Olcay Gülgün Karaoğlu

Olcay Gülgün Karaoğlu

Tüm Yazıları

Malum, resmi demeçlerde, meclis görüşmelerinde falan artık iyice amiyane ifadeler ile birlikte küfürler de yerini aldı.

Buralara varacağı belliydi gerçi, bürokrasinin bir dili vardı ve o dil on yıldan beri terkedilmişti. Bunun adına “Samimiyet” dendi, “Halk dili” dendi; “Yanlıştır efendiler” diye yazsak da kimileri “Çok haklısınız” derken kimileri de “Sen ne diyon be! Kimsin sen, cürmün ne?” diye karşı çıktılar.

Bu arada bir ayrıntıyı belirtmek isterim: Aldığım mailleri okumaya başlarken daha, artık ezberledim zira, “Sen” diye başlıyorsa biliyorum ki benimle aynı fikirde değil! Devam ettikçe okumaya hakaretlerin, küfürlerin biri bin para…

Haberin Devamı

******

Millet olarak küfür kültürümüzde var, yok demek gerçeği yadsımaktır, ancak o küfrün ille de sülaleyi becermeye varması da şahsi bir tercihtir!

******

1963 doğumluyum, doğma büyüme İzmirliyim, ana tarafım da öyle, gerçi Arnavutluk var kökende, baba tarafım da İzmir’in ilçesi Tire’den, onların da kökeninde Arnavutluk var.

Bizim evimizde de küfür oldu, birine canı çok sıkıldığında rahmetli babam “Sıçarım onun şarap çanağına” derdi! (Normal Şartlar Altında “sıçarım” yazmaz, bazı harfleri yıldızlardım da, son günlerdeki olaylardan sonra yıldızlarsam daha kötü bir anlam çıkar diye açık ve seçiğini yazdım; nereden baksanız çok daha edepli!)

******

Rahmetli bu küfürü ayda yılda ederdi ki bizim için kullandığı vaki değildi!

Bu arada belirteyim ki rahmetlinin ne eli ne de dili ne annemi ne bizleri asla yaralamadı!...

Ev içini geçtim, ailenin bir tarafı fazlasıyla kentli bir tarafı köylü, iki tarafta da ne küfür duydu kulaklarım ne de şiddete tanık oldu!

Hiç mi anlaşmazlık olmadı? Mümkün mü? Kimse çözümü ne hakarette, ne küfürde… Ne de dayakta aradı!

(Hiç unutmam, sigara içmeye başlamışım yeni yeni, yaş 15-16, babama yakalandım balkonda… İlk tepkisini tam hatırlayamıyorum, çok korkmuştum, lakin ne hakaret, ne küfür, ne de dayak! Sarıldığımı hatırlıyorum, özür dilerim baba diye ağladığımı… En çok aklımda kalan, devam eden günlerde, annemin geleneksel meyve seremonilerinde babamın “Israr etme hanım, gel kızım bir sigara yak istersen” diyerek paketini uzattığı ve yerin dibi olsa da girsem dediğim anlardı!)

Haberin Devamı

(Bu arada, zaman içinde şunu öğrendim ki bir yanlışın karşılığında fiziki bir ceza alırsan kendini ödeşmiş sayıyorsun! Dolayısıyla da teraziye oturtmaya bile kalkmıyorsun!)

******

Küfürle yoğrulmuş bir coğrafya dedim ya, küfür var küfürcük var şekerim!

Bizim evde şimdilerde TBMM çatısı altında kullanılan küfürlerin hiç biri kullanılmadı; vallaha amiyane kelimeler, cümleler, tamlamalar da…

Mesela, annem bize hiç salak, deli, aptal demedi! “Kaltak” da demedi…

Bazı arkadaşları çocukları için kullandığında ayıplardı, bir türlü yakıştıramazdı…

******

Küfrün alasını oğlumun babasından öğrendim; babası öğretmen, annesi ağa kızı, Karadenizliler, üniversitede aşık olduk, beş yıl sonrasında evlendik; en sevinçli haberini, en kötü anını da açıklarken küfür vazgeçilmeziydi! Öyle ifade ediyordu duygu ve düşüncelerini… Kızdığının anasını, bacısını bilmem ne yapıyordu, beğenmediği bir şeyi eşeğin bilmem neresine takılmış bir şeye benzetiyor, hoşlanmadığı bir arkadaşım için or.pu falan diyordu…

Haberin Devamı

Alışık olmayınca insan küfürlere takılıp kalıyor; alışık olsa belki ne demek istediğini daha kolay anlayacak, kim bilir…

(Benzer kültürlerden gelenler daha iyi anlaşırlar diye bir yorumum var lakin farklı kültürler de birbirini çekiyor, o da başka!)

Neyse… Baba evinde yaşamadığın ne varsa kendi tercihin ile evlendiğin evinde yaşayabiliyormuşsun; küfürse küfür, aşağılamaysa aşağılama, el kaldırmaysa… (Bir kez oluyorsa, bin kez daha olur!)

