Bu kargaşa içinde mantık yürütmek çok zor; mesela benim aklıma sığmayan olaylar oluyorken, kimin eli kimin cebinde gibi, efendime söyleyeyim kim kiminle dans ederken gözü kimdeydi gibi… Kim kiminle gizlice buluştu da ve bu buluşmadan sonra bilmem hangi ihale alındı gibi…
Hattı zatında söz konusu paraları aklım sayamıyor, o kadar yani! İlişkileri anlayabilmem o derece imkansız, hani!
Tek bir bildiğim var: Türkiye Cumhuriyeti’nin satılan arazileri, özelleştirilen yerlerden elde edilen paralar, efendime söyleyeyim, benzin, gıda, telefon, elektrik, su ve her aklınıza gelebilecek şeylerden alınan fahiş vergiler ve bindirilmiş fiyatlar takır takır vatandaştan alınırken “Nerede bu paralar?” diye sorma hakkımızın dahi elimizden alındığıdır.
Bizler soru sorma hakkına bile sahip olamazken, peynir, yumurta, et, un gibi en temel gıda maddelerine dahi KDV uygulanırken nasıl olur da pırlantanın vergisi sıfır olur diye sorsak da cevap alamazken; cevabı da bıraktık, muhatap dahi alınmıyorken…
Kutu kutu paralar… Arkadaş; beş tanesi senin kredi kartı borcunun tamamını kapatacakken bir de kredi kartları için düzenleme yapılıyor!
Peşinen ödenen vergilerin para babalarının ödenmeyen vergilerinin yanında solda sıfır; yine de sana yükleniyorlar ya…
Kıdem tazminatına bile göz dikildi; o paralar kundura kaplarında saklanıyor! Sen kundura almak için üç ay beklersin, o kunduranın kabını da atmaya kıyamazsın, bir işe yara belki diye…
Senin karın o kutunun içine fotoğraflarınızı koyar, resimlerde sen varsındır, karın ve çocukların… Muhtemelen bir çay bahçesidir fotoğrafların çekildiği yer, belki bir lunapark…
Birileri de senin emeklerini, hayallerini, umutlarını temsil eden paraları koyar!
Senin üçüncü çayı içmeyeyim, fazla masraf olmasın diye dişinden, nefsinden arttırdığının milyon kere fazlasını bir çırpıda birilerinin cebine koyar!...
******
Güya iki satır yazacaktım, tek soru soracaktım: Sahi, rüşveti teklif eden mi yoksa alan mı daha suçludur? Teamüller ne der, öyle değişti ki artık, inanın bilmiyorum. Hoş, teamüller ne derse desin, sizin düşüncelerini merak ettim!
Sizce rüşveti teklif eden mi yoksa alan mı daha suçludur?
Yorumlarınızı bekliyorum, merak içinde…
Benim fikrim mi? Etkilemek istemem, önce siz söyleyin, sonra ben… (Merak etmeyin, nabza göre şerbet vermeyi hiç sevmem! Tek yaptığım “Pembe yalan”; birilerini incitmek, yermek, yerin dibine batırmak yerine gerçeği kibarca ve kırmadan, üzmeden söylemek!)
******
Konuyu toparlarsam, ilk sorumu sordum, ikinci bir sorum daha var ve sizlerin bu konudaki fikir ve düşüncelerinize de ihtiyacım var.
Hayatınızda söz edilen rakamlara yakın bir paranız oldu mu?
Etkilemek istemem, lakin, sizce de dudak uçuklatan rakamlar değil mi?
Mesela bir rüşvet için verilen para ile ne kadar aç insan doyar, kaç öğrenci okur, kaç kredi kartı mağduru intihardan vaz geçer? Kaç kadın koca dayağına katlanmak zorunda kalmaz ve kaç kız kötü yola düşmez ve kaç insan üşüyerek ölmez!
SGK kaç kanser hastasına “İlaç yok!” denmez, kaç diş ve göz hastaları yeni uygulanmaya başlayacak karar ile para vermezseniz tedavi olamazsınız denilir?
******
Arkadaş, yumurtanın tanesi oldu 50 kuruş, çarp onla, Ayten etmiyor! Peynirin kilosu kaç Ayten eder, sorsak cevap alır mıyız, Ayten’den başka!
******
Konunun ne kadar detayına inersen o kadar merkezden uzaklaşırsın teorisine bağlı kalarak: Şekerim: Bir vatandaş olarak evine et, süt, peynir, bal götürebiliyor musun? Kiranı zamanında ödüyor, elektrik-su-telefon-internet faturalarını geciktirmiyor musun?
