Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Dün sabah erken saatlerde yürüyüşten dönerken NBA(ABD profesyonel basketbol ligi) final maçını anlatan spikerin sesi takıldı kulağıma. Yeniköy 'deki apartmanların birinin gece bekçisi uykulu gözlerini minik televizyonuna dikmiş, maç başına 40 sayı atan Shaq O'Neal ve arkadaşlarının zaferini izliyordu.
Sabaha karşı saat 4 de kalkıp NBA finallerini izleyen bir hayli meraklı var galiba ama bugünden itibaren Türkiye'nin gündemini yeniden belirleyecek olan şey tabii ki futbol. Avrupa Şampiyonası finallerine, rakiplerinden hayli farklı bir gizlilik içinde hazırlanan milli takımımız bu sayede(ya da buna rağmen) başarılı olur ve çeyrek finale kalırsa haziran ayını futbola dönük yaşamamız kaçınılmaz olacak her halde. Bu arada kimse farklı konularla, buğday fiyatıyla, hükümet kriziyle, umut operasyonuyla filan gündemi çalmaya çalışmasın boşuna.
Benim gündemimde ise Uluslararası İstanbul Müzik Festivali var şu günlerde. Festivale bu yıl katılan sanatçılar arasında dünyanın en gözde müzisyenleri de yer alıyor. Cuma akşamı gözalıcı bir kırmızı tuvaletle Aya İrini'yi adeta aydınlatan Kiri Te Kanawa bunlardan biriydi. O gece sanki o muhteşem sesini gizlemeye özen gösteren bir konser veren ünlü soprano ile dinleyiciler arasındaki bağ da ancak konserin en sonunda kurulabildi. Te Kanawa'nın 13 hazirandaki ikinci konseri bakalım birincinin bittiği noktadan başlayabilecek mi?
Kiri Te Kanawa'nın kontrollu bir tebessümü yüzünden eksik etmediği bu ilk konserinden bende kalan şey ise kırmızı bir hüzün ve merak oldu. Kiri Te Kanawa'nın Maori şarkıları albümü nedeniyle birkaç ay önce bir müzik dergisine kapak olduğunu hatırlayıp o dergiyi(Classic FM dergisinin ocak 2000 sayısı) buldum ve okudum. Kendisini evlat edinen ailenin yanında mutlu bir çocukluk geçiren ve 1 aralık 1971'de Covent Garden'da oynadığı Kontes Almaviva rolüyle bir gecede ünü dünyaya yayılan Yeni Zelandalı soprano yaşamının hüzünlü bir dönemindeydi gerçekten. Eski kocası ve menajeri olan Desmond Park'tan birkaç yıl önce tatsız anılarla ayrılan Te Kanawa, "30 yıldır dünyayı dolaşıyorum, artık eve dönmeyi özledim. Bu hayat yüzünden herkes gibi arkadaşlarım bile olmadı", derken o acı tebessümünün örttüğü bir yalnızlığı anlatıyordu sanki.
Dergi ve hüzün derken aklıma geldi, gazetemizin yönetimi bana gelmekte olan üç İngilizce gazeteyi ve The Economist dergisini kesti. Bu tasarrufu, beni internete alıştırmak ve gazete kupürleriyle uğraşmaktan vazgeçirmek için iyi niyetle yaptıklarına kuşkum yok ama benim neden vazgeçip neden vazgeçmeyeceğimi biraz yanlış teşhis ettiler galiba.



Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr