28.06.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:
Günler bugün gibi geçiyordu. Bankalar batıyor, paralar eriyor, faturayı halk ödüyordu.
Krizin adı, "1994 Şubat" konmuştu. 27 Mart seçimleri arifesinde hükümetin kriz çıkartabileceğine ihtimal verilmiyordu. Faizler yükseldi; Marmarabank, TYT Bank ve İmpeksbank kapandı, mudilerin parası battı.
Türkiye’nin en büyük aracı kurumu Türkinvest de battı. Bir gün önce eline tutuşturulan Adana ve Afyon Çimento’nun 48 milyon dolar değerindeki hisse senetlerini, devlete 2 milyon dolara devredebildi. 46 milyon dolar zarar yazdı. Türkinvest 28 Nisan 1994’te kapatıldı, 29 Nisan’da Yatırım Fonu Ortaklığı kurma izni çıktı (!) 2 bin çalışan, binlerce yatırımcı parasını alamadı. Sahibi Nasrullah Ayan hakkında 160 dava açıldı.
İade - i itibar
Ayan aracı kurum faaliyetlerinden tahliye oldu. 1985’de hayali ihracat davasından, Antakya ve Yayladağ Cevaevlerinde 45’er gün yattı. Yeniden hayata döndüğünde, aracı kurum açamaz ve iflası istenmiş bir işadımıydı. Elinde ne varsa satmaya koyuldu. Borcu o günün parasıyla 1.6 trilyon liraydı, 5 trilyon olarak bunları geri ödemesi, 1997’ye kadar sürdü.
Sabancı’nın krizden önce 40 milyon dolar teklif ettiği Çelik Halat’ın yüzde 51’i İflas Masası’nda 21 milyon dolara gitti. Afyon Çimento’daki yüzde 40, Marmaris Altınyunus’taki yüzde 10 hisselerini, villaları, arazileri sattı.
Şubat 2001’de iflasın kaldırılması için mahkemeye başvurdu. "Artık 5 kuruş borcum yok. Konuşabilirim. Ankaralı bir grubun davası sürüyor, o da bilirkişi raporlarının gelmesiyle yıl sonunda biter. Turkinvest iade -i itibarını kazanır" diyor...
Elindeki 100 bin belgeyi elekronik ortamda okuyucularla paylaşmaya hazırlanıyor. İnternette iki site açacağını söyleyen Ayan’ın kahramanları o günün bürokratları.
Sekiz ay önce babasının Mersin’deki bürosuna ve evine yerleşen Ayan’ı bize en son hatırlatan olay, Egebank’a el konulan gece ele geçirilen kasetlerde yaşanıyordu. Dönemin İçişleri Bakanı Tantan "O gece kasette öyle biri var ki, ucu Nasrullah Ayan’a kadar gider" demişti.
Tantan’ın sözünü ettiği kişinin reklamcı Nail Keçili olduğu açıklandı. Ancak Keçili ile Ayan ilişkisi açıklığa kavuşmadı. Çünkü Keçili, Ayan’ın reklamcısı olmaktan öte bir ilişkinin delili olarak sunulmamıştı. Böyle olunca Ayan’ın kiracısı, öldürülen borsacı Yener Kaya’nın iş arkadaşı bir başka isim üzerinde duruldu ancak isim delillendirilemedi.
Reformlara bağlı
Ayan, kendi başına gelenleri Demirbank olayına benzetiyor. "Ben hisse senedi ile battım, onlar Hazine kağıtlarıyla" diyor.
Bundan sonra ne yapar?
Ayan, "Reformlar yapılmazsa borsaya dönmem, belki de gider İsviçre’ye yerleşirim" yanıtını veriyor. İsviçre, Ayan’ın ikinci vatanı. Maliye borçlarından kurtulduğu gün ilk yapacağı iş İsveç’e çocuklarının yanına gitmek.
Onlar ne diyecek?
Ayan konuşmaya başladı ya, eleştirileri de hemen arkasından geliyor. Hayali ihracatçılara verilen cezanın arttırılması yönünde çıkartılması düşünülen kanun tasarı için bakın ne diyor?
"Hayali ihracatı ispatlamak güç. Neden vergi cezalarını artırmıyoruz? Vergi kaçırmanın cezası 6 aydan 3 yıla kadar. Hayali ihracat 7.5 yıldan 15 yıla kadar. Amerika 1929 krizini vergi cezaları ile aştı. Vergi kaçırana, eroin kaçırandan daha çok ceza vermek gerekir."
Ayan ile konuşunca kahramanlar aklıma geliyor. Çukurova Grubu’ndaki eski SPK Başkanı Ali İhsan Karacan, Akbank’ta eski Hazine Müsteşarı Osman Ünsal gibi bürokratlar.
Hatırı sayılır yerlere gelen eski Türkinvestliler...
MNG Holding’in sahibi Mehmet Nazif Günal ile çalışan, zamanında da Ahmet Özal ile VİP Air’i kuran, Ayan’ın Sultan Air’deki ortağı Yavuz Çizmeci.
Hele şu belgeler bir "tıklansın" da, işin aslı astarı ortaya dökülsün bakalım.
Gaziantepliler’in Baltalimanı’ndaki buluşmasında, Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Mehmet Aslan, Başbakan Bülent Ecevit ile ABD Başkanı Bill Clinton’u ziyarete gittiğinde başından geçenleri anlatmış. Ayrıntılarına girmeyeceğim ama şu kadarını söyleyeyim, ABD, Irak ile ticari ilişkisi olanları tek tek tesbit ediyor.
Bu konuya girmemin nedeni Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde 3 Temmuz’da oylanacak, "Irak karayollarının BM denetimine alınması" yönündeki karar. Irak karara tepkisini, "O zaman ben de karayolunu ticarete kapatırım" diyerek dile getirmişti.
Eğer bu karar çıkarsa, Türkiye’nin Kuzey Irak’tan ayda aldığı 50 bin ton mazot hayal olacak. Ayrıca Irak üzerinden Sudi Arabistan ve Kuveyt’e bağlanması düşünülen transit karayolu projesi de anlamını yitirecek.
BM, Irak ile ambargo çerçevesinde mal karşılığı petrol ticaretini öngörüyordu. Buradan doğan gelirin yüzde 35’ini de savaş tazminatı olarak kesiyordu. Aynı uygulama karayolu ticaretinde de olduğu zaman karardan en çok etkilenen ülke Türkiye olacak.
Dışişleri Bakanı İsmail Cem Yunanistan ile sirtaki yaparken, ABD’nin sahnelediği Irak oyununun adını koydu mu acaba?