Ahmet OKTAY
BİR kitap okudum ve hayatım değişmedi. Ama, bilgim ve merakım arttı. Eğer,
bilgi ve merak artışını bir
değişme saymıyorsak. Aslında, en
alçakgönüllü kitaplar bile değiştirir insanı. Budur kitabın gizi çünkü. Usal yaklaşım çözümleyici, sanatsal yaklaşım ise imgeci tutumu benimser. Bu yüzden Orhan Pamuk'un
Yeni Hayat adlı romanının ilk cümlesindeki "değişti" sözcüğünün anlamsal ard - alanının sadece sapkıncı bir içrekçiliğe göndermediğini aklımızda bulundurmamız gerekir.
Şu sıra okuduğum bir kitap, iyiden iyiye amatörü, ne amatörü, nerdeyse
cahili olduğum bir alana ve disipline ait: Müzikolog Leyla Pamir'in
Müzik ve Edebiyat'ından söz ediyorum (Varlık Yayınları, 1997). Pamir'in
Müzikte Geniş Soluklar (Ada Yayınları, 1989) adlı kitabının da müzik / edebiyat ilişkileri konusunda önemli bilgiler içerdiğini anımsatarak
Müzik ve
Edebiyat'ın bu ilişkiyi daha derinleştirdiğini ve görünür kıldığını söyleyeceğim hemen.
Türk romanının, özellikle Cumhuriyet dönemi romanının
sadece Doğu / Batı çatışması bağlamında ve politik / ideolojik düzlemde ele aldığı bu sorun,
farklı sanatsal türler arasında
üretimsel / biçimsel ortaklıklar içermektedir aslında. Örneğin Berna Moran, çözümlemesinin tam anlamıyla yeterli olduğunu söyleyemesek bile, Tanpınar'ın
Huzur romanının bir
senfoni formu yansıttığını öne sürmektedir. Bu senfoni nitemi, Tanpınar'ın daha çok
alaturka musiki formlarını ve
alaturka musiki duyarlığını tartıştığı göz önünde bulundurulduğunda, Moran'ın Batı Müziği kalıplarının üstünlüğünü
önkabullendiği anlamına gelebilecek bir kültürel / ideolojik
tercihi yansıtır gibidir. Moran,
Mahur Beste'yi ve Tanpınar'ın "Nevekar" yorumlarını da göz önünde tutarak,
Huzur'daki kurgunun Klasik Türk Musikisi'nin beste formlarıyla ilişkisini araştırabilseydi çok daha yararlı olabilirdi diye düşünmemek elde değil.
Leyla Pamir,
Müzik ve Edebiyat adlı çalışmasında Batı yazınının kimi yapıtları ile o yapıtlardan esinlenmiş müzik yapıtları arasındaki (ve
vice versa) biçimsel ve düşünsel ilişkilere değiniyor. Bence çok önemli iki yazıdan ilkinde, Proust'un
Geçmiş Zamanın İzinde (Pamir, "Yitirilen Zamanın Aranışı" diye adlandırıyor) adlı romanındaki müziksel motifleri, figürlerin geliştirdiği düşünceleri ve kuramları saptamakla kalmıyor, bu düşünce ve kuramların gerçek dünyadaki temsilcilerini de saptıyor. Müziksel
tını ve
içerik ile yazınsal biçemdeki tını ve içerik bağlantısını, beste partisyonlarına da başvurarak göstermeye çalışıyor. Metnin kendine özgü
kompozisyon ve
kontrpuan sorunlarını gündeme getirmeyi öngörüyor.
"T. Mann'ın Dr. Faustus'unda Müzik" adlı deneme / inceleme, gerçekten aydınlatıcı. T. Mann'ın müzikle bağlantısını örneklerle açıklıyor Pamir. Romancının Wagner, Mahler, Schönberg gibi bestecilere gösterdiği kılgısal ve kuramsal ilgiyi anlatan yazar, Thomas Mann'ın, örneğin Adorno'nun el yazmalarına kadar uzandığını, Adorno'nun düşüncelerinden yararlandığını da söylüyor. Bu noktayı, Adorno üzerine bir kitabı bulunan
Frankfurt Okulu kuramcısı Martin Jay'in de vurguladığını bu arada belirtmek gerekir.
Leyla Pamir'in kitabını, T. Uyar ve E. Cansever, özellikle de E. Ayhan şiirinin
Atonal ve
12 Ton müzik formlarıyla bağlantısını bilemeyen genç şairlerin okumasını dilerim. Termodinamiğin yasasıdır: Hiçbir şey yoktan var olmaz, hiçbirşey kaybolmaz.