Zeynep ORAL
Bir haftadır her an kusacak gibi oluyorum. Midemin bulantısı geçmiyor.
Riyakarlık, sahtekarlık, ikiyüzlülük, pislik her yanımızı sarmış, üzerimizden akıyor, biz gülücüklerle, bol keseden vaatlerle, pohpohlarla geçiştiriyoruz.
Haykırıyorum:
"Beyler, bu ödül Türkiye'ye değil, Yaşar Kemal'e verildi!"
Almanya'daki görkemli ödül töreninden sonra, başta tüm medya ve bu ülkeyi yöneten ya da yönetmiş, en tepedekinden en sondaki adama, herkes bir
"gururlanma" yarışına girdi.
"Türkiye, seninle (Yaşar Kemal'le)
gurur duyuyor", giderek
"Türkiye gurur duyuyor"a dönüştü!
Ayıptır! Türkiye nasıl gurur duyabilir bu ödülle!
Yaşar Kemal'le aynı ya da benzer şeyleri söyleyen
Eşber Yağmurdereli'yi hapse tıkan Türkiye nasıl gurur duyabilir!!! (Sahi onca gün geçti: Evrakları bile tamamlamadan, yakapaça Yağmurdereli'yi alıp üç gün süründürenler için ne yapıldı, ne ceza verildi!!!)
Türkiye'de
insan hakları, insan onuru çiğnendiği için, ayrımcılık, baskı, şiddet, işkence süregeldiği için ve
bunlara karşı savaştığı için Barış Ödülü Yaşar Kemal'e verildi.
Yerlerinden sürülenler, köyleri yakılanlar adına
sesini yükselttiği için, işkence görenlerin, hapishanelerde açlık grevlerine yatanların yanında olduğu için,
düşünce özgürlüğünü savunduğu için, Güneydoğu'daki
şiddet tırmandırıcılarının karşısında olduğu için bu ödül Yaşar Kemal'e verildi.
Türkiye'de yasaklanan düşünceler nedeniyle Barış Ödülü Yaşar Kemal'e verildi.
Türkiye'de, Yaşar Kemal'e benzer düşünceleri savunanlar, verdiği mücadelede Yaşar Kemal'e destek olanlar, bugün gurur duyabilir.
Ama Türkiye gurur duyamaz!
Gurur duyamaz, çünkü
Devlet Güvenlik Mahkemesi, tam da bu nedenlerle (ödülü aldığı nedenlerle) Yaşar Kemal'i "... Halkı, sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik ettiği" gerekçesiyle hapse mahkum etmiştir.
Amma belleksiz bir toplumuz! Herkes birden, her şeyi ansızın unutuverdi!
Belleklerinizi tazeleyin. Anımsayacaksınız.
Yaşar Kemal, "Der Spiegel"e yazdığı ve daha sonra "Düşünce Özgürlüğü ve Türkiye" adlı kitaba alınan "Türkiye'nin Üzerindeki Kara Gökyüzü" başlıklı yazısı nedeniyle, iki yıl hapse mahkum edildi. Ve o kitap yasaklandı, toplatıldı... Hala yasak.
Çin'de, Uganda'da değil, Türkiye'de oldu bunlar!
Ve yine anımsayın. Bu yazısından ve mahkumiyetinden sonra medyanın anlı şanlı köşe yazarları ateş püskürmüşlerdi Yaşar Kemal'e.
"Yaşar Kemal, yazarlığını bilsin, artık çok oluyor"du...
Şimdi bunlar da
"gurur duyuyor"... Herkes, törenin görkemine, yüksek zevatın kutlamalarına kapılmış, ödülden pay almaya çalışıyor!
Bu ne riyakarlık, bu ne ikiyüzlülük, bu ne yalancılık ve kendini bilmezliktir.
Yaşar Kemal, düşüncelerini açıkladığı vakit neden tüm medya manşet atmadı / atmıyor; devlet büyükleri, vazgeçtim
"gurur duymak"tan, belki
söylediklerinde, yazdıklarında bir doğruluk payı vardır diye neden konuya eğilmiyor!
Yaşar Kemal'e, yalnızca ona, onun mücadelesine verilen bu ödülü, futbol maçları sonrasındaki
"milli zafere" dönüştürme çabalarını gördükçe utanıyorum.
Yaşar Kemal'in insan hakları ve Güneydoğu'yla ilgili söylediklerinin yazdıklarının benzerini söyleyen Eşber Yağmurdereli'nin (rastlantıya bakın tam da Almanya'daki Ödül Töreni günlerinde) içeri tıkılması, insanlık onurumu çiğniyor.
Yalnız, Anadolu'nun destanını yazmış koca bir yazarın ya da görme özürlü olduğu halde hepimizden daha çok gören ünlü bir avukatın değil,
Manisalı çocukların, mecliste pankart açan gençlerin, "sokaktaki adam"ın, sıradan her insanın düşüncelerini özgürce dile getirebileceği bir ortamda, ancak öyle bir ülkede bu ödül hepimizin olabilirdi.
Şimdi ödül Yaşar Kemal'in. Onun gibi düşündükleri için hapiste olanların ve hapse gireceklerin...
Türkiye'nin değil!
Yazara EmailZ.Oral@milliyet.com.tr