Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"NATO'nun kilit üyelerinden biri olan Türkiye, 2007'de AB ile bütünleşme çabasını sürdürürken krize sürüklenecek. Türkiye, AB ile tam üyelik müzakeresine başlama hakkını elde etmek için çok caba harcadı ama çeşitli Avrupa başkentlerinde ve Türkiye'de bu sürecin çıkmaza gireceğini düşünenlerin sayısı giderek artıyor. 2007'de yapılacak kamuoyu yoklamaları, Türklerin çoğunluğunun AB üyeliğine karşı olduğunu ortaya koyacaktır. Türkler, çok az sayıda üyenin kendilerini kabul etmek istediği bir kulübe üye olmayı kabul etmeyecektir."İlk bakışta olumsuz görünen bu değerlendirmeyi olumlu değerlendirmek de mümkün, çünkü The Economist'in daha önceki yıllarda yayınlanan yıllık özel sayılarında yer alan Türkiye ile ilgili olumsuz değerlendirmelerin ve kriz senaryolarının hiç biri gerçekleşmedi. Londra'da yayınlanan The Economist dergisinin, "The World in 2007"("2007'de Dünya")başlıklı özel sayısında, Türkiye Avrupa Birliği(AB) ilişkileriyle ilgili olarak, pek de iç açıcı olmayan şöyle bir öngörüde bulunuluyor: Aslında The Economist'in tavrı, Türkiye'nin AB ile bütünleşme hedefinden vazgeçmesini isteyenlerin kurduğu tuzağı da yansıtmış oluyor. Eğer Türkiye'deki kamuoyu ve karar alıcılar, "bu AB de artık çok oldu, bizi nasıl olsa aralarına almayacaklar, onlar bizi reddetmeden biz onları reddedelim" noktasına getirilebilirse ve AB süreci Türk tarafının tepkisi nedeniyle kesintiye uğrarsa AB'deki Türkiye karşıtları hedeflerine varmış olacak.The Economist'in karamsar öngörülerinin ötesinde, siyasetteki olası gerilimlerin de katkısıyla, 2007 yılının Türkiye'de krizlere gebe bir yol olabileceğini düşününler hayli fazla. Ancak geçen hafta farklı ortamlarda kulağıma çalınan bazı farklı yorumlar ve değerlendirmeler, 2007 için iyimser bir senaryo geliştirmenin de mümkün olabileceğini düşündürdü bana.İlk nokta gene AB ile ilgili. Almanya Başbakanı Angela Merkel ile temas olanağı olan biri Türk diğeri Avrupalı, iki önemli kaynağa göre Merkel'in Türkiye'nin AB üyeliğine yaklaşımı olumlu yönde değişmiş durumda. Gerek aralıkta yapılacak AB Zirvesi'nde, gerekse 2007'de başlayacak olan Almanya'nın AB dönem başkanlığı sırasında Merkel, Türkiye ile ipleri kopartacak bir tavır içinde olmayacak. Merkel'in dönüşü Diğer nokta Başbakan Erdoğan ile ilgili. Benim de aralarında bulunduğum pek çok kişi, Erdoğan'ın, tıpkı Özal ve Demirel gibi, Çankaya'ya çıkma tutkusuna kapılacağına inandı. Muhalefet de tüm stratejisini bunun üzerine kurdu ve 2007 için yazılan gerilim senaryoları da hep bu varsayıma dayandırıldı. Ancak Dünya Ekonomik Forumu'nun İstanbul toplantısı sırasında Wall Street Journal yazarı Hugh Pope'un "Cumhurbaşkanı olacak mısınız?" sorusunu yanıtlarken, "15 Nisana kadar bu konuda konuşmayacağım" diyen Başbakan Erdoğan, Çankaya'ya çıkmanın aslında oyuna gelmek olacağını kavrarsa, çoğu kimseyi oyundan düşürecek bir adım atabilir. Bu ortamda 2007 için daha olumlu senaryoları düşünmek de mümkün olabilir. oulagay@milliyet.com.tr Erdoğan'ın çalımı