Avrupa Birliği (AB) üyesi 11 ülkenin ortak parası Euro'nun önlenemeyen düşüşü giderek daha fazla baş ağrıtacağa benziyor. Euro'nun düşüşü nedeniyle AB ülkelerinde enflasyonun yükselişe geçmesi ve Avrupa'da faaliyet gösteren Amerikan şirketlerinin karlarının düşmesi, baş ağrıtmaya başlayan etkilerden yalnızca ikisi.
Euro'nun 85 cent dolaylarına inmesi üzerine G - 7 ülkeleri merkez bankalarının 22 Eylül'deki baskın müdahalesi Euro'ya 86 cent üzerinde geçici istikrar kazandırdı ama bu kalıcı olamadı. Euro, geçen haftalarda yeniden satış baskısıyla karşılaştı ve 83 cent dolaylarına düştü. Bu arada ABD Merkez Bankası'nın 7 Kasım'daki ABD başkanlık seçimine kadar yeni bir müdahaleye katılmayacağı yolundaki tahminler de Euro'nun düşüşüne katkıda bulundu.
Aslında Euro'nun düşüşüne katkıda bulunan temel nedenler ortadan kaldırılmadan sorunun kalıcı bir çözüme kavuşturulamayacağını, merkez bankaları müdahalelerinin tek başına derde deva olmayacağını herkes biliyor ama Euro'nun tamamen desteksiz kalarak piyasalarda tek yönlü düşüşe geçmemesi için müdahale tehdidiyle piyasalara gözdağı verilmek isteniyor.
Euro'nun düşüşüne katkıda bulunan temel nedenlere baktığımızda bunların büyük ölçüde Avrupa'nın durumundan ve Avrupalıların davranışlarından kaynaklandığını görüyoruz. Avrupa, özellikle "yeni ekonomi" diye tanımlanan alanlarda ABD'nin gerisinde kalmaya devam ediyor, Avrupa şirketlerinin ve Avrupa sermayesinin kendi mali kaynaklarını kullanış biçimi de bu eğilimi güçlendiriyor. Avrupa sermayesi, mali kaynaklarını Avrupa dışında ve özellikle de ABD'de daha verimli değerlendirebileceğini düşündüğü için yatırımlarının önemli bir bölümünü AB dışına ve öncelikle de ABD'ye, ABD şirketlerine yönlendiriyor. Sermayenin bu şekilde Euro bölgesinden dolar bölgesine doğru akması ise sonuçta Euro'nun düşmesine ve doların yükselmesine katkıda bulunuyor.
UNCTAD Dünya Yatırım Raporu'nda yer alan veriler, 1999 yılında AB'den net olarak 205 milyar dolarlık yatırım sermayesi çıktığını, ABD'ye ise 107 milyar dolarlık net yatırım sermayesi girişi olduğunu gösteriyor. ABD Hazine kağıtlarına ve özel sektör tahvillerine dışarıdan akan paranın miktarı bunun da üstünde. Avrupalılar paralarını Avrupa'da değerlendirmenin Amerika'da ya da başka bir yerde değerlendirmekten daha avantajlı olduğunu hissedip yatırım tercihlerini değiştirmedikçe Euro'nun kalıcı bir yükselişe geçmesi kolay görünmüyor. Ancak bugün eriştiği değerlerle dolarda kalmanın riski de giderek büyüyor.
Yazara E-Posta: oulagay@milliyet.com.tr