat tiyatro sahnesi gibi...



Danıştay 10.Dairesi, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun 9 Temmuz 2001 tarihinde el koyduğu Kentbank ile ilgili olarak, "Hukuka aykırı ve haksız olduğu" gerekçesiyle, "Karar düzeltme" talebinde bulundu.
Yargıdan, Fon'a alınan bankalar içinde ilk kez "esastan" alınan bir kararla, düzeltme talebi geliyor. Bir ikincisi olur mu? Şu anda bilmiyorum, ancak Danıştay'ın bugün Demirbank davasını da karara bağlaması bekleniyor...
Böylesi kritik bir zamanda Süzer Plaza'da açılan yeni "yaşam merkezi" S - Mall'un davetinde, Kentbank'ın kurucusu Mustafa Süzer ile birlikteyiz. Köprünün altından debisi yüksek sular aktı, yüreklerdeki fırtına dinmiş değil. Masanın bir başında Süzer, öbür başında ise yine bankası TMSF'ye geçen Demirbank'ın hissedarlarından Sema Cıngıllıoğlu oturuyor.

Hastalıkla uğraştılar
Süzer'i iyi gördüm; asıl önemli gelişme de bu olsa gerek.
Oysa 16 Mart 2003 günü Süzer için yaşam ince bir çizgi üzerinde sınanıyordu. O gün, Alman Hastanesi'nin sahibi Azmi Ofluoğlu, Süzer'i yeni ithal ettiği tanı cihazına sokmak üzere arabasıyla ofisinden aldırmıştı. Durum ortaya çıktı, zorlu bir dönem başlıyordu.
Aynı günlerde Antalya'da Bekir Okan'ın daveti üzerine oteli, Marco-Polo'ya gitmiştik; Kamil Yazıcı, Necati Kurmel, Hüseyin Bayraktar, Muharrem Eskiyapan, Ahmet Çetinsaya, CHP'den İstanbul belediye başkan aday adayı Sefa Sirmen, eşleri...
Yüksek sesle söylemeye kıyamıyorlardı, mal varlığına tedbir getirilen Süzer özel bir izinle kemoterapi tedavisi olmak üzere Amerika'ya hareket etmişti; oysa burada bekleniyordu.
Amerika - Türkiye arasında mekik dokudu Süzer...
Aile içinde sağlık sorunlarıyla boğuşan yalnız o değildi. Süzer Grubu'nun tepe yöneticisi Sami Çakır'ın da o günlerde yüzüne felç inmişti... 6 kardeş içinde en küçüğü Cengizhan Süzer de pek iyi sayılmazdı, karaciğeri iflas etmişti. Cengizhan neredeyse inatla girdiği bu yoldan dönemiyordu.

Yarım saat ara ile
Süzer ailesi hep sıkıntı çekmiyordu, geçen ay kardeşleri Gülten Süzer, Coca Cola'nın uluslararası yönetici Chris Graunt ile dünya evine girdi.
Süzer, geçtiğimiz perşembe günü işine geldiğinde Danıştay'ın kararını elin aldığında, sevinmenin tüm renklerini içeren karışık duygular içindeydi. Aradan yarım saat geçti. Hastaneden acı haber geldi, küçük kardeşini kaybetmişti.
Dünkü yemekte bunları konuştuk... Süzer "Hayat tiyatro sahnesi gibi, bir yanda banka için verilen karar, öbür yanda düğün, beri yanda cenaze ve buradayız" diyordu. Yüzlerce davetiyesi bir ay öncesinden dağıtılan S - Mall'un ev sahipliğini yapıyordu.
Bu özel gecenin özel konukları arasında bulunan, Merkez Bankası eski Başkanı Yaman Törüner, ANAP eski milletvekili, Rekabet Kurulu eski Başkanı ve bankacı Aydın Ayaydın, Kentbank'a el konulan günlerdeki gerginliğin birinci derecede şahitleriydil. Ayaydın, Kentbank'a el konulmadan bir gün önce dönemin Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'a "Kapanıyor mu" diye sorduğunda, "Yok öyle birşey" yanıtını alıyordu...
Korkmaz Yiğit ile mahkemelik olması nedeniyle TMSF olayına giren Kemal Gülman'ın da paylaştığı masada, Süzer ayrıntılara girmeden, şu dört noktayı vurguluyor:
1992'de kurulan Kentbank, tarihinde hiç mevzuat raporu görmedi. Hakkımızda ceza davası açılmadı. Sermaye zorunluluğu 20 trilyon lira olurken, ben 186 trilyon lira koydum.
Hakkımızda açılan hiçbir ceza davası da yok.

Ve ağzından dökülüyor...
"3 ay vücuduma zehir verdiler, ne çektiğimi biliyorum. BDDK Başkanı (?) da 3 gün kemoterapi görse, ne yapıldığını iyi anlar."
Acıyla, öfkeyle söylenen sözlere, Süzer'in eşi Berrin Hanım, "Aman" diyor, "Açma şu kemoterapiyi..." Yaşayan bilir misali Süzer, "Bu olay unutulmamalı" vurgusunu yapıyor, sus pus oluyoruz.
Süzer kararın kesinleşmesinden sonra, kamuya tazminat davası açmayı düşünmüyor, bankacılık yapmaya kararlı; kadro da, bina da hazır.

Komisyon raporu
Kentbank olayını anlatmayı Meclis Yolsuzluk Araştırma Komisyonu'na bırakmalıyım...
"Sitebank, Tarişbank, Kentbank, EGS Bank ve Bayındırbank'a el koyma gerekçesi gönderilen bilgi ve belgelerden anlaşılamadı. Örnek olarak Kentbank'ın devri için Bankalar Yeminli Murakıplarınca düzenlenen Bankalar Kanunu'nun 14/3 ve 4'üncü maddeleri kapsamında bir raporu olmadığı anlaşılmış olup, söz konusu raporların devirden sonra düzenlenmiş olması dikkat çekici bulunmuştur."
Kentbank'ın aldığı 100 trilyon liralık sermaye arttırımı kararı, BDDK tarafından 2 Temmuz günü onaylanıyor.
Karar bankaya 4 Temmuz'da ulaşıyor. Aradan 5 gün geçiyor, Kentbank'a el konuyor...
Dönemin siyasetçilerinin, bürokratlarının krizi yönetemedikleri ortada. Bunun en büyük kanıtı da Akçakoca'nın "Bu bankalara 3 - 4 hafta daha süre tanınsaydı, daha ucuz bir çözüm yolu bulunabileceği, ancak IMF'nin katı davrandığı" yolundaki ifadesi.
Allah herkese şifa versin.