Aklım tutuluyor resmen; kendimi bir ülkenin başbakanı olarak düşünüyorum, neler önceliğim olurdu, neyi nasıl sağlardım falan diye hayal kurarken uykumu kaçırıyorum…
Hayır yani, on yıl önce de aynı hayalleri kurarken işim daha bir kolaydı; şimdi delik-deşik olmuş kanunları toparla, toparlayabilirsen!
Satılmış araziler, özelleştirilmiş yerler derken elde kalan da bir şey yok, anasını satayım!
Yine de sigara ve içkiye bu kadar vergi yüklemezdim be birader!
Asgari ücreti de bu kadar düşük tutamazdım: Akıl var, izan var; etin kilosu olmuş kırk lira, peynirin yirmi lira…
Hani, doymaya yetiyor desen asgari ücret de içki ve sigaraya da para ayırmasınlar diyorsan… O da değil..
Eee, o zaman “Dini bütün” genç nesil yetiştirmek amacındayken aynı zamanda sigara ve içki içen olgun nesle de bir şekilde “Ayar” çekiliyor!
Bunun başka bir açıklaması da yoktur!...
******
Aklım tutuluyor derken: Hayallerimde başbakan oluyorum bazen dedim ya; yav, hiç oraya gelememiştim! Her şeyi yapmışım-etmişim de dizilere kadar uzanmışım!
Oha!
Her şeyi hallettim de dizilere sıra gelmiş!...
Cıkksss, şekerim, hayalimde bile bu kadarına cesaret edemediğime göre benden başbakan olmaz!
(Şeyy, biraz ütopik hayaller kurduğumu söylemeden geçemeyeceğim lakin yine de “ütopik” dediğim hayaller bir çok Avrupa ülkelerinde yaşanan bir gerçek; bakmayın bize uzak!)
******
Pırlanta nedir?
Yenilir mi?
Bir bebeğin gelişimi için gerekli midir?
KDV’si “sıfır”, yani “0”, iyi mi…
Etin, sütün, peynirin kadevesi var; yumurtanın falan, pırlantanın yok!
Niye?
Bir sorun, bi zahmet, niye?
******
“Kimsenin yaşam tarzına karışılmıyor” diye son zamanlarda pek popüler olan bir replik var: Eski Türk filmlerini anımsatıyor; hani “Nayır nolamaz Nayten!”
Nostalji babında hala gülüp eğleniyoruz lakin gerçek yaşamımızda yeri yok; gün ilerledikçe yaşam parçacığını bulmaya çalışan birileri varken dünya üstünde “Nayten” ler de “komik bir nostalji” olmaktan öteye geçemezler…
******
“Muhteşem Yüzyıl” dan sonra “Çocuklar duymasın” dizisi de “Aşağılık bir dizi” olarak tanımlanmış!
Muhteşem Yüzyıl çıkartmasından sonra içki ve sigaraya gelen zamlar halkı galeyana getirmedi; Çocuklar Duymasın”dan sonra önümüze ne çıkacak; merak içindeyiz!
******
Memur zamları açıklandı, ayarlamalar da yapıldı; bu adamlar, bu kadınlar ne yer, ne içer? Bu adam ve kadınların çocukları nerede okur? Kaç liraya okur?
Dedim ya hayallerimde başbakan olduğumu ve gözümdeki uykunun kaçtığını; hah işte! Dizi mizi ile uğraşamazdım, ne vakit ne de nakit yeterdi; anlamsız ithalatı azaltırdım, yerli malı üretimine destek verirdim ki yabancının çiftçisi, işçisi yerine ülkemizin çiftçisi, işçisi kazansın!
Para vatan içinde dönsün; elaleme akmasın!
******
Tütün ülkesiyken tütün öldürüldü; Amerikalılar ülkedeki tütünün başı oldu! Hayır yani; sigara sağlığa zarar da bırakın da halk kendi karar versin!
Hem ülkenin tütün ihracatını yok edip, hem de Amerikalılara devredip, hem de zam üstüne zam koymak aklı selim bir davranış olmamakla birlikte sigara içen bir topluma yapılan ciddi bir peşkeştir!
İçki keza…
Bu toplum deli gibi içki tüketen bir toplum değildir lakin ısrar ve itina ile “Yasak” zihniyeti ile tüketime yönlendirilip aynı zamanda vergi üstüne vergi bindirilerek, özellikle, belli bir kesimden ciddi bir kazanç sağlanması amaçlanıyor gibi gözüküyor ki bunun da en geçerli gerekçesi “Sağlık” ve “Müslümanlık!”!
Ancak; sağlık konusunda sigara ve içkiye gelene dek bir litre süt kaç liradır? Okullara süt verildi, çocuklar zehirlendi, hatırlarsınız, “Çocuklar alışık olmadığından” denildi…
Kimse mi sormaz?
Pırlantanın KDV’si yok da etin, sütün, yumurtanın olur mu?
Sormuyorlar şekerim, bıyıkları badem adamlar da saç bitimlerine bant takıp üstüne türban geçirenler de sormuyor!
İçkiyi, sigarayı soruyorlar; esrar alıp başını gitmiş, kime ne? Kuran’da adı geçmiyor bir kere!...
******
Verginin de başı-sonu bellenmez oldu; “Sağlık” falan bahane, “Sağlık Reformu” adı altında alınan bedelleri halk biliyor, bakmayın sesleri solukları çıkmıyor; zira öyle biçareler!
******
Pırlantalarını kadevesiz alıp da pek mutlu ve mesut olan bir kesim var demek ki; bu kesimden dolayı da pek mutlu ve mesut olan satıcı da var.
Nasıl rast gelmişse gelmiş, bir ülkenin başbakanın oğluymuş; denk gelmiş işte! O ülkede de pırlantanın KDV değeri sıfırmış!
******
Yine nasıl denk geldiyse o ülkede “Eğitim parasız” olsun diyen öğrenciler “Terörist” muamelesi görüp de tazyikli su ve biber gazı ile ülkenin emniyet birimleri tarafından bertaraf edilir ve sonrasında teker teker evlerinden alınıp içeri tıkılırken ülke pırlanta patlaması yaşıyordu!
Birilerine “Bu parayı nereden buldun?” denilirken, o paranın bin mislini kazananlara sorulmayan sorular olduğunu gördüğünde insan isyan ediyor; haliyle!
******
Kimse kimsenin ekmeği ile, onuru ile, yaşamsal değerleri ile uğraşmasa bu satırlar yazılmazdı; kesin!
Bizler ne kin ile ne de nefret ile büyüdük; kimsenin ne malında ne de mülkünde gözümüz olmadığı gibi ne dinsel ne de cinsel durumlarına burnumuzu sokmadık!...
Ciddi anlamda “Her koyun kendi bacağından” asılır atasözünü düstur edindik ki; “Herkesin tercihi kendine aittir” manasındadır; “her bir birey kendi deneyimini yaşayacaktır” da denilebilir!
******
Hal böyle olunca o ayar bu ayar; yok başbakan sizlerin hepinizden sorumlu; bir kuzu melese bilmem nerede başbakanımız içlenirmiş falan…
Hayır yani; onca uykusuz kalıp da nasıl bir başbakan olurdum diye kurduğum hayaller arasında vallaha meleyen her bir koyunun sorumluluğunu almayı akıl edemedim!
Akıl etmekle kalmayıp cesaret de edemezdim; ola ki aklıma gelseydi!
******
Bir dağda meleyen koyuna yetişemem lakin bir dağda koyun güden adama yetişebilir, ona destek olup da ithal et getirtmezdim, mesela…
Saman ithal da ettirtmezdim; ülkenin kaynaklarını elaleme peşkeş de çekmezdim zaten!
Fındık dahi ithal etmeye başladık ya; yazık ki ne yazık!
Ettirmezdim!
Öyle matah bir şey değil ha; yerli malını değerlendir, yeter!
Değerlendiremedin diyelim, satma yahu, satma!
Bırak üretici satsın; engel olma!
“Nayır nolamaz” repliklerine hala inananlara aklım tutuluyor; geçilen yollara neden geri dönülür?
Yakınızda hiç mi yoktur yarım kilo peynir, yarım kilo et, bir kilo elma, bir kilo portakal almaya tereddüt ile yaklaşıp da cebindeki parasını çaktırmadan sayan?
Sorgulamadığınıza göre yok; oysa benim çevremde, ben dahil, çok!
Demek ki asgari ücret, memur maaşları, emekli zamları gibi konuların kendisini ilgilendirmeyen ciddi bir kesim var ki ne ses ne seda!
Dağda meleyen koyuna ses verenler çoğunlukta demek ki; bayırda yaşamaya çalışan insanlara el uzatsanız, mesela, vallaha, koyunlardan daha çok sevap alırsınız!
http://twitter.com/Gulgunkaraoglu
gulgun_2006@hotmail.com