Osman Ulagay

Osman Ulagay

oulagay@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Benim görüştüğüm kişilerin ve The Economist'in ortak yargısı şu: AB yolundaki kararlı tavrıyla, gerçekleştirdiği reformlarla ve ekonomideki yaklaşımıyla dış dünyayı şaşırtan ve Türkiye'nin dış dünyadaki imajını olumlu yönde etkileyen Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP), şimdi kendi yaptığını bozabilecek bir eğilimin içine girmiş görünüyor. Bu eğilim, Türkiye'nin dış dünyada yaratmış olduğu olumlu izlenimi silebilir. The Economist dergisinin bu haftaki sayısında, Türkiye'nin gidişatıyla ilgili olarak yaptığı değerlendirme, hafta boyunca duyduklarımı özetliyor. Avrupa Birliği (AB) ve uluslararası finans çevreleriyle ilişkisi olan kişilerden edindiğim izlenimlerle, The Economist'in değerlendirmesi büyük ölçüde örtüşüyor. AKP'nin Avrupa'da ve dış dünyada nasıl değerlendirildiği, Türkiye için olduğu kadar AKP için de yaşamsal önem taşıyor bence. Türkiye'nin AKP döneminde ortaya koyduğu ekonomik performansın, büyük ölçüde dış kaynak girişine dayandığı, bu süreçte tehlikeli biçimde büyüyen dış açığın dış kaynak girişiyle finanse edildiği bir sır değil. Türkiye'ye dış kaynak girişini özendiren temel değişkenlerin ya da "çapa"ların neler olduğu da biliniyor. Şimdi gelinen noktada bu "çapa"ların durumu hiç de sağlam görünmüyor. 'AB çapası'nın geleceğiyle ilgili kuşkular giderek artıyor. Er geç karşımıza çıkacak olan Kıbrıs sorunu bir yana, tarama sürecindeki sıkıntılar ve Türkiye'nin demokratikleşme yolundaki kararlılığını kaybetmiş görünmesi, Türkiye'yi dışlamak isteyen AB ülkelerinin eline yeni kozlar veriyor. Buna ek olarak, AB'ye katılım sürecinde Türkiye ile paralel kulvarda ilerleyen Hırvatistan'ın baş müzakerecisi evini Brüksel'e taşırken, Ali Babacan'ın aylardır Brüksel'e uğramamış olması da, Türkiye'nin niyeti konusunda kuşkular yaratıyor. Başbakan Erdoğan'ın ve bazı diğer hükümet üyelerinin "IMF'den kurtulma" temasını işlemeye başlamaları, 'IMF çapası'nın geleceği konusunda da kuşkular yaratıyor. Enflasyon cephesinden uyarı sinyalleri gelirken seçim ekonomisi heveslerinin belirmesi, 'ekonomik istikrar çapası'nın da pek sağlam olmadığını düşündürüyor. 'Siyasi istikrar çapası'nın sağlam olduğunu söylemek de zorlaşıyor. Çapalara ne oldu? Tüm bu gelişmeler, AKP'nin bir ikileme sürüklenmekte olduğunu düşündürüyor. AKP, bir yandan Cumhurbaşkanlığı makamını mutlaka ele geçirmek ve ilk genel seçimden tek parti iktidarı olarak çıkmak istiyor ve kendi değerlendirmesine göre, bu iki hedefe varmak için gerekli olan şeyleri yapmaya çalışıyor. Ancak bunları yaparken, hem dış dünyada kazandığı itibarı hem de Türkiye'de kendi yandaşı olmayan geniş kesimden gördüğü hoşgörüyü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor. AKP'nin bu noktada yapacağı tercih ekonominin geleceğini de belirleyecek. Türkiye'ye dış kaynak giriş - çıkışıyla ilgili kararları verenlerin, AKP'nin yapacağı tercihe göstereceği tepkinin sonucu hemen ortaya çıkmayabilir. Bu sonucun ortaya çıktığı noktada ise iş işten geçmiş olabilir. oulagay@milliyet.com.tr AKP'nin ikilemi