******

Yok çok pişmandı, yok sevgiydi, yok çocuktu… “Aslında hep istemeden yapıyordu! Yoksa özünde iyi insandı…”

Bin bir bahane; bende yoktu ama en genel geçer durum da ekonomik yetersizlik! O da apayrı bir trajedi; okusaydı bir baltaya sap olurdu, falan…

Okutmak isteyen baba-ana bir yolunu buluyor, kız da okuyor, istiyorsa; ama bilmem neremden düşen döl gözüyle bakılıyorsa, nafile!

******

Amiyane tabirler halk arasında kullanılabilir, bunu her önüne gelen yapabilir, yapamayanlar da vardır, yukarıdaki örnek gibi, lakin bu üslup Türkiye Cumhuriyeti İdari kadrosunda kullanılamaz!

İdari kadro bu amiyane tabirlere pek alışık olsa da ülke vatandaşları arasında alışık olmayanlar vardır ki kocasından duymayı hazmedemeyenler kocalarını boşayıp, vergilerini takır-takır öderken devletin başında bulunanların, (Belki de kendilerinin seçmediği ve asla seçmeyeceği), küfürlerine, hakaretlerine, küçümsemelerine maruz kalıyor!

******

İtalyanlarla, Yunanlılarla çalıştım; Akdeniz coğrafyası, küfür onların kültüründe de var; bir iş kötü gittiğinde, tahminlerin ötesinde bir problem çıktığında onlar da küfrediyorlar. Ama hiç biri kişiye yöneltmiyor, kimsenin anasını, bacısını hedef almıyor!

******

Oğlum orta okuldayken, bir gün geldi, yüzü allak-bullak… N’oldu kuzum, dedim? Hık-mık etti, neyse, “Bilmem kim sana “or.spu” dedi” dedi… Hayda!

Oğlum anlat bakayım, ne nasıl oldu?

Çocuklar arası bir şey olmuş ve biri oğluma “Or.sp çocuğu” demiş. Oğlum da çok içerlemiş, içerlemekle kalmayıp üzülmüş. Üzülmekle de kalmayıp sinirlenmiş! O yaşta bir genç erkek çocuk için çok doğal!

Doğal olmayan o çocuğun böyle bir küfrü kullanması!

Ya da bir diğer bakış açısıyla; oğlumun böyle bir küfrün başkası için kullanıldığını normal karşılamaması!...

Tek anlatım şeklim buydu: Oğlum, o çocuk Gülgün Teyze o..pu mu dedi?

Ihhh, or.p çocuğu dedi… Ama anne, sana dedi!...

Tatlım, bu bir küfür, buna takılmaya gerek yok! ( Anne olarak korkuyorsun, çocuklar arası bir tartışma olur da yumruklaşırlar, bir düşer de kafasını taşa falan çarpar, olmadı birinde çakı falan vardır, Allah korusun!)

Bir küfür için çocuğumu harcayamam!

Tüm samimiyetimle şunu dedim: Böyle bir küfür var, bazıları sıkıştıklarında bu küfrü kullanıyor. Bu küfür şahsa özel değil; mesela Gülgün Teyze o.sp. dese, şimdi seninle birlikte evlerine gider, hesap sorardım. Ama bu bana yönelik bir küfür değil, tatlım, bu ezber bir küfür!...

Yalnızca söyleyecek söz bulamadığında kullandığı bir ezber…

******

Bazı insanların söyleyecek güzel şeyleri vardır, hoş olmayan durumlarda dahi akılcı, şık bir duruşları vardır; bazılarınınsa heybelerinde yalnızca iftira, küfür ve kin vardır!

******

Bu ülkenin vatandaşları arasında küfür, fitne, fesat ile büyümemiş olanlar da var; dolayısıyla ciddi anlamda rahatsız olan bir kesim var!

Namazını kılan, her türlü ibadetini yerine getiren kişiler bu durumdan rahatsız olmuyor olabilirler, onların tercihidir, lakin kendi adıma konuşmam gerekirse: Küfür duymak istemiyorum! Sürekli birilerinin suçlanmasından dolayı tedirginim! Durmadan “Ben!” diye konuşan bir yetkili istemiyorum; gerçeklerin saklanmasından acayip şekilde rahatsızım ve tüm bilgilerim devletin elindeyse ben de devletin tüm bilgilerine, bir vatandaş olarak, ulaşmak isterim!

Haa, bu arada, yok başbakan gelirken on altı yaşındaki gençler küfür etmişler de, gözaltına alınmışlar da, haklarında yasal işlemler yapılmışta… O günler de geçti, gitti, kül oldu! Kendileri alasını yapıyor, yapmıyor diyen ne olsun!

******

Ne demişti başbakan: Men dakka dukka!

http//twitter.com/Gulgunkaraoglu

gulgun_2006@hotmail.com