Çocuğunun eğitimine yetiyor, ayda bir de olsa aileni dışarıda bir yemeğe götürebiliyor musun?
Evin ısınıyor mu arkadaş?
Reklamlarda gördüğün sucuk-yumurta sofrana konuyor mu?
******
Yapabiliyorsan ne mutlu sana!
Yapamayanlar çoğunlukta, biliyor musun?
Haylazlıklarından, çalışmadıklarından falan değil; eşek gibi çalışıp da aldıkları para yetmediği için!...
******
O çalışıp da yetemeyen insan vergisini takır takır, peşin olarak ödüyor, her aldığı yumurtada, peynirde, tuvalet kağıdında da keza; pırlanta alsa şanslı ama: KDV sıfır! Salak tabii ki, akıl edemiyor!
Beş yıl bir şey yemeyip içmese, maaşını biriktirse kim bilir üç mü, beş mi kıratlık pırlanta alır; KDV ödemekten kurtulur, düşünemiyor!
Abartmış da olabilirim, sonuçta bilmediğim şeyler; kaç kıratlık pırlanta kaç liraya tekabül eder, sahiden bilmiyorum. Belki beş yıl değil de, bir yıl çalışıp da alınacaktır, cahilliğime verin ne olur!
Bildiğim şeyler yumurtanın tanesinin kaç kuruş olduğu, peynirin kilosunun kaç lira olduğu, falan… Patates desen… Bir asgari ücretli çalışan otuz gün karşılığı kaç yumurta, kaç ekmek, patates alabilir?
Bir bürokrat kaç para maaş alır?
O aldığı yetmeyip de, ki onların maaşları da ödediğimiz vergilerden ödeniyordur, yoksa T.C. ‘nin bilmediğimiz bir gelir kaynağı mı kaldı, satılmadık?
Bir de üstüne rüşvet almak; ayol bilmediğimiz bir şey mi?
******
Rüşveti falan geçtik, bildiğin hırsızlık, kandırmaca gözümüzün içine baka baka kanunlaşıyor; en basiti yaa, en basiti: Pırlantaya KDV sıfır, en zaruri gıdaya yüzde sekiz!
Sağlık kurumları desen… O konuya hiç girmeyeyim, ben hatırlatayım siz anlayın! (Ayy yine de dayanamadım, emekliler maaşlarından ne kadarının kesildiğini bilememektedirler, çalışanların durumlarını bilmiyorum, ne kadarının farkındalar, o kadar sigorta kesintileri sonucunda bir hastaneden, bir aile hekiminden, bir sağlık ocağından beş kuruş ödemeden çıkan var mı?
Yazılan reçeteler karşılığı ilaçları kuruş ödemeden alan?
******
O kuruşlar, liralar tomar tomar olup birilerini doyuruyor; siz neremizden kıssak diye düşünürken…
******
Vallaha, söz edilen paraların az bir bölümüyle bu ülkede sucuğa aş eren kalmazdı! Yumurta da bu kadar pahalılanmazdı… Bayat ekmek kuyruğuna da girenler olmazdı; taze bir somun ekmek arası peynir, domates yarınlarının umudu olurdu!
******
Hiç birimiz bu kadar uçuk rakamları saymaya cesaret bile edemezken bunca paranın ülke içinde olup da bunca fakir fukaranın açlıktan, soğuktan ölmeleri… Borçları yüzünden intihar etmeleri… Cinnet getirmeleri…
Her kim ki “Vatandaş, millet, vatan” derse bu işlerin içinde olan, üç bin liralık, on üç bin liralık borcunu ödeyemediği için ölenlerin günahları boynunuzadır!
Neden derseniz; benim, benim gibilerin ödediği vergiler ile benim ve benim gibilerin tasvip etmediği durumlarda kullanılan paraların gerçekten ihtiyacı olanlar için kullanılması isterdim!
******
Bu meyanda, sorumu tekrarlıyorum: Rüşvet teklif eden mi yoksa kabul eden mi daha suçludur?
******
İkinci sorum da şu: Vergilerinizin akıbetini merak etmiyor musunuz?
******
Kendimi alamadım, bir soru daha: Bu kadar para nasıl kazanılır?
******
Hükümet yetkilileri nasıl bu kadar zengin oldu?
******
Hayır yani, çalış çalış, mesaiye kal, prim falan al, en fazla ne kadar kazanırsın?
Merak ettim de, bir fikrinizi alayım istedim.
http//twitter.com/Gulgunkaraoglu
gulgun_2006@hotmail.com