Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Osman ULAGAY

Her bakanın kendi oy tabanına yaranmak için çaba gösterdiği bir hükümetten tutarlı icraat ve hele reform beklemek olanaksız.
İki gün önceki Milliyet'in ekonomi sayfasının manşeti: "Vergi yasası sahipsiz kaldı." Gülden Tozkoparan'ın haberinin giriş paragrafında aynen şöyle deniyor: "Anasol - D hükümetinin büyük bir coşkuyla gündeme getirdiği vergi reformu iyice sahipsiz kaldı. DSP Başkanı Bülent Ecevit ile Maliye Bakanı Zekeriya Temizel dışında, vergi reformunun çıkması için çaba gösteren kimsenin kalmadığı belirtiliyor."
Son günlerde gazetelerdeki diğer haberlere bakıyorum, hep "Maliye Bakanı'nın vergi tasarısı"ndan söz ediliyor, yıllardır beklenen vergi reformu sonunda bir "bakanın malı" gibi ortalarda dolaşıyor. Bu arada tasarıyı savunmak için başvurulan "rantiyeciye darbe" edebiyatı da ilkel bir popülizmin çekilmez kokusunu yayıyor ortalığa.

Dünkü Hürriyet'ten bir manşet: "Bastıran bakan ilini teşvik kapsamına aldı." Erdal Sağlam'ın haberine göre YPK(Yüksek Planlama Kurulu) toplantısında bazı bakanların bastırması sonucunda Sinop, Giresun, Sivas ve Elazığ da öncelikli il sayılması kararlaştırılmış. Bu durumda YPK toplantısında bulunmayan bakanlara(ve illerine) büyük haksızlık edilmiş oluyor bence, onlara da mutlaka bir öncelik verilmeli.
Aynı toplantıda tütüne verilecek fiyat da tartışılmış. Şimdi tütünle ilgili bakanın gereken hamleyi yaparak rekor bir fiyat açıklamasını dört gözle bekliyoruz. Tabii diğer tarım ürünlerine sahip çıkacak ve rekor fiyat verilmesini sağlayacak bakanlar da var muhakkak. Onların da gerekeni yapacaklarından kuşkumuz yok.

Sosyal güvenlik reformu bir başka Sayın Bakan'ın malı, o da tek başına onu savunuyor ve puan toplamaya çalışıyor. En ilginci ise enflasyondan sorumlu Sayın Bakan'ın durumu. O da "enflasyonu yüzde 100'e çıkartırım", deyip sözünü tutmuş olmanın "mutluluğunu" yaşıyor.
Bu arada KOBİ'lere kredi dağıtan, otoyol yapan, ilini kalkındıran başka bakanlar da var tabii. Bunların her biri kendi feodal beyliğinin, pardon bakanlığının işleriyle o kadar meşgul ki hükümet işlerine pek vakti kalmıyor.
"Hükümet mi, ne hükümeti?", demeyin, bu bakanlardan oluşan topluluğa hükümet deniyor.


Fasih İnal, ekonomi gazeteciliğine benim doğduğum yıl başlamış. "Ekonomi gazeteciliği yapmak için okumak, çok okumak şart, ben günün dört - beş saatini okuyarak geçiririm", diyordu kendisiyle yapılan son röportajda. Bu çok önemli tavsiyesinin yanısıra özeni, titizliği, çalışkanlığı ile de hepimize ve özellikle bu işe bizden sonra başlayanlara örnek olacak bir beyefendiydi Fasih bey.

Yazara Email O.Ulagay@milliyet.com.tr