12 Eylül tesadüfi bir tarih değil. Darbenin yıldönümü olan ve vesayetin simgesi haline gelen bu tarih Ak Parti’nin aynı algıyı değiştirme iddiasının da bir sembolü. Partinin 5. Olağan Kongresi’ni yapmak için bu tarihi seçmesi Türkiye’de bir devri kapattığını hatırlatmak ve aynı ideal uğrunda yürüdüğünü vurgulamak için tercih edilmiş olmalı. Tıpkı darbe anayasasında önemli değişiklikler yapmak için seçtiği referandum tarihi gibi...
Kongrenin önceki kongrelerden önemli farkları var. Bunların içinde en önemlisi ilk kez Tayyip Erdoğan’ın toplantıda olmaması. Geçtiğimiz yıl 27 Ağustos’ta yapılan kongrede genel başkanlığı Ahmet Davutoğlu’na bırakan Erdoğan bu kez fiziki olarak kongrede yok ancak partinin doğal lideri olduğu her yerde hissediliyor. Ak Parti kurucusu ve yön göstericisi olarak Erdoğan’ın varlığını özellikle vurgulamış parti teşkilatı.
Coşku arkadan geldi
Salona girer girmez benim ilk edindiğim izlenim, bu kez toplantının daha sessiz ve coşkusuz geçeceğiydi. Zira daha önceki kongrelere hâkim olan müzik bu kez şehitler dolayısıyla yoktu. Biraz da yorgun görünüyordu kalabalık. Sanki o ilk dönemler hâkim olan coşku azalmış gibi. Ancak Tayyip Erdoğan’la ilgili film gösterilmeye başlanınca bu hava dağıldı. Yine duygu hâkim oldu Arena’ya. Ve bu Başbakan Davutoğlu’nun konuşmasıyla iyice tırmandı. Başbakan’ın ‘Ne güzel sizlerle olmak, ne büyük aşktır bu!’ sözleri ‘Türkiye seninle gurur duyuyor’ sloganlarıyla kesilirken kesinlikle eski kongreleri aratmayan bir coşku hâkimdi salona.
Sürprizler
Günlerdir konuşulan sürprizlerin başında Siyasi Erdem ve Etik Kurulu geliyor. Erdemliler Hareketi olarak başlayan Ak Parti’nin bunu gelecek dönemlere aktarması için böyle bir kurul öngörülüyor. Bu, Başbakan’ın konuşmasında vurguladığı ‘3 Y ile mücadelemiz sürüyor’ sözleriyle örtüşüyor. Belli ki Başbakan yolsuzluk iddialarına kendi içinden cevap aramak için bir iç dinamik mekanizması işletmeyi hedefliyor. İnsan Haklarından sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı ve Şehir, Çevre ve Kültürden sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı pozisyonları da sürprizler arasında.
Listedeki milli ekonomi vurgusu
Kongrenin kilit noktası olan MKYK listesine gelince... Bu listeyle ilgili kulisler birkaç gündür çok hareketli Ankara’da. Bir listenin Başbakan’dan Cumhur-başkanı’na gittiği, daha sonra Cumhur-başkanı’nın başka bir listeyle karşılık verdiği ve nihayetinde bu gün açıklanan listeye Tayyip Erdoğan’ın damgasını vurduğu tüm kaynaklardan doğruladığım bir bilgi. 50 kişilik liste üzerine haberler ve birçok yorum yapıldı ancak benim en çok dikkatimi çeken ekonomi alanındaki isimlerin anlamı.
Berat Albayrak, Nihat Zeybekci, Nurettin Canikli, Numan Kurtulmuş, Naci Ağbal gibi isimlerin MKYK’da yer bulması ve buna karşılık Ali Babacan ve Mehmet Şimşek’in dışarıda kalması yakın zamanda yaşanan bir ayrışmanın partiyi ne tarafa götürdüğünü de gösteriyor. Bu isimler faiz tartışmasında Ali Babacan’a karşı çıkan isimler. Partiden güvendiğim kaynaklara göre, bu isimlerle Ak Parti küreselleşmeye karşı olmayan ama milli bir ekonomiyi önceleyen bir tavır sergileyeceğinin işaretini veriyor. Ali Babacan ve Mehmet Şimşek’i ‘entegrasyonalist’ olarak tanımlayıp, yeni listenin Erdoğan’ın da çizgisini yansıtan milli, risk almayı seven, büyüme yanlısı bir anlayışı vurguladığını söylüyorlar. Kulislere göre önümüzdeki dönem Maliye Bakanı olarak öne çıkacak isim de daha önce müsteşarlık yapan Naci Ağbal.
Gençlik kollarından 6 isim
Listenin üzerinde durulması gereken diğer unsurlarına gelince...
Galip Ensarioğlu ve Mehdi Eker’in yer bulması önemli, zira PKK sorunu horlatmışken ve Güneydoğu’da Ak Parti kan kaybetmişken milletvekili listelerinin de yenileneceği yorumları yapılıyor bu isimlerden yola çıkarak. Ancak bence Ak Parti’nin kurucu unsurlarından ve partiye büyük emek vermiş bir isim olan Hüseyin Çelik’in de böyle bir dönemde yer bulması gerekirdi.
Diğer göze çarpan unsur ise gençleşme iddiası. Ak Parti dinamik olma iddiasında bir parti ve bu iddianın altını doldurmak için gençlik kollarından çıkan 6 isme listede yer vermiş: Fatih Şahin, Fatma Betül Sayan, Hamza Dağ, Erdoğan, Mehmet Muş ve Çiğdem Karaaslan.
Öte yandan, alternatif genel başkan adayı olarak ismi geçen Binali Yıldırım’ın, Bekir Bozdağ’ın, 17 Aralık’ta en kararlı ve cesur şekilde Erdoğan’ın yanında duran isimlerin başında gelen Efkan Ala’nın listede olması da Cumhurbaşkanı’nın gücünü ve etkisini gösteren bir ayrıntı